Baraj altında kalabilirsiniz...

Nehirler üzerine inşa edilen baraj gölleri, sağladıkları ekonomik ve çevresel faydalar kadar tedbir alınmadığında bir o kadar da zarar verme potansiyeline sahiptirler.

Doğunun yüksek dağlarından deniz seviyesine doğru süzüldükleri için debileri yüksek olan Dicle ve Fırat'ın baraj gölleri için son derece uygun mecraları bulunuyor.

Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) kapsamında Dicle ve Fırat nehirleri üzerinde inşa edilen barajlar, başta enerji üretimi ve tarımsal sulama olmak üzere çeşitli sektörlerde bölge ekonomisine katkı sağlıyor.

Türkiye'de elektriğin büyük oranda doğal gaz ve linyitten üretildiğini değerlendirdiğimizde bu barajlar üzerine kurulan hidroelektrik santrallerinin önemini daha net kavramış oluruz.

Yaz aylarının aşırı sıcak ve kurak geçtiği bölgemizde bu barajlarda tutulan su, ana arterlerden kılcal damarlara doğru toprağın bağrına adeta hayat zerk ediyor.

Haritada Fırat ve Dicle'ye baktığımızda peşi sıra yapılan barajlardan dolayı boyuna uzadıkça uzanan gölleri görür gibi oluruz.

 Kuraklığın hakim olduğu Bölgemize ab-ı hayat olan bu ırmaklardan sonuna kadar faydalanma yoluna gidiliyor. Bu sebepledir ki Dicle ve Fırat nehirlerinin üzerlerine eklentileri ile birlikte onlarca baraj inşa edilmiş bulunuyor.

Şehirlerin ve ilçelerin adeta sırtına inşa edilen bazı barajlar, yeterli tedbir alınmadığı takdirde Allah korusun kahredici sonuçlara neden olabilir.

Diyarbakır ve Batman şehir merkezleri ile Elazığ, Şanlıurfa, Şırnak gibi illere bağlı çok sayıda ilçe bu risklerin direkt hedefi konumunda bulunuyor.

Dicle Barajı'ndaki Dolu Savak Kapağının Yerinden Kopması

Geçtiğimiz hafta Eğil'de bulunan Dicle Barajının dolu savak kapaklarından birinin yerinden kopması sonucu Dicle Nehri'nde oluşan taşkın nedeniyle felaketin eşiğinden dönüldü.

Mevsim normallerinin üzerindeki yağışlar nedeniyle dolan barajdaki suyun tahliye işlemi sırasında kopan radyal kapak, bir anda nehir yatağındaki su seviyesini 3-4 metre yükseğe taşıdı.

Nehir güzergâhındaki bahçelerin bir anda sular altında kalması alışık olmadığımız bir görüntüyle karşılaşmamıza neden oldu.  Tunca Nehri'nin taşmasıyla Edirne'de görmeye alıştığımız manzaraları Diyarbakır'da gördük.

Su seviyesinin yükselmesinden dolayı nehir yatağına yakın ekili alanlar, kum ocakları ile özellikle Ongözlü Köprü civarındaki ticari işletmeler zarar gördü. Taşkın nedeniyle Allah'a şükürler olsun can kaybı yaşanmazken zararlar maddi boyutta kaldı.

Tedbirler Yetersiz...

Belki de daha büyük olumsuzlukların habercisi olan su taşkını, aslında barajlarda yaşanabilecek sorunlara karşı tedbirsiz olduğumuzu gözler önüne serdi. Dicle Barajı'ndaki dolu savak kapağı değil de barajın alt kısmında bulunan dip savak kapaklarından biri yerinden kopsaydı Allah korusun can kayıpları ile neticelenecek bir felaket meydana gelebilirdi. Nitekim Adana'daki Gökdere Barajında 2012'de benzer bir kaza yaşanmış tazyikli suya kapılan 10 kişi yaşamını yitirmişti.

Dicle Nehri ve kolları üzerindeki gerek Dicle Barajı gerekse de Silvan Barajı ihmalleri kaldırabilecek barajlar değildir. Her iki barajın önünde irili ufaklı onlarca yerleşim birimi, tarımsal alanlar ve ticari işletmeler bulunmaktadır. Tedbirler düşünülürken bunlar özellikle hesaba katılmalıdır.

Türkiye'de küresel iklim değişikliğinin en çok hissedildiği bölgeler Dicle ve Fırat havzalarıdır. Bu nedenle alışık olmadığımız iklim olaylarına karşı gerekli önlemleri almak zorundayız.

Mevsim normallerinin üzerindeki bir yağış baraj kapağını yerinden sökebiliyorsa Allah korusun yaşanabilecek büyük bir depremde uğrayacağımız felaketi düşünmek bile istemiyorum.

Güneydoğu'da kuraklığın etkilerini azaltmak için hayata geçirilen projelerin risk faktörlerini minimize edecek tedbirler acilen hayata geçirilmelidir. Bu konuda görüş bildiren uzman kuruluşların önerileri dikkate alınmalıdır. Aksi takdirde yaşanacak olumsuzluklarda asıl baraj altında kalacak olan hükümet olacaktır. Bizden söylemesi...

foto
Yazar: Yusuf Rabatlı
YORUM YAPIN(üye olmadan da yorum yapabilirsiniz)
Yorumla
İptal