Diyarbakır birçok medeniyete ev sahipliği yapmış kadim şehir. Bu şehir birçok medeniyete ev sahipliği yaparken, çok büyük acılar da gördü. Bir yandan dünyaya medeniyet dağıtan kadim şehir diğer yandan zalim, gaddar ve soykırımcı kralların, ateşperestlerin zulmüne de maruz kaldı.

İslam ordularının fethinden önce Diyarbakır’ın hali içler acısıydı. Tarihi bir yolculukta neler yaşanmamış ki…

Roma imparatorluğunun Sasanilere karşı kayıplar vermeye başladığı miladi 363 tarihinde yapılan antlaşma neticesinde Diyarbakır hariç bölgenin birçok şehri Sasanilere teslim edildi.

Sasanilere teslim edilen şehirlerde şehir halkları ateşperestlerin zulmünden kurtulmak için, Amida’ya yani Diyarbakır’a göç etmeye başladılar. Zerdüştlerin zulmünden kaçıp Diyarbakır’a sığınan yoğun Kürt nüfusu büyük göçlerle birlikte Diyarbakır merkezi bir konuma geldi.

Sasani Kralı Zerdüşt 1. Kavad miladi 502 yılının Ekim ayında Amida’ya Kürtlerin yoğun nüfusunun olduğu şehre saldırdı. Diyarbakır’a saldıran ateşperest Zerdüşt Kavad miladi 503 Ocak ayında amacına ulaşmıştı. Şehri yerle bir eden ateşperest Kavad, 80 bin Kürdü katlettiği tarihi gerçeklikle yüzleşmeden meseleler anlaşılamaz.

6-8 Ekim 2014 yılına geldiğimizde, Zerdüşt, ateşperest Kavad’ın torunları yine Kürdleri katletmekle tarihin karanlık sayfalarında yerini alacaktı.

Medeniyet tarihi MÖ 6100 yılına kadar uzanan ve ilk yöneticileri Hurriler (MÖ 3200-MÖ 1200) olan Diyarbakır, İslam’ın doğuşuna kadar, Mitanni, Assur, Med, Pers, Roma, Sasani ve Bizans’ın yanı sıra bir dizi devlet tarafından idare edildi.

Sasani ile Bizans arasında tarihi süreçte meydana gelen savaşlarda on binlerce Amidalı yani Diyarbakırlı Kürtler, Mecusilerin ve Bizans’ın katliamlarına maruz kalmışlardır. Mecusiler Amida’yı Bizans’tan alırken, şehrin işgaliyle birlikte Diyarbakırlı Kürtler, ateşperest Mecusilerin katliamlarına maruz kalmıştır. Aynı şekilde Bizans Amida’yı Sasani’den geri aldığında bu sefer Diyarbakırlı Kürtler, Bizans’ın katliamlarına maruz kalarak katledilmişlerdir.

Kürtler iki ateş ortasında iki zulmün arasında yüzyıllarca büyük zulümler gördü. Bir yandan Mecusi ateşperestlerin zulmü diğer yandan Hıristiyan Bizans’ın zulmü.

Mecusi ateşperestler kadar, putperest Roma, Hristiyan Bizans tarafında da Kürtler büyük zulümler görmüş bir kavimdir.

Kürtler adalet sancağı olan İslam’ın doğduğunu duymuşlardı. İslam’ın fetih ettiği yerlerde büyük bir adalet, hakkaniyet sağladığını haber almışlardı. İslam’ın can, nesil, akıl, mal ve din emniyeti sağladığını biliyorlardı.

Bu yüzden hiçbir çatışma olmadan, tarihin birikmiş zulümlerinden kurtulmak isteyen Kürtler, İslam’ın fetih ordusuyla çarpışmadan şehri İslam’ın adaletine teslim etmişlerdir. Kürtler hiçbir çatışma ve zorlama olmadan, gönüllü ve istekli bir şekilde İslam’ı kabul etmiş ender kavimler arasında yer almaktadır. Kürtlerin İslam’ı çatışmaya ve savaşmaya girmeden kabul etmesinin daha önceki tarihi süreçlerde yaşamış oldukları Zerdüşt ve Hıristiyan zulmünden kurtulma çabalarından da kaynaklanıyor.

Zerdüşt ateşperestler ve Hıristiyan keşiş ve kralların Kürtlere yapmış oldukları zulmün haddi hesabı yok. Kürtler İslam’ı kabul ederek keşişlerin ve ateşperestlerin zulmünden kurtulmuşlardır.

Keşişlerin ve ateşperestlerin Kürtlere yapmış oldukları zulümlerin tarihi yolculuğuna yine geri dönelim…

Bundan bin 533 yıl önceydi…. Diyarbakır’ın sokakları kan revan içinde kalmıştı… Mecusi ateşperestlerin döktüğü kanlarla sokakların rengi kırmızıya boyanmıştı. Sasani'ler Bizans İmparatorluğundan Amida'yı (Diyarbakır)'ı almak için kuşatma gerçekleştirmiştir.

Tarihi belgelerde sabittir, o dönemde ateşperest Mecusiler şehri işgal ederken, Diyarbakırlıların mallarını talan etmiş, kadın, çocuk, yaşlı ve sivil insanları katliamdan geçirmişlerdir. Ha keza Bizans imparatorluğu da şehri geri aldığı tarihi süreçlerde Sasanilerden geri kalır yanı olmamıştır.

Mecusi ateşperestler ile Hıristiyan Bizanslılar, tarihi süreçte, her iki taraf Diyarbakır'ı işgal ettikleri zaman, büyük zulümler yapmışlardır. Mecusi ateşperestler ile Hıristiyan keşişler ve krallar, yönetimi ele geçirdikten sonra Diyarbakır halkını canından bezdirmiş, ağır vergilerle halka büyük zulümler yapmışlardır.

Bir güneş doğmuştu Mekke’de… Zulmün sona erdiği, tüm dünyanın kurtuluş reçetesi İslam diniyle tanışma heyecanı sarsmıştı mazlumları…

Tarihler 639 yılını gösterdiğinde Müslümanların Amida’yı yani Diyarbakır’ı fetih edeceğini duyan mazlum Kürtler tarihe önemli bir mesaj vermiş olacaktı. Savaşmadan İslam dinini kabul edeceklerdi.

Diyarbakır’ın Fethi ile Amid'a hem ateşperest Mecusilerin hem de Hristiyan Bizans'ın zulmünden kurtulma fırsatını yakalamıştı…

Bu fırsat tarihte az rastlanır bir durumun ortaya çıkmasına neden oldu… Savaşmadan İslam diniyle şereflenmek… Ne müthiş bir teslimiyet.

Diyarbakır'ın Fethine kaldığımız yerden bir sonraki yazımızda devam edeceğiz.