Muhaceratta iken geçirdiği trafik kazası sonucu ebediyete
irtihal eden Hizbullah Cemaati'nin önde gelen isimlerinden Molla Muhammed Said
Varol'un dava arkadaşları, Varol'un hayatı boyunca ilim tahsil edip çevresindekilere
bu ilmi aktarma gayretinde olduğunu belirtti.
3 yıl önce hayatını kaybeden Molla Varol'un, hayatı boyunca
İslam davası için birçok bedel ödediğini belirten dava arkadaşları, onun
cezaevinde yapmış olduğu ilmi çalışmaları da anlattı.
Molla Said Varol ile 1992 yılında tanıştığını söyleyen Edip Balık, "Biz o zamanlar Seyda'ya göre daha gençtik. Onu ilk gördüğümde genç yaşta kendisinin davanın yükünü nasıl omuzlayabildiğine şaşırmıştım. Kendisi bizim evde epey kaldı. Bazı hizmetlerde birlikte olunca Seyda'da ki davaya olan vukufiyetini gördüm ve ona karşı takdir, muhabbet ve hürmet besledim. Vaaz, nasihat ve telkinleriyle bizlere sürekli yol gösterip önümüzü açtı. Şu an İslam davasına bağlılığımız varsa ve akidemizde bir tutarsızlık yoksa bunun sebebi Seyda ile yaşadığımız hayatın meyvesidir." ifadelerini kullandı.
Edip Balık
"Medreselerde
ortalama 8-9 yılda öğrenilecek Arapça ilmini, onun yanında yaklaşık 2 yılda
bitirdik"
Molla Said Varol ile ayrıldıktan sonra 2001 yılında
aynı cezaevinde karşılaştıklarını söyleyen Balık, Varol'un cezaevi hayatını şu
ifadelerle anlattı:
Onunla Siirt Cezaevinde karşılaştık. Önce farklı
koğuşlardaydık, sonradan aynı koğuşa düştük. Bir araya geldiğimiz gibi ilim
tahsil etmeye başladık. Biz cezaevinde daha çok Siyer, Risale-i Nur ve Tefsir
dersleri yapıyorduk. Fakat Seyda Molla Said cezaevine geldikten sonra ders
programımıza Arapça ilmini de aldık. Arapça'da çok hızlı bir ilerleme
kaydettik. Seyda, cezaevinde gecesini-gündüzünü bizlere vakfediyordu. Cezaevine
gelmeden önce gözaltında gördüğü işkencelerden dolayı sağlık durumu pek iyi
değildi, hatta bazen çok ciddi rahatsızlanıyor ve felç durumlar yaşıyordu. Tüm
bunlara rağmen Seyda derslerini hiç aksatmadı. Onun yanında medrese usulüyle,
ilk sıra kitaptan son sıra kitaba kadar okuduk.
Cezaevinde farklı aktiviteler yapmaya çalıştıklarını fakat
Molla Said Varol'un daha çok birbirlerinden istifade edebilmek adına ilim ve
tecrübe çerçevesinde zamanı değerlendirmeyi kendilerine tavsiye ettiğini
söyleyen Balık, "Günümüzü Seyda'nın dediği gibi değerlendirmemiz
gerektiğinin daha faydalı olacağını anladık ve görüş günleri hariç gece-gündüz
Arapça ilmini okuduk. Çok şükür medreselerde ortalama 8-9 yılda öğrenilecek
Arapça ilmini, bir yıl 8 ayda bitirdik. Seyda'nın daha önceden tahmin ettiği
gibi cezaevindeki arkadaşlarımız Türkiye'nin farklı illerindeki cezaevlerine
nakledildi." dedi.
"Bütün
mesaisini, enerjisini, maddi ve manevi tüm sermayesini davasına vakfeden bir
dava eriydi"
Nafile orucun sünnet, ilmin ise farz olduğunu dile getiren
Molla Said Varol'un bu çerçevede kendi Arapça ilmini aktarabilmek adına
cezaevlerinde bazı arkadaşlarının nafile oruç tutmak yerine kendisinden ilim
tahsil edilmesini tavsiye ettiğini belirten Balık, "Molla Said bizlere
'Bizim burada öğrendiğimiz ilim farzdır. Allah'ın izniyle bizler bu ilimle
Ümmet'in geleceğini inşa edeceğiz. Elbette ki nafile oruçlar kıymetlidir. Fakat
bu şahsımızla alakalıdır, tedris ettiğimiz ilimse ileride bir insanın
hayatına fayda verebilir. Dolayısıyla ilimle uğraşalım. Yarın bir gün farklı
cezaevlerine gidersek mutlaka sünnet ibadetlere ağırlık vereceğiz.' demişti. Bu
sözünden bir müddet sonra ben ve 2 arkadaşım Bolu F Tipi'ne nakledildik. Orada
bizlere Arapça üst ilmini aktaracak biri olmadığı için Seyda'dan öğrendiğimiz
kitapları tekrar ettik." şeklinde konuştu.
Molla Said Varol'dan hep faydalandıklarını belirten Balık,
"Seyda Arapça ilmine çok vakıf olduğundan dolayı ona sorduğumuz soruları
bize okuması bile yetiyordu. Seyda ufuk sahibi ve 'Dava Adamı' ifadesini
kendisinde toplayan biriydi. Bütün mesaisini, enerjisini, maddi ve manevi tüm
sermayesini davasına vakfeden bir dava eriydi. Bizler de kendi kapasitemizce
ondan istifade ettik." dedi.
"Seyda, çok
mübarek ve ilmi kabiliyeti derin biriydi, meselelere lafzen değil manen
yaklaşıyordu"
Molla Said Varol ile birlikte cezaevinde olduklarının
farkında olmadıklarını ifade eden Balık, "Seyda cezaevinde o kadar güzel
bir ortam oluşturmuştu ki 4 duvarla çevrili koğuşları; neşesiyle, sohbetiyle,
muhabbetiyle zaman zamanda latifeleriyle bizim için birer Medrese-i Yusufiye'ye
çevirmişti. Yusuf-i Medrese kavramının içini de Seyda doldurdu. Seyda çok
mübarek ve ilmi kabiliyeti derin biriydi. Meselelere lafzen değil manen
yaklaşıyordu. Okunan Arapça ibarelerden bir ufuk çıkartır, ondan; sosyoloji,
siyaset ve dava adamlığı gibi konularında çıkartılabileceğini bizlere
gösteriyordu." şeklinde konuştu.
Cezaevindeyken Molla Said'in tahliye olduğunu aktaran Balık, "Allah'a hamd ettik. Onun dışarı çıkmasıyla davanın ivme kazanmasına neden olacağını çok iyi biliyorduk. O, tahliye olunca biz teselli bulduk. Eğer biz dışarı çıkarsak ancak kendi yükümüzü, fakat Seyda dışarı çıkınca bizimle birlikte tüm Müslümanların yükünü taşıdığını bildiğimiz için çok sevindik. Cezaevinde herkes değerliydi fakat Seyda'nın yeri bir başkaydı. Onu davanın istikbali olarak görüyorduk." dedi.
Mehmet Ali Geçer
"Seyda, hiçbir
sıkıntıyı dünyevi dert edinmezdi, çünkü öyle bir yapısı yoktu"
Molla Said Varol'dan Arapça dersini aldığını söyleyen Mehmet
Ali Geçer, "Molla Said Varol, hayatını İslam'a adamış, bu uğurda cefalar
çekmiş vefakâr bir insandı. Küçük yaşlardan itibaren ilim tahsil etmeye
başlamış, gençliğinde İslam davası için mücadele etmiş ve birçok talebe
yetiştirmiştir. Yani hayatını İslam'a adamış ve bu uğurda elinden geleni
yapmaya çalışmış bir hocamızdı Molla Said Varol. Kendisi için istediğinin çok
daha fazlasını Müslüman kardeşleri için isteyen bir seydamızdı."
ifadelerini kullandı.
Rahmetli Molla Said Varol'un İslam davası uğruna birçok fedakârlıklar yaptığını dile getiren Geçer, "Molla Said, muhacerat ve cezaevi süreçleri yaşadığı için çocukları ondan ayrı büyüyerek yaşamıştır. Cezaevinde yaşadığı sıkıntıların yanında, dışarıda da birçok sıkıntıya maruz kalmış ve tüm sıkıntıların üstesinden gelmiştir. Seyda, hiçbir sıkıntıyı dünyevi dert edinmezdi, çünkü öyle bir yapısı yoktu. Onun bütün derdi, İslam ve Müslümanlar için nasıl bir fedakârlık yapabilirim düşüncesiydi. Hayatının sonuna kadar da bu minvalde yaşadı. Allah Seyda Molla Said'e rahmet etsin inşallah." şeklinde konuştu.
Muhammed Salih Şimşek
"Seyda, ilmi ile
amil, Peygamber verasetini hakkıyla yerine getiren büyük bir âlimdi"
Molla Said Varol'u tanıyıp ondan aldığı dersler sonucu
kendisinden icazet almanın kendisi için dünyada kazanabileceği en büyük
mutluluk olduğunu belirten Muhammed Salih Şimşek, "Seyda, ilmi ile amil,
Peygamber verasetini hakkıyla yerine getiren ve gerçekten de yeri doldurulmaz
büyük bir âlimdi. Çok çalışkan, azimli, gayretli, fedakâr, zamanını boş
geçirmez, her haliyle bizimle ilgilenirdi. Onu çok erken kaybetmemiz ve onun
hasreti halen içimizi yakıyor. Onu rahmet, sevgi ve muhabbetle anıyorum.
Üzerimizde emeği çoktur." diye belirtti.
Şimşek, "Müslümanlara ve talebelerine çok
merhametliydi. Ayet-i Kerime'nin ifadesiyle 'Mü'minlere karşı merhametli,
kâfirlere karşı ise çok onurlu, vakarlı, dik duran ve izzetle mücadele eden'
bir âlimdi. Onu anlatmak dakikalara sığmaz, saatleri alır. Onu rahmetle ve özlemle
anıyorum. O, bizde büyük bir boşluk bıraktı ama biz talebeleri olarak o
boşluğu doldurmaya çalışacağız. Onun yolu yolumuzdur, onun bıraktığı miras
bizim omuzlarımızda, boynumuzun borcudur. İnşallah son nefesimize kadar
Seyda'mızın yolundan gitmeye çalışacağız." dedi. (İLKHA)