Dijital dünyada yetişen genç neslin, her şeyin çok daha
farkında ve sürekli sorgulayıcı davrandığına dikkati çeken Psikiyatrist Prof.
Dr. Nevzat Tarhan, dünyanın gelişmesine olumlu katkı sağlayacağını düşündüğü
gençlerin bilgelik rehberliğine ihtiyaçları olduğunu söyledi.
Z Kuşağının günümüzde siyaseti etkileme gücünü elinde
bulundurduğunun altını çizen Tarhan, "hareketli, enerjik ama yalnız
kalan" bu kuşaklarla aynı dili konuşmak gerektiğini vurguladı.
"Osmanlı’da
örneği var"
Z Kuşağının dünyadaki birçok ülkede etki gösterdiğine
dikkati çeken Tarhan, “ABD’de zoomer olarak bilinen Z kuşağı, Amerika’da
seçimleri etkileyecek. Z Kuşağının siyaseti etkileme gücü var, bunu görüyoruz.
Öyle ki bunu biz Osmanlı’nın son dönemlerinde de gördük, sürpriz bir şey değil.
Sultan Abdülhamit birçok imar faaliyeti yaptı, insanları korudu hatta öyle ki
birçok kişinin öksüz kalmamasını sağladı. Fakat onun yetiştirdiği kuşak onu
indirdi, ikinci kuşak da Osmanlı’yı sonlandırdı. Abdülhamit gençleri
yetiştirdi, korudu ama onlarla aynı dili konuşmayı başaramadı. Bu kuşak,
siyaseti etkileme gücüne sahip. Buradan çıkarılacak dersler var” dedi.
"Gençlerle aynı
dili konuşmak gerekiyor"
Gençlerin anladığı dili yakalamak gerektiğine dikkati çeken
Tarhan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Şu andaki gençler, insanlık tarihinde dijital ortamda doğan
ilk nesil. Özellikleri nedeniyle sosyal medyada onlar yerli, biz göçmeniz.
Televizyon kuşağı vardı, radyo kuşağı vardı, sosyal medya şu anda hayatımızın
çok önemli bir gerçeği oldu. Bu sosyal medya kuşağı, insanların davranış
kalıplarını değiştiriyor.
Bu kuşağın ikinci bir özelliği ırk konusunda hiç tutucu
değiller. Z kuşağı gençlerine bakıyorsunuz siyah beyaz hiç ayrım yapmadan
müthiş bir grup oluşturuyorlar.
Bunların üçüncü özellikleri ise her şeyi sorgulamaları.
Sorgulamadan inanmıyorlar. Bu kuşakla irtibat kurmak istiyorsak onlarla aynı
dili konuşmayı başarmamız gerekiyor. Onlara parmak sallayarak, kafa tutarak
davranışlarını düzeltmek mümkün değil çünkü eski kuşaklar yokluk içinde
psikolojik olgunluğa erişmeye çalıştı."
Bu kuşağın varlık içinde psikolojik olgunluğa yetişmek
zorunda olduğunu vurgulayan Tarhan, "Varlık içinde psikolojik olgunluğa
erişmek için özel yöntem kullanılır. Bu kuşağa psikolojik olgunlaşmayı,
sağlamlığı, dayanıklılığı öğretmek gerekiyor.
Son derece konformist bir kuşak ve son derece de benmerkezci
bir kuşak. Dünyayı kendi etrafında dönüyor gibi görüyorlar. Zekiler, duygusal
olarak da zekiler ama dayanıklılık ve doyum erteleme becerilerinin
geliştirilmesine ihtiyaçları var. Bunu yapamazsak Z kuşağı kayıp kuşak
olacak." ifadelerini kullandı.
"Gençler
özgürlük, barış, eşitlik ve adalet istiyor"
ABD’de maddi refahın yüksek olmasına karşın intihar
vakalarının artış gösterdiğine de dikkati çeken Tarhan, sözlerini şöyle
sonlandırdı:
İleri yaşlarda yalnızlık artmış, antidepresan tabletler
ekmek peynir gibi satılıyor. Manevi ve ruhsal refah yok. Onun için ayrıca
projeler yapılıyor. Teknoloji kime hizmet için var? İnsanlığın geneli için mi
yoksa dünyaya hâkim olmak, güç odakları ve küresel sermayenin ayakta kalması
için mi var?
Dünya kaynaklarının yüzde 25’ini ABD kullanıyor. Bu
sürdürülebilir değil, küresel adaleti getiremez, bir yerde patlak verecek.
Gençler her şeyin daha çok farkında, sürekli sorguluyorlar.
Gençlerin dünyanın gelişmesine olumlu katkı sağlayacaklarını
düşünüyorum. Ama bu yolda onların bilgelik rehberliğine ihtiyaçları var. Onlar
iyi niyetliler fakat önlerine seçenek sunulmazsa yanlışın içerisinde kaybolup
giderler.
Zalim ve acımasız yerine özgür olmak istiyorlar. Özgürlük,
hürriyet, müsavat, adalet ve uhuvvet. Adalet ve barış istiyorlar. O yüzden
Dünya Sağlık Örgütünün bu dönemdeki Dünya Ruh Sağlığı Günü’nün konusunu
‘Değişen dünya ve gençlik’ yapması çok manidar.
16-24 yaşındaki kuşağın hareketli, enerjik ama yalnız
olduğunu ve dijital bağımlılığın esiri durumunda kaldıklarını belirten Tarhan,
"Bu gençlerle aynı dili konuşmamız gerekir" uyarısında bulundu.