Dünyaya medeniyet dağıtan geçmişimizin maddi unsurları olan tarihi mekanlarımız unutulmaya ve yok olmaya yüz tutuyor.

Tarihi yapılarımız olan camiler, medreseler ve külliyelerin duvarları, kolonları, kubbeleri, nakışları, yapısı ve mimarisi sanatın çok ötesinde, bizlere manevi miras olarak bırakılan ecdat yadigarı mekanlar olduğunu unutmayalım.

Tarihi cami, külliye ve medreselerimizin manevi ruhuna uygun olarak geçmişin saf, berrak, temiz, ibadet ve itaat atmosferini teneffüs etmeli, sahip çıkmalı, korumalı ve hor görmemeliyiz.

Mübarek tarihi yapıların içinde ehli sülük, maneviyatta zirve yapmış ilim erbabı, alim ve manevi kutupların yetiştiğini göz önünde bulundurarak bu mekanları korumak ve bu mekanların ruhuna layık insanlar yetiştirmek zorundayız.

İlim, irfan ve insaniyet merkezli tarihi mirasımızla yüzleşmeli, ne hallerde olduğumuzu görüp kendimize gelmeliyiz.

Tarih tekerrürden ibaret…

Tekerrürden ibaret olan tarihin dinamiklerini hayata geçirmeliyiz.

Geçmişte dünyaya medeniyet dağıtan ecdadımızın bizlere bırakmış olduğu yapıları koruyarak, o günün ruhuna uygun gelecek nesilleri yetiştirmek gibi bir sorumluluğumuz var.

Birçok medeniyete ev sahipliği yapan kadim şehrim Diyarbakır’ın boynu bükük külliyesi restore edilip ibadete açılmayı bekliyor.

Diyarbakır'ın Lice ilçesinde 16. yüzyılda Osmanlı döneminde inşa edilen külliyenin durumu içler acısı…

Lice ilçesi Camikebir Mahallesi'nde bulunan Atak Ulu Cami bakımsızlıktan harabeye dönüşmüş.

Atak Ulu Cami, Emir Ahmed Bey tarafından camisi, medresesi, imaret ve hamamıyla birlikte külliye olarak 1540 yılında inşa edildi.

Moloz yığınlarına dönüşüp yok olma tehlikesi ile karşı karşıya olan Külliyenin onarımdan geçmesi gerekiyor.

Ecdat yadigarı Atak Ulu Cami Külliyesinde kim bilir ne büyük alimler, dünyaya yön veren nice büyük zatlar yetişti.

Geçmişten günümüze kadar birçok manevi hatırayı barındıran 485 yıllık ecdat mirası caminin unutulmaya yüz tutması utandırdı.

Bakımsızlığa ve yalnızlığa terk edilen 485 yıllık Atak Ulu Caminin yanındaki menfezlerde de aynı durum söz konusu.

Diyarbakır’ın tarihi Atak Ulu Camisi ve yanındaki menfezler büyük bir bakıma ihtiyaç duyuyor.

Tarihi cami geçmişte birçok kez onarılarak ilim ve irfan merkezi olmayı sürdürdü.

485 yıllık tarihi cami, geçmişten bugüne birçok zorluğa göğüs gerdi.

1845 yılında çıkan yangında hasar gören ve 1875'te onarılan camiye son cemaat mahalli, ıslak hacimler ve 5 oda o tarihlerde eklendi.

1975 yılında meydana gelen Lice depreminde cami yine hasar gördü.

Hasar gören cami, 2017-2020 yılları arasında yeniden restore edildi.

Diyarbakır Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından hazırlanan projeler doğrultusunda kapsamlı bir şekilde restore edilen camiye, restorasyon sonrasında gereken önem verilmediğinden yine harabeye dönüştü.

Yaklaşık beş yıl önce restore edilen caminin iç kısmı maalesef yetersiz bakım sebebiyle kötü durumda olup bakım, onarım ve koruma altına alınması gerekiyor.

Caminin iç kısmının bakımsızlığından dolayı caminin yanı başındaki 16. yüzyılda Osmanlı döneminde inşa edilen tarihi menfezler de bakıma muhtaç durumda onarılmayı bekliyor.

Yalnızlığa terk edilen cami ibadet uygun olmayıp, dilimiz varmıyor ama halıları pislik içerisinde…

Diyarbakırlılar ve Lice halkı, tarihi camiye sahip çıkılmasını ve yetkili mercilerden tarihi cami ile ilgilenmesini istiyor.

Türbe ziyaretine gelen Diyarbakırlılar ve Lice halkı, camiye geldiklerinde caminin içinin içler acısı olduğunu belirtiyorlar.

Camiye bazı insanların ayakkabılarıyla girdikleri ve caminin harabeye dönüşmesinden dolayı içkicilerin, madde bağımlılarının mekanına dönüştüğü konusunda haberleri basından okuyunca tüylerimiz diken diken oldu.

Bu durum sahabeler şehri Diyarbakır’a yakışmıyor.

Günümüzde iç bakımı yapılmayan cami, çevre sakinlerinin endişesine neden oluyor.

Diyarbakır ve Lice halkı, ecdat yadigarı camiye sahip çıkılmasını ve onarımının yapılmasını talep ediyor.

Cami ile ilgili basına düşen haberleri okuyunca her duyarlı vatandaş gibi bende hüzünlendim. Tüylerimiz diken diken oldu.

Arkeolojik kazılarda bin bir zahmet ve milyonlarca para harcanarak yerin altında tarihi yapılar koruma altına alınıyor da yerin üstünde gözümüzün önünde olan bu tarihi ve kutsal mekana niçin sahip çıkılmıyor.

Eski tarihlere ait kalıntılar yerin altında çıktığında özel ve güvenlikli ortamlarda koruma altına alıp, tarihi korumakla övünüyoruz da toprağın üstünde olan ecdat yadigarımıza sahip çıkmamak akıl karı mı?

Cami, medrese ve Külliye gibi İslami değerleri barındıran tarihi yapılara sahip çıkmalıyız.

Yetkili mercilerin söz konusu tarihi caminin restorasyonunun yeniden yapılması konusunda duyarlı olmaya davet eden Diyarbakır halkı, hiçbir yetkiliden ses çıkmaması ve bu konuda herhangi bir adım atılmamasına sitem etti.

Yetkili mercilere duyurulur, ata yadigarımız camimize sahip çıkmalı, restorasyonu yapılıp, ibadete hazır hale getirilmeli.