Diyarbakır’da 32 yıldır sokakta sakız satarak ve 500 TL’lik
yaşlılık aylığı ile geçinmeye çalışan 71 yaşındaki Fatma Tokay, geçinemiyor ve
yardım için gittiği kapılardan geri çevriliyor. Kendisini haber yapmanın
faydası olmayacağını düşünen Tokay, “Hastayım, şeker ve tansiyonum var, kanser
de olsaydım kurtulsaydım. İş de yok zaten. Eskiden en azından eve ekmek
götürebiliyordum” diyor.
Fatma Tokay, onu Diyarbakır’ın Ofis semtinin Ekinciler ve
Gevran caddesinde, bazen ise Sur’da bir kaldırımda elinde bir kutu sakızıyla
görebilirsiniz. 37 yıl önce eşini kanserden kaybetmiş, 2 yıl sonra da bir kutu
sakızla ekmeği kazanmak için sokağa çıkmış.
Ekinciler caddesinde rastladım, birkaç girişimim olmuştu
önceleri konuşmak için ama sonuç alamamıştım. Yine konuşmak için girişimde
bulundum. Yanına oturmak için müsaade istedim. İzin verdi. Sesi de kendisi de
baya yorulmuştu. Biraz da gergindi, epilasyon broşürleri dağıtan gençlerin
gürültüsü rahatsız ediyordu onu, sürekli kızıyordu gençlere
SABAHTAN BERİ 4 LİRA KAZANMIŞ
“Sohbet etmek istiyorum” dedim. “Ne konuşacağız oğlum” diye
sordu. “Gazeteciyim” deyince sözümü
bitirmeden “Faydası olmaz” dedi. Konuşmayacak yine diye düşünürken “Bak işte
oğlum sabahtan buradayım” dedikten sonra cebinden 4 TL çıkarıp gösterdi.
“Bununla ne yapacağım” diye sordu. “Başka kimsen yok mu?” diye sordum: “Eşim 37
yıl önce kanserden vefat etti. Bir kızım Ankara’da, bir kızım burada kanser
hastası, kendi yağlarında kavruluyorlar. Ben de eşim vefat ettikten sonra,
sakız satmaya başladım.”
"İSTEDİĞİN KADAR YAZ FAYDASI OLMUYOR"
Tokay’ın evi kira Bağlar ilçesinde yaşıyor. Her ay 500
TL’lik yaşlılık maaşıyla, satabilirse belki birkaç kutu sakızla yaşamaya
çalışıyor. Geçinebiliyor mu? diye soruyorum kendisine. “71 yaşındayım. Eşim 37
yıl önce vefat etti kanserden. Bir torunum var evimde. Bir kızım
Ankara’da, bir kızım burada kanser
hastası, kendi yağlarında kavruluyorlar. Kız torunum ben de kalıyor, okuyor.
Onun bırakmam bir yere. Ev kira, daha ödeyemedim. 400 TL kira ödüyorum. 500 TL
maaşım; elektrik, su, bana beş kuruş kalmıyor. İstediğin kadar yaz, faydası
olmuyor” diyor.
"BİR GÜN DEĞİL HER GÜN ORUCUM BEN BURADA"
Yardım için başvurduğu kurumlardan eli boş döndüğünü
belirterek, kendisine sakız sattığı için bir işinin dahi olduğunu söyleyenler
de olmuş. Artık oralara başvurmaktan da vazgeçmiş. Fatma Tokay, “Çatı katında
yaşıyorum. Yazın pişiyorum, kışın da ısınmaz. Geçen yıl kâğıt toplayarak kışı
geçirdim. Gittim sosyale kömüre, kömür vermediler. ‘Sen çalışıyorsun, para
kazanıyorsun’ dediler. Hastayım zaten şeker ve tansiyon var, kanser de olsaydım
kurtulsaydım. İş de yok zaten. Eskiden en azından eve ekmek götürebiliyordum.
32 yıldır sakız satıyorum, ne yapayım mecburum. Dilencilik yapamam ben. Yapmam
ben. Durumum olsa ama yok. Ben ister miyim buralarda sürünmeyi. Bir gün değil
her gün orucum ben burada. Her gün oruç tutuyorum, zaten bir şey yiyemiyorum. Yok
da zaten. Eskiden sakız satarken geçinebiliyordum. Ama şimdi hal bu” deyip
duraksıyor. Ve ortam iğce sessizleşiyor. Bunun üzerine yanından ayrılmak
zorunda kalıyorum.
Hayat mücadelesini haberleştirdiğimiz Fatma Tokay'ın, (15 Ağustos 2019) işten sonra gittiği evinin merdivenlerinden düşerek kalça kemiğini kırdığını öğrendik. Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırılan Tokay, yoğun bakım ünitesine alındı. Tokay'ın, durumun ağır olduğu bildirildi. (EVRENSEL)