Brütüs Sezar'ın en yakın arkadaşıydı. Sezar'ın önce saldırganlara karşı koymaya çalıştığı, fakat Brütüs’ün onu arkadan hançerlediğini görünce, bu sözleri (Et tu, Brutus?) Sen demi Brütüs söylediği ve karşı koymayı bıraktığı meşhur hikayeyi duymayanımız yok sanırım.
Kıssadan hisse, Kürtlerin Brütüs’ü olan PKK’a ve uzantısı olan DEM ve daha farklı isimlerden dersler çıkarmak zorundayız.
Seküler akımın örgütlü yapısı olan CHP, Türkleri asli kimliğinden uzaklaştırırken, Kürtleri uzaklaştırmayı başaramadı.
Niçin Kürtleri bir türlü asli kimliklerinden uzaklaştıramadılar. Doğrusu bunun cevabı da çok merak edilen konular arasında yer almaktadır.
Bu konuyu şöyle tarihi süreçten ta günümüze kadar irdeleyerek bakmak lazım.
Diyarbakır’ın fethinden bu yana Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgelerde İslami ilimler, medreseler ve İslami yaşam Kürtlük kimliğiyle özdeşleşmiştir.
Kürtler Emevilerden Abbasilere, Abbasilerden Selçuklulara, Selçuklulardan Osmanlılara, Osmanlılardan Cumhuriyete, Cumhuriyetten ta günümüze kadar dinlerini, kültürlerini korumuş bir millettir.
Kürtlerde yoğun bir medrese geleneği ve büyük alimlerin yetiştirildiği bir geçmişi vardır. Kürtlerin yaşadığı bölgelerde medreselerin etkisiyle bilim insanları yetişmiş, bölge hem bir ilim havzasına hem de ilmin merkezine dönüşmüştür. Kadim medrese geçmişinden dolayı Kürt halkı İslam ile yoğrulmuştur.
Kürtlerin tasavvuf ehli oluşu Kadiri ve Nakşibendi tarikatlarının işlevi birçok fonksiyonu icra etmiştir. Osmanlının askeri sisteminde yer alan mir alayları bölgede, Kadiri ve Nakşibendi tarikatlarının varlığından etkilenmiştir. Birçok subay tarikatın gönüllü müridi olmuştur.
Kadirilik ve Nakşilik, ayrıca sivil bir güç olarak topluma yön vermiştir. Kadirlik ve Nakşilik bölgede sivil bir güç olmasından dolayı, Osmanlının idari ve mülki yapılanmasına etki etmiştir. Merkezi, yerel ve bölgesel yönetimlerde Kürt kimliği ile birlikte İslami kimlik korunmuştur. Zamanla dergah işlevi gören Kadirilik ve Nakşilik, toplumun İslami değerlerle özdeşleşmesini sağlamıştır. İslam Kürdilik ile Kürdilik İslam ile bir bütünün parçası haline gelmiştir.
Bu dergahların medrese eğitimi ve Kürt toplumunun milli değerleri arasında yer alması dini yaşam Kürtlük ile iç içe geçerek toplumsal bir hal almıştır. Örf, adet, gelenek, göreneklerin mayası İslam’ın öğretileri olduğu için, Kürtler arasında kültürel değerlerin kaynağı yine İslam dini olmuştur.
Cumhuriyetin ilanı ile birlikte hem Kürt kimliği hem de bütün toplumun dinsel yaşamı, laiklik dayatmasıyla karşı karşıya kalmıştır. Şeyh Said efendinin idam edilmesinden sonra, İslami değerlere açılan savaşta Kürtler makbul vatandaşlığın dışına itilerek ötekileştirilmiştir. Tüm ötekileştirilmelere karşı Kürtler asli kimliklerini korumalarında medreseler büyük bir rol üstlenmiştir.
Kürtler medrese eğitimleri sayesinde dini alanın toplum üzerindeki etkisini özellikle Kemalist rejimin içeriğine müdahale şansı olmayan Kürtçe üzerinden devam ettirmiştir.
Kürtler medreselerde hem dinlerini öğrenmiş hem de Kürtçe kitaplar okuyarak ana dilde eğitimlerine devam etmişlerdir.
Halen birçok medresede Arapça kitapların dışında ayrıca Kürtçe kitaplar okutularak İslami ilimler öğretiliyor. Yüz yıldır ana dilde eğitim hakkının verilmemesi gibi bir sorunsalın en büyük çözümü günümüz medreseleri örnek alınarak bu sorun kökünden çözülecektir.
Demem şu ki, Kürtlerin ana dilde eğitim hakkını medreseler yakın tarihimizde yüz yıl, uzak tarihimizde bin dört yüz yıldır koruma altına almıştır. Ana dilde eğitim hakkını koruyan şüphesiz İslam dininin evrensel kanunlarıdır.
CHP 100 yıldır Kürtleri asli kimliklerinden ve inançlarında uzaklaştırmaya çalışıyor. CHP Kemalist ideolojinin tüm baskı araçlarını kullanarak, Kürtlere yönelik her türlü katliam ve ötekileştirme politikalarını uyguladılar. Tüm bunlara rağmen Kürtleri İslami kimliklerinden uzaklaştıramadılar.
Son 50 yıldır CHP’nin yapamadığını PKK’a ile yapmaya çalıştılar. Kürtleri asli kimliklerinden uzaklaştırma görevi, PKK’a, HDP ve DEM gibi örgütlere verdiler. Bu iki yapıdan CHP yüz yıldır, PKK’a ve uzantıları 50 yıldır Kürtleri asli kimliğinden uzaklaştırma görevini icra etmektedir.
Ne yazık ki, Kürtler son yüz yıldır, ulusçuluk akımları ve komünist ideolojilerin zehirli oklarına maruz kalmıştır. Bir yandan ulusçuluk akımlarıyla diğer yandan sapkın ideolojilerle Kürtler, asli kimliklerinden uzaklaştırılmaya çalışılmaktadır.
CHP ile PKK’a, HDP, DEM gibi yapıların ortak amaçları seküler ve laik bir toplum inşa etmektir. Her iki yapı Sosyalist Enternasyonal örgütünün içinde yar almaktadır. Her iki yapıda Türkleri ve Kürtleri asli kimliklerinden uzaklaştırarak, dinsiz ve imansız bir toplum modeli oluşturmaktır.
Kürtleri asli kimliklerinden uzaklaştırmaya çalışan CHP, PKK’a, HDP, DEM gibi yapılar zaman zaman yeri geldiğinde kendi aralarında ittifaklar kurmaları boşuna değildir.
Kurulduğu günden beridir, CHP PKK’nın arka bahçesi olan HDP ve DEM gibi partileri kendi sırtından taşıyarak meclise götürmektedir. Yeri gelince Kandilden CHP’ye oy verin çağrıları boşuna değildir. Her iki yapı toplumu asli değerlerinden koparan şer ittifakı olmalarında kaynaklanıyor.