Psikiyatrik rahatsızlıklar, çeşitli nedenlerle kişinin
düşüncesinde, ruh halinde ya da davranışlarında sorun olması halidir. Obsesif
kompulsif bozukluk (OKB), insanların tekrar eden, istenmeyen düşünceleri,
fikirleri veya sansasyonları (takıntıları) yineleyici bir şekilde yapmaya
(zorlayıcı davranışlar) yönlendirdikleri bir kaygı bozukluğudur.
Obsesyonlar istenmeden akla gelen, kişiyi rahatsız eden,
bireyin iradesi ile uzaklaştıramadığı, inatçı bicimde tekrarlayan, benliğe
yabancı (ego-distonik) düşünceler, dürtüler ya da hayallerdir. Kompulsiyonlar
ise haz amacı olmayan, çoğu zaman obsesyonların yarattığı kaygıyı azaltmayı
amaçlayan ya da korkulan sonuçları engellemek için yapılan davranışlar ya da
zihinsel eylemlerdir. Sıklıkla obsesyon ve kompulsiyon birlikteliği vardır.
Erişkin hastalar tarafından en sık tanımlanan obsesyonlar, görülme sıklıklarına
göre; kirlenme (yüzde 39), kuşku (yüzde 25), simetri (yüzde 12), somatik (yüzde
9), dini (yüzde 7), ve cinsel (yüzde 6) obsesyonlardır. En sık rastlanan
kompulsiyonlar ise, sıklık sırasına göre; kontrol etme (yüzde 35), temizleme
(yüzde 27), tekrarlama davranışları (yüzde 11), düzenleme (yüzde 6)
kompulsiyonlarıdır.
Bozukluğun gelişim riskleri öncelikle aile öyküsü, stresli
yaşam olayları, travmatik olaylar ve diğer ruh sağlığı bozukluklarının eşlik
etmesidir. Genellikle ergenlik döneminde ve 20-30’lu yaşlarda başlamasına
karşın herhangi bir yaşta görülebilir. Erkeklerde daha erken yaşlarda başlar,
kadınlarda daha sık görülür. Obsesif kompulsif bozukluklar, sıklıkla
beraberlerinde depresyon görülmektedir.
Obsesif kompulsif bozukluğu olanlar her şeyden önce korku ve
çekingenlik özellikleri gösterirler. Kendilerine olan güven duygusunun azlığı,
sosyal tanınma ve kabul ihtiyaçlarının çok belirgin bir şekilde kendini
göstermesine neden olur. Yalnız kalma ve terk edilme korkuları nedeniyle
kişisel ihtiyaçlarını, diğer sosyal ihtiyaçlarının gerisine alarak, verici bir
davranış̧ içine girerler.
Unutulmamalıdır ki Obsesif Kompulsif Bozukluk tedavi edilmez
ise:
1-) Ritüel davranışlarla meşgul olmak için harcanan
aşırı zaman artışı
2-) Sık el yıkamadan kaynaklanan kontakt dermatit
gibi sağlık sorunlarının görülmesi
3-) İşe, okula veya sosyal aktivitelere katılmada
zorluk
4-) İkili ilişkilerde problemlerin artması, iletişim
kopması
5-) Genel olarak düşük yaşam kalitesi
6-) İntihar düşünceleri ve davranışlarının görülmesi
7-) Beraberinde diğer psikolojik rahatsızlıkların
eşlik etmesi (depresyon, sosyal fobi gibi.)
Uzman Klinik Psikolog Mustafa Eldek, "Çalışmalarda
bilişsel davranışçı terapinin en az ilaçlar kadar etkili olduğu ve özellikle
hafif-orta şiddetteki birçok danışanda ilk tercih olması gerektiği
bildirilmektedir. Dikkat edilmesi gereken iki nokta vardır. Tedavi sürecinde
dalgalanmalar olabileceği unutulmamalıdır. Dönem dönem tekrarlar ya da
takıntılar artabilir. Bu durumu rahatsızlığın geri gelmesi olarak
yorumlanmamalıdır. Asıl önemli olan sabırlı ve istikrarlı olmaktır. Sizlerde bu
konuda rahatsızlıklar yaşıyorsanız profesyonel bir destek alınması
gerekmektedir." dedi.