TBMM'de düzenlediği basın toplantısında gündeme dair
açıklamalarda bulunan HÜDA PAR Genel Sekreteri ve Gaziantep Milletvekili
Şahzade Demir, Gazze'de devam eden soykırım ile ilgili önemli
değerlendirmelerde bulundu ve hükümete çağrıda bulundu.
Düzenlediği basın toplantısında gündemdeki birçok konuya
değinen Demir, çözüm önerilerini de sundu.
Gündemlerinin ilk sırasında her zaman Gazze olacağını
belirterek açıklamalarına başlayan Demir, "Siyonist işgal rejiminin
Gazze'de gerçekleştirdiği soykırım bütün vahşetiyle devam ediyor. Gazze'de
siyonist katillerin çekildiği her yerden toplu mezarlar, parçalanmış çocuk
cesetleri çıkıyor. Sağ kalanlar ise bombardıman tehdidi altında ve açlığın
pençesindeler. Hiçbir insani değer tanımayan siyonist işgal rejimi, arkasına
aldığı sınırsız ABD desteği ile yalnızca Filistinli kardeşlerimizi katletmekle kalmıyor,
başta bölge ülkeleri olmak üzere bütün bir insanlığı ve küresel barışı tehdit
ediyor. Bölgemizde yaşanan her türlü çatışma ve kaosun doğrudan veya dolaylı
nedeni siyonist işgal rejimi ve onun hamisi ABD'dir." ifadelerini
kullandı.
Demir açıklamasına; "İnsanlığa yöneltilmiş bu ortak
tehdide karşı insanlıktan, barıştan ve adaletten yana olan bütün ülkeler
küresel siyonist tehlikeye karşı ortak bir cephe oluşturmalıdır. Siyonist rejim
ve destekçilerinin insanlığa ve İslam'a karşı giriştikleri bu savaşta başarısız
olmaları için ne gerekiyorsa yapılmalıdır. 16 binden fazlası çocuk olmak üzere
35 bin kişiyi katleden siyonist rejime hiçbir tepki göstermeyen, aksine
soykırım suçuna açıkça destek vermek suretiyle ortak olan ABD ve müttefiklerinin;
İran'ın haklı misilleme eylemini kınamaları suç ortaklıklarının
teyididir." cümleleriyle devam etti.
"Filistin Devletinin kurulması, adaletten yana
olan herkesin ortak hedefi ve öncelikli gündemi olmalıdır"
Başkenti Kudüs olan bağımsız ve egemen Filistin Devletinin
kurulması, adaletten yana olan herkesin ortak hedefi ve öncelikli gündemi
olması gerektiğini vurgulayan Demir; "Öte yandan ABD'nin Birleşmiş
Milletler Güvenlik Konseyi'nde, Filistin'in BM'ye tam üyeliğini talep eden
karar tasarısını veto etmesi, ABD'nin sözde iki devletli çözüm söylemlerinin de
bir oyalamacadan ibaret olduğunu ortaya koymuştur. Ayrıca bu durum Birleşmiş
Milletler Güvenlik Konseyi'nin mevcut yapısı itibarıyla küresel barışı koruma
misyonunu tamamen yitirdiğini göstermektedir. Gazze'deki soykırımın durması,
Filistin topraklarındaki siyonist işgalin bütünüyle sona ermesi, başkenti Kudüs
olan bağımsız ve egemen Filistin Devletinin kurulması, adaletten yana olan
herkesin ortak hedefi ve öncelikli gündemi olmalıdır. Başka gündemlerin, bu
gündemin önüne geçmesine izin verilmemelidir." dedi.
"Siyonist işgalcilerin güvenliğine hizmet eden
ABD ve NATO üsleri kapatılmalıdır"
Gazze meselesi ile ilgili hükümete çağrıda bulunan Demir;
"Bu vesileyle hükümete yönelik çağrımızı da yineliyoruz. Türkiye'nin
siyonist işgal rejimi ile ticaretin kısıtlanmasına yönelik aldığı karar sadece
belli ürünlerle sınırlı kalmamalı; amasız, fakatsız ve istisnasız bir şekilde
uygulanmalıdır. Türkiye'nin hava sahası ve karasuları siyonist işgal rejimine
bütünüyle kapatılmalıdır. Ayrıca siyonist işgalcilerin güvenliğine hizmet eden
ABD ve NATO üsleri de kapatılmalıdır." ifadelerini kullandı.
"Vatandaşlarımızın depremden kaynaklanan
yaralarının sarılabilmesi için kendilerine kolaylık sağlanmalıdır"
Basın toplantısına deprem sonrası hak sahipliliği sorunu
yaşayan depremzedelerin mağduriyetlerini dile getirerek devam eden Demir;
"6 Şubat Kahramanmaraş merkezli çifte depremin yaraları büyük oranda
sarıldı. Bununla birlikte bölgede vatandaşlarımızın birtakım sıkıntıları devam
etmektedir.
Nurdağı ilçesine bağlı köylerde konut numaralarının
değişiminden kaynaklı hak sahipliği sorunu yaşanıyor. Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı kayıtları ile mahalle sakinlerinin oturdukları evlerin numaraları
eşleşmemektedir. Yıkılan bazı evlerin sağlam, sağlam olan bazı evlerin de resmi
kayıtlarda yıkılmış olarak gözükmesi vatandaşın mağdur olmasına sebep oluyor.
Öte yandan Gaziantep'te gecekondu bölgelerinde oturan ve
evleri orta hasarlı olan depremzedeler de mağduriyet yaşamaktadır. Orta hasarlı
binaların güçlendirilebilmesi için 'Tadilat Ruhsatı' çıkarılması gerekmektedir.
Bunun için de 'Yapı Ruhsatı' gerekiyor. Malum olduğu üzere gecekondu
semtlerindeki çoğu evin yapı ruhsatı yoktur. Elektriği, suyu olan, çöpleri
toplanan bu evlerde oturan vatandaşlar yapı ruhsatı olmadığı gerekçesiyle
onarım ruhsatı alamıyor. Söz konusu sorunlar ivedilikle çözülmelidir. Mağduriyetlerin
giderilmesi ve vatandaşlarımızın depremden kaynaklanan yaralarının
sarılabilmesi için kendilerine kolaylık sağlanmalıdır." dedi.
"Başıboş köpek terörüne karşı ne zaman tedbir
alınacak?"
Hemen her gün yaşanan vakalarla ülke gündemindeki yerini
koruyan sokaklardaki başıboş köpek sorunu ile ilgili de açıklamalarda bulunan
Demir; "Ülkemizde başıboş köpek sorunu büyüyerek devam ediyor. Birkaç gün
önce Adana'da başıboş köpeklerin kovaladığı Sümeyye Tek isimli vatandaşımıza
araba çarpmış ve ağır yaralanmasına sebebiyet vermiştir. Vatandaşımızın hayati
tehlikesi devam ediyor. Yıllardır karşı karşıya olduğumuz bu sorunu sürekli
gündeme taşıdık. Uyarılar yaptık. Bir türlü bu hususta adım atılmadı. Kamuoyu
merak ediyor, bu köpeklerin toplatılmasının önündeki engel nedir? Başıboş köpek
terörüne karşı ne zaman tedbir alınacak? Trafik güvenliği ve toplum sağlığı
açısından da pek çok risk barındıran başıboş köpek sorunu, bazı istismarcıların
ekonomik rant kapısı olmasından ötürü çözümü geciktirilmiş en önemli
sorunlardan biridir. Toplumun kahir ekseriyetinin mustarip olduğu bu sorun bir
an önce yasal zeminde çözüme kavuşturularak sokaklar nezih ve güvenli hale
getirilmelidir." şeklinde konuştu.
"Taşdelen köyünde bir felaket durumu yaşanmadan
gerekli önlemler alınmalıdır"
Uludere ilçesine bağlı Taşdelen Köyü'nde yaşayan
vatandaşların mağduriyetlerine de açıklamasında yer veren Demir; "Taşdelen
köyü 1500 civarı nüfusuyla 275 haneden oluşuyor. Köy iki dağ arasında kurulu ve
coğrafi olarak zor şartlara sahip bir konumdadır. Köyün hemen yukarı tarafında
belli aralıklarla DSİ tarafından 3 adet baraj yapılmış. Barajların bulunduğu
bölgeler heyelan benzeri afetlerin yaşanmasına elverişli yerlerdir. Köylüler,
barajlarda yaşanması muhtemel heyelan gibi afetlerde köy halkının büyük bir
felaketle karşı karşıya kalacağı endişesi taşıyorlar. Bu nedenle köyün, kendi
arazilerinin bulunduğu güvenli bir bölgeye taşınmasını istiyorlar. Bu hususta
yetkililerden yardım istiyorlar. Bizler de buradan çağrıda bulunuyoruz, bu
köylülerimizin seslerine kulak verilmeli, o bölgede bir felaket durumu
yaşanmadan gerekli önlemler alınmalıdır." diye belirtti.
"Süresiz nafaka uygulamasına artık son
verilmeli"
Açıklamasında süresiz nafaka mağdurlarının sorunlarını da
gündeme getiren Demir; "Süresiz nafaka zulmü hâlâ devam
etmektedir. Süresiz nafaka uygulaması, boşanmış eşlerin tekrar evlenip
yuva kurmasına engel teşkil ederken aile kurumu da büyük oranda zarar
görmektedir. Süresiz nafaka uygulaması gençleri evlilikten uzaklaştırırken,
meşru evliliklerin yerine nikâhsız birlikteliği dayatmakta, evlilik kurumuna da
büyük darbeler indirmektedir. Boşanan erkeğin eski eşine ömür boyu nafaka
ödemesini öngören kanunlar, nafaka alan kadının bu haktan faydalanabilmek için
bir daha evlenmemesine sebebiyet verdiği gibi, nafaka ödeyen erkeğin ise ömrü
boyunca ödemek zorunda kaldığı nafakanın mali külfetinden dolayı yeni yuva
kuramamasına neden olmaktadır. Türkiye'de nafakasını ödeyemediği için 25 bini
aşkın erkeğin cezaevine girip çıktığını belirtmekte yarar vardır. Süresiz
nafaka uygulamasına artık son verilmeli, yerine değerlerimizle uyumlu kadını da
erkeği de mağdur etmeyecek makul bir düzenleme getirilmelidir." dedi.
"Genç yaş akran evliliği nedeniyle yaşatılan
mağduriyetler bir an önce çözülmelidir"
"Öte yandan genç yaş akran evliliği nedeniyle yaşatılan
mağduriyetler de devam etmektedir." diyerek açıklamalarına devam eden
Demir; "Bir taraftan 'kadının beyanı esastır' denilerek yuvalar
dağıtılırken diğer yandan genç yaşta evlenen kadınların beyanının esas
alınmaması büyük bir çelişkidir. Binlerce aile, sonradan açılan ve
yıllarca süren dava süreçleri ile dağıtılmış, binlerce genç istismar
suçlamasıyla cezalandırılmıştır. Eşleri sözde istismar suçlamasıyla mahkûm
edilen ve kendileri çocuklarıyla birlikte büyük mağduriyetler yaşayan binlerce
genç kadın, eşlerinin salıverilmesini talep etmektedir. Hükümet bu çağrıya daha
fazla kulak tıkamamalıdır. Yetkililer geçmiş yıllarda verdikleri sözleri
tutmadılar. Kanayan bir yaraya dönüşen bu sorunun çözümü sloganik yaklaşımlara
kurban edilmemeli, gerekli yasal düzenleme bir an önce hayata
geçirilmelidir." ifadelerini kullandı.
"Halkımız geçim sıkıntısı yaşarken şatafat
belediyeciliğinde ısrar ahlak eksikliğidir"
Demir son olarak yerel seçimler sonrasında gündeme bir kez
daha gelen belediyelerdeki lüks ve şatafat ile ilgili değerlendirmelerde
bulundu.
Demir, "Seçimlerden sonra Türkiye'nin gündemi
belediyelerin borçları ve belediyelerdeki lüks ve şatafat! Belediyeler neden bu
kadar borcun altına giriyor? Belediyeler yeterince denetlenmiyor mu?
Denetleniyorsa borç batağında oldukları halde bu şatafata nasıl ve neden izin
veriliyor? Halkımız geçim sıkıntısı yaşarken, çarşı pazarda kara kara
düşünürken sosyal belediyecilik yerine şatafat belediyeciliğinde ısrarın tek
bir açıklaması vardır; Ahlak eksikliği.
Biz HÜDA PAR olarak kamu malını yetim malı sayan bir anlayış
ile hizmet yapıyoruz. Borcu olmayan ender belediyelerden biri olan
Batman/Kayapınar Belediye Başkanımız Samir Özhan Bey'i ve harama el uzatmayan
tüm belediye başkanlarını tebrik ediyor, başarılar diliyorum." dedi.
(İLKHA)