Ekonomik krizin yaşandığı bir zaman diliminden geçiyoruz. Bu kriz global olarak tüm dünyayı etkilerken bundan en fazla etkilenen ülkelerden biriyiz. İşsizlik, ekonomik kriz ve istihdam sorunumuz derken üzerine son yıllarda önüne bir türlü geçilemeyen ev kiraları. Yüz de beş yüz belki de daha fazla bir artış oldu ev kiralarında. Halkın yaşadığı ekonomik sorunlar üzerine fahiş kiralar getirilince yoksul kesim ne yapacağını bilemez duruma geldi. Yoksul kesim diyorum çünkü dar gelirli, düşük gelirli yok denecek kadar az.

Toplumlarda yozlaşma nereden başlar biliyor musunuz?

Toplumsal yozlaşmanın nedenlerinden ilki yoksulluğun artmasıdır.

Yoksullaşan halk ne yapacağını bilemeyince her türlü kötü yollara tevessül edebilir.

Bugün gelmiş olduğumuz nokta içler acısı, bilmem bunun farkında mısınız?

Ev sahibi olmanın hayal olduğu bir dönemden geçiyoruz. Mevcut ekonomik şartlara göre ev sahibi olamayanlar fahiş kiralar yüzünden ne yapacağını şaşırmış durumda.

Kiralık evlerin fiyatları semtten semte değişiklik gösterse de olan yine dar gelirliye oluyor. Bazı yerlerde kiralık ev fiyatları asgari ücreti geçmiş maalesef.

Yeterli konutun olmaması kiralık evlerin dudak uçuklatan seviyelerde fahiş kiralarla kiralanması, dar gelirliyi kara kara düşündürüyor.

Ülke olarak değerlendirdiğimiz zaman en çok fahiş ev kiralarından etkilenen iller arasında Diyarbakır da yer alıyor.

2 milyon nüfusa yaklaşan şehrimizin konut sorunu başını almış gidiyor.

Gerçi bu sorun tüm Türkiye'nin ortak sorunu fakat işin ilginç ve bizi şaşırtan yönü kiralık ev fiyatlarında Diyarbakır'ın İstanbul'la yarışıyor olmasıdır. İşsizlik sorunu olan Diyarbakır'ın işsizlik sorunu olmayan İstanbul ile kiralık ev fiyatlarının neredeyse aynı seviyede olması ayrıca düşündürücü bir durum. Diyarbakır'ın İstanbul gibi mega kentlerle yarışıyor olması, sosyal dengeleri alt üst ediyor. Bu durum alt sınıf dediğimiz dar gelirli halkı canından bezdiriyor.

Diyarbakır'da işsizlik oranlarının yüksek olması, istihdam olanaklarının sınırlı olması, sanayileşmenin geri planda kalması kirada oturanları kara kara düşündürüyor. İş bulmakta zorlanan kişiler de sigortasız ve asgari ücret hatta asgarî ücretin altında bir paraya çalışmak zorunda kalıyor. Asgari ücretle çalışan bir emekçi, ailesiyle birlikte insani geçim standartlarının altında en temel ihtiyaçları dâhi karşılayamadan hayatını idame etmek zorunda kalıyor.

Yüksek kiralar karşısında sarsılan asgari ücretli; kirasını mı ödesin, faturasını mı ödesin, evinin geçimini mi yapsın, çok zor bir dönemden geçiyoruz.

Uzun zamandır Diyarbakır'ın konut sorunu dillendiriliyor. Söz konusu sorun, Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremden sonra daha da büyüdü. Konut sorunun çözüme kavuşmasına yönelik merkezi yönetimlerin attığı adımlar yetersiz kalıyor. Belediyeler ve yerel yönetimler ise konut sorunun çözümüne yönelik üzerlerine düşen sorumluluklarını yerine getirmiyor. Bu konuda belediyeler halkı rahatlatacak hiçbir somut adım atmıyor.

Depremin etkilediği Diyarbakır'da 7 bina yıkılırken, 407 kişi hayatını kaybetmişti. Çevre Şehircilik ve İklim İl Müdürlüğü ile İnşaat Mühendisler Odası Diyarbakır Şubesi’nin ekiplerinin yürüttüğü çalışma sonucunda kentte 5 bin 500 bina ağır hasarlı, 2 bin 800 bina orta hasarlı, 61 bin 700 bina az hasarlı olarak belirlendi.

Diyarbakır'da 20 bine yakın bir konut krizi yaşanıyor. Konut piyasasında arzın talebi karşılamamasından dolayı kiralar birkaç kat arttı.

Deprem sonrası kentte merkez Bağlar İlçesi’nin Oğlaklı Mahallesi'nde TOKİ tarafından 5 etap halinde 6 bin 40 konut, Çermik’te 238 konut, Hazro’da 142 konut ile köylerde 104 konut için inşaat çalışmaları başlatıldı. Bu konutların bir kısmı teslim edildi fakat konut sorunu yine çözülemedi.

Diyarbakır'ın konut sorunun çözümü için merkezi ve yerel yönetimlerin ciddi bir irade ortaya koymaları gerekiyor.

Rant, çıkar, rüşvet, ihaleye fesat karıştırma, imar istismarcılığı ve daha nice kirli hesaplar bir kenara bırakılarak iyi niyetli adımların atılması gerekiyor.

Sorunun muhatabı kurumlarla birlikte siyasi parti il başkanları, STK temsilcileri, muhtarlar, iş adamları, inşaat firmaları ve halktan akil insanlarla bir araya gelinip bu sorunun çözümü konuşulmalı, söz konusu soruna çözüm bulunmalıdır.

Kentin yapı envanteri çıkartılmalı, bütün bileşenler bir araya geldikten sonra sorunun çözümüne yönelik hedef belirlenerek sahada karşılığı oluşturulmalıdır. Pratik adımlar atılarak, halkın bu soruna kira öder gibi çözümler üretilmelidir. Kısa, orta ve uzun vadede çözüm önerileri çıkartılıp imar haritası oluşturulmalıdır.

Sorunun çözümüne dair belediyelerin sosyal konut projeleri, TOKİ, arsa paylarının yüzde 45'lerin altına düşürülmesi gibi adımlar atılmalıdır. Bu durumda inşaat maliyetlerini düşürebilecek birinci elden malzeme getirilmeli, kent inşaat kooperatifleri bünyesinde ucuza maliyet oluşturulmalıdır.

Belediyeler sosyal belediyecilik sorumluluğunu yerine getirmediği için bu sorun daha da katmerleşerek büyümektedir. Rant kapısı kapatılmalı, halkın barınacağı alanları imara açılmalı.

Arsa spekülasyonun fazla olduğu Diyarbakır'ımızda bu adımlar atılmadığı için konut maliyetleri artmakta ve bunun neticesinde konut sayısı azalmakta, kiralar katlanmaktadır. Arsa spekülasyonları yüzde 45'lerden yüzde 30'lara düşürülmesi bazı yerlerde yüzde 20’lerde olması konut fiyatlarını yüzde 30 ile yüzde 50 aşağıya çekecektir. Bu durumda konut sorunu çözülürken, fahiş kiraların önüne de geçilmiş olacaktır.

Birçok dünya ülkelerinde konut sorununa sosyal belediyecilik adımlarıyla çözüm üretilmiştir. Belediyeye ait araziler ya da başka kurumlardan alınabilecek hazine arazileri maliyetleri düşürecektir.  Kentin bütün dinamiklerini bu işin işine katarak arsa payını azaltacak düzenlemeler getirilmelidir. Kira öder gibi hiç ev sahibi olmamış vatandaşa öncelik tanıyarak ilk adım atılmalı bu soruna bir an önce çözüm bulunmalıdır. Yetkili mercilere duyurulur.