Dün Ankara'da
Dışişleri Bakanlığı'ndan işgalci ABD Dışişleri Bakanı Blinken'ın çıktığı sırada
Aktivist Avukat Gülden Sönmez, "İçerde bebek katili var", "Katil
Blinken" sloganları ile bir protesto yapmış ve gözaltına alınarak
bakanlıktan uzaklaştırıldıktan sonra serbest bırakılmıştı.
İLKHA'ya
konuşan Sönmez, tüm bu yaşananlardan sonra soykırım ve katliamların en önemli
ortaklarından ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken elini kolunu sallayarak
Türkiye'ye geldiğini ve buna tepkisiz kalamayacaklarını aktardı.
Katliam ve
soykırım ortağı Blinken'i lanetleyerek Türkiye'den def ettiğini söyleyen
Sönmez, "Günlerdir Gazze'deki dramı izliyoruz. Her gün binlerce çocuğun
katledilişini, yaralı çocuklar, acı çeken çocuklar, evlatlarını enkazların
altında arayan babalar, evlatlarının cenazesine sarılmış anneler, korkunç bir
insanlık dramı yaşanıyor. Korkunç bir soykırım yaşanıyor. ABD Dışişleri Bakanı
Antony Blinken bu soykırımın bu katliamların en önemli ortaklarından birisi ve
elini kolunu sallayarak Türkiye'ye geliyor. Buna tepkisiz kalamazdık. Günlerdir
hepimiz yüreğimizde büyük bir acı taşıyoruz. Yaşıyoruz, ofise gidiyoruz,
evimize gidiyoruz ama yere göğe sığmıyoruz. Normal bir hayat yaşayamaz olduk.
Bir tarafımız hep Gazze haliyle de bu katile bir tepki göstermeden gitmesini
açıkçası hiçbirimiz yediremiyorduk. Bende kendi adıma ve aslında benim gibi
düşünen ve inan bu acıyı taşıyan kadınları temsilen hepimizin ortak cümlelerini
onlara söylemek istedim. Bütün dünya da bunu duysun istedim. Böyle bir
itirazımızın ve böyle bir lanetlememizin olduğunu bilmesini istedim. Ve
lanetleyerek ülkemizden defettik." dedi.
"Emrolunduğumuz şey
o katliamı durdurmak"
O katliamın
durdurulması için yollar aranması gerektiğini dile getiren Sönmez, devamında
şunları söyledi:
"Umut
ederim küçücük bir şeyde olsa o çocuk için küçücük bir duruş ve tavır olarak
sayılır. Biliyorum bu yeterli değil bu sadece bir tepki. Bizi duyan herkese
seslenmek istiyorum. Katliamı durduracak bir şeyler yapmamız lazım. Gemilerle
kadınlar, doktorlar, sağlıkçılar, yardım malzemelerimizi alalım, bir tarafımız
gemilerle çıkalım, bir tarafımız Ürdün'den, Mısır'dan nasıl gidebilirsek zülüm
varsa elimiz ile durdurmamız gerekir. Ellerimizle durdurmanın yolu ise tam o
zulmün olduğu yere yaklaşarak mümkün olabilir. Bunu yapmamız gerektiğini
düşünüyorum. Bu bir tepki, bu bir tavır evet, hepimizin ortak vicdanının tavrı
emrolunduğumuz şey o katliamı durdurmak."
"Türkiye'den
adamakıllı etkili bir hareket başlatmamız lazım, bence bunun yolu Akdeniz'e
açılmaktır"
7 Ekim'de
HAMAS'ın gerçekleştirdiği operasyonun İslam ümmetine bir işaret fişeği
olduğunun altını çizen Sönmez, "Sadece siyaset veya askeri çözüm varmış
gibi düşünülüyor. Ben öyle olduğunu düşünmüyorum. Dünya sokaklarına bakalım
artık hiçbir şey eskisi gibi değildir. HAMAS'ın 7 Ekim'de başlattığı şey
aslında uzun süredir katledilişine karşı bir tepki. HAMAS 'katledilmek zorunda
değiliz, öldürülmek zorunda değiliz, işgal altında olmak zorunda değiliz,
özgürleşebiliriz ve bu mümkün' dedi. Bu bir işaret fişeğiydi.7 Ekim'de HAMAS'ın
gerçekleştirdiği şey, İslam ümmetine bir işaret fişeğiydi. Ama çok enteresan
Gayrimüslim dünya bu işaret fişeğini gördü. Tüm batının sokakları ayakta,
insanlar bu gücün kaynağı olan imanı dahi araştırıyorlar. İslam'ı
araştırıyorlar. Hangi güç böyle bir zülüm karşısında başkaldırabiliyorlar bu
imanı merak ediyorlar. Böyle bir dünya var. Dünya sokakları ayağa kalktı. Latin
Amerika'dan ceza verildiği halde hal de Paris'e, Şikago'dan New York'a,
Londra'dan İrlanda'ya, Japonya'dan Güney Afrika'ya bütün dünya sokakları
insanlar ve vicdanlar Müslümanlar-Gayrimüslimler ayakta. Gayrimüslimler
hassaten ayrıca bir silkilişe geçmiş durumdalar. Bu şu demek; şuanda bambaşka
bir deprem yaşanıyor. Bu deprem HAMAS'ın ortaya koyduğu işaret fişeği ile
başladı. Bunu değerlendirmemi ve Türkiye'nin de sokaklarının, STK'larının,
Cemaatlerinin, solcusu, İslamcısının, herkesin ayağa kalması ve Filistin'in
yanında fiilen yer alması gerekiyor. Devletler ne yapar ne yapmaz bu birincil
mevzumuz değil devletlerimizi de yönlendirmeliyiz ve baskı altına tutmalıyız.
Ama esas olan bence önce insan olarak ayağa kalkıp hiç değilse Türkiye'den
adamakıllı etkili bir hareket başlatmamız lazım, bence bunun yolu Akdeniz'e
açılmaktır." ifadelerine yer verdi.
"Türkiye Devleti de
dahil olmak üzere devletlerin israili yargılama yetkisi var"
Filistin'de
yaşananların hukuki boyutlarına da değinen Sönmez, "Gazze'de işlenenler
savaş suçlarıdır, israil açıkça savaş suçu işliyor. Ortakları ve müttefikleri
de bu savaş suçuna ortak oluyor. Türkiye Devleti de dahil olmak üzere
devletlerin israili yargılama yetkisi var. Soykırımın önlenmesi ve
cezalandırılması sözleşmesine Türkiye taraftır ve Türkiye böyle bir başvuru
yapabilir. Türkiye, Malezya, Katar gibi devletler bir araya gelerek israilin
Amerika ile beraber işlemiş olduğu bu suçların yargılanması için bir mahkeme
kurulabilir. Tıpkı Yugoslavya Mahkemesi ve Ruanda Mahkemesi örneklerindeki gibi
bir mahkeme süreci başlatabilir. En azından bunun girişimleri başlayabilir.
Uluslararası Ceza Mahkemesi israil sorumluları yargılama yetkisine sahip
biliyorsunuz, daha önce Mavi Marmara örnekliğinde olduğu gibi müthiş bir
ilerleme kat etmiştik. Veyahut Türkiye'deki savcılar, binlerce savcı var. Bir
tane cesur savcı çıksın, TCK madde 13 insanlığa karşı suçları, savaş suçları,
soykırım suçunu Türkiye mahkemeleri yargılama yetkisine sahip. İnterpol ile
yakalama yetkisine sahip, bunu başarabilirsin, bir tane savcı bekliyoruz. Hiç
değilse Türkiye böyle bir örneklik ortaya koyabilir." diye konuştu.
(İLKHA)