Güncel

Dr. Öğretim Üyesi Ceylan: UCM'nin aldığı kararın uygulanacağını düşünmüyorum

Geçtiğimiz günlerde Uluslararası Ceza Mahkemesi; işgal rejiminin sözde başbakanı Netanyahu ve sözde savunma bakanı Gallant ile HAMAS'ın 3 lideri hakkında yakalama kararı talebinde bulundu.

Konu hakkında İLKHA'ya değerlendirmelerde bulunan Mardin Artuklu Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi akademisyen Ahmet Ceylan, Netanyahu ve Gallant hakkındaki tutuklama talebinin yerinde olduğunu ancak HAMAS'ın 3 lideri hakkındaki tutuklama kararının adil olmadığını ifade etti.

UCM'nin kuruluş amacına değinen Ceylan, "Uluslararası Caza Mahkemesi'nin kuruluş amacı devletlerin dünyada insanlara karşı suç işledikleri zaman bunun uluslararası düzeyde yargılanması ve gerekirse ceza verilmesi şeklindedir. Bu insanlığa karşı suçlar bir adalet ilkesine aykırı olacak, insan olmak bakımdan insanlara karşı işlenmiş olacak ve en önemlisi de soykırımla ilgili olduğu zaman. UCM'nin kuruluş amacı budur. Dünyada bazı diktatörler kendi haklarına karşı ya da savaştıkları toplumlara karşı gerçekten soykırıma başvurdukları görülmektedir. Sivillere karşı ayrım yapmaksızın katliamlar yaptıkları görülmektedir. UCM, 2002'de kurulmuştur. Bununla ilgili olarak yargılanan ve haklarından mahkûmiyet kararı verelim bir sürü lider vardır. Bunlardan; Libya'nın lideri Kaddafi, eski Yugoslavya Sırp kasabı liderleri mevcuttur. En son olarak Putin ile ilgili böyle bir karar alındı." şeklinde ifade eti.

"UCM'nin Netanyahu kararı uluslararası hukuk normlarına göre yerindedir"

Netanyahu ve HAMAS'ın 3 liderinin yakalanma kararını değerlendiren Ceylan, UCM'nin işgal rejimi yetkililerinin yakalanması hakkında verdiği kararın yerinde olduğunu ancak HAMAS konusunda adil olunmadığını kaydetti.

İşgal rejiminin Gazze'de 36 bin insanı katletmesinin kesinlikle bir insan suçu olduğunu ifade eden Ceylan, "Geçtiğimiz hafta Netanyahu ve HAMAS'ın üç lideriyle ilgili böyle bir karar alındı. UCM'nin ceza yargılama usulüne ve amaçlarına baktığımız zaman israil Gazze'de kesinlikle insanlık suçu işlemektedir. Bu insanlık suçu içerisine giren soykırım fiilini de işlemektedir. Bütün dünyadaki görsel medyada bunun kanıtları o kadar açıktır ki, en basiti 36 bin sivil insanı öldürmüştür. 36 bin sivil insanın yanı sıra binaları, sağlık-eğitim kurumları, camileri, okulları, kilise ayrımı yapmaksızın bombalayarak katliamlar yapmaktadır. Bu 36 bin insanın içerisinde 15 binin üzerinde çocuk yani yüzde 40'a yakın çocuk öldürülmüştür. 10 binin üzerinde de kadın öldürülmüştür. Bu çocuk ve kadınların savaş ile ne ilgisi var. Dolayısıyla UCM'nin bu kararı uluslararası hukuk normlarına göre yerindedir. Bununla ilgili özellikle Türkiye, Güney Afrika Cumhuriyeti, son zamanda İspanya, İrlanda, Norveç hem bu karara destek vermekte hem bilgi belge aktarımı yapmakta ve hem de bu kararın yerinde olduğunu savunmaktadırlar." ifadelerini kullandı.

"Yahya Sinvar ile Netanyahu aynı kefeye konulamaz"

ABD ve diğer Avrupa ülkelerinin UCM'nin verdiği karardan hiç hoşnut olmadıklarını Ceylan sözlerini şöyle sürdürdü:

"Daha önce Filistin'i devlet olarak kabul etmeyen, örneğin İspanya, İrlanda, Norveç gibi Avrupa Birliğine üye olan ülkeler bile artık Filistin devletini bunun üzerine tanımaya başladılar. Bu arada biz HAMAS'ın tepkisine de baktığımız zaman aslında UCM'nin bu kararı verirken biraz da dengeleri gözeterek karar verdiğini görüyoruz. Bu yönde HAMAS yönetimi karara gösterdiği tepkide, UCM'nin cellât ile mahkûmu eşit gördüğünü belirtmektedir. Şüphesiz insanları yok eden, 36 bin insanı öldüren cellât israildir. Bu arada kendisini savunmaya çalışan ve yer altına gizlenen HAMAS'tır. Dolayısıyla Yahya Sinvar ile Netanyahu bu konuda aynı kefeye konulmaktadır. Öbür taraftan ABD Dışişleri Bakanı Blinken'in veya ABD Başkanı Biden'in açıklamalarına baktığımız zaman aynı şeyin İngiltere hükümeti ve Almanya hükümeti tarafından da ifade edildiğini görüyoruz. 'UCM'nin kararı haksızdır. israil kendi savunma hakkını kullanmaktadır, kendini savunmak uluslararası hukukun bir gereğidir. Burada kendisini savunan israili soykırım yapmakla itham edemeyiz.' diyorlar. Gerçekten de bu tür insanların gözleri nasıl hakikati görecek anlamak mümkün değil."

"UCM'nin bu kararının uygulanamayacağını düşünüyorum"

Ceylan, İslam dinine düşmanlık eden ABD ve diğer devletlerin yüz binlerce masum insanın katledilmesini göz ardı ederek kendilerini insan hakları savunucusu gibi göstererek masum rolü oynadıkları belirtti.

Ceylan, UCM'nin Netanyahu ve Gallant'a karşı aldığı tutuklama kararının insanların vicdanına serin su serptiğini ifade ederek, "siyonist lobinin güçlü senatörlerinden Lindsay Graham, israil hükümetinin kendisini savunma hakkı o kadar vardır ki Gazze'ye atom bombasını atma yetkisine sahip olduğunu ifade etti. Bunlar vakti zamanında Nagasaki'ye ve Hiroshima'ya da atom bombasını atılar. Binlerce insanı tek seferde katlettiler. Nice nesiller, orada doğan çocuklar hep sakat olarak doğdu. Kısacası bunlar kan içmeye alışmış insanlardır. Aslında UCM, normalde şu anda dünyada hâkim olan uluslararası güçlerin bir aygıtıdır. Ama bu aygıt her ne kadar kendilerinden olmayan sözüm ona insan haklarına uymayan, demokrasiye uyumayan dünya ülkelerini zor durumda bırakmak için kurulmuş bir mahkeme olsa bile, sonuçta insanın vicdanı ölmemiştir bütünüyle. Sonuca baktığımız zaman ben; UCM böyle bir kararı verse bile bunun uygulanamayacağını düşünüyorum. Çünkü dünyanın güçlü ülkeleri başta Amerika olmak üzere hemen hemen hiçbiri bu mahkemeye taraf değildir. Aslında UCM'nin kurulmasında vakti zamanında Amerika öncülük etmişti. Üye ve taraf olmama sebebi ise Guantanamo'da, Afganistan'da, Irak'ta ve daha birçok yerde insanlık suçu işlemiş olmasından dolayıdır." dedi.

36 bin insanı öldüren işgal rejimi yöneticilerinin yeryüzünde elini kolunu sallayarak dolaşamaması gerektiğine dikkat çeken Ceylan, "Gazze'ye baktığımız zaman israil süpürme hareketi yapmaktadır. Bu süpürme hareketi binalara yöneliktir. Bu bina cami mi, kilise mi, hastane mi, okul mu ayrım yapmaksızın bütün binaları yerle bir etmektedir. Bunun sonucunda 36 binin üzerinde insan öldürmüş olan (israile) biz 'savunma hakkı' diyemeyiz ki. Bu düpedüz soykırımdır ve soykırım da insanlık suçudur. Bu soykırım UCM'nin alanına girer ve aldığı karar yerindedir. İnşallah Netanyahu ve Gallant yargılanır, hapse atılır ve cezalarını çekerler. 36 bin insanı öldüren birilerinin yeryüzünde elini kolunu sallamaması gerekiyor." şeklinde konuştu.

Başta ABD ve diğer Avrupa devletlerinin Netanyahu'nun tutuklanmasına karşı UCM üyelerine karşı yaptırım kararları aldığını vurgulayan Ceylan, "Amerika'da siyonist lobi çok güçlüdür. Senatörler, Dışişleri Bakanı Blinken'e ve Biden'e ciddi manada baskı yapmaktadır." dedi.

"Senatoda şu ana kadar 20'in üzerinde imza toplandı"

ABD'li senatörlerin yaptırım konularını aktaran Ceylan, "Bu yaptırımlar arasında; UCM Başsavcısı başta Kerim Han olmak üzere ve diğer üyeler yani tutuklama kararında imzası olan üyelerin Amerika'da mal varlıkları varsa bu mal varlıklarının dondurulması ve bu mal varlıklarına ABD tarafından el konulması, ABD vizesi varsa iptal edilmesi, mahkeme üyelerinden herhangi birileri Amerika'ya gelirlerse bir şekilde bunların cezalandırılması ya da Amerika'ya alınmaması şeklinde teklif ile senatoya başvuruldu. Senatoda şu ana kadar 20'in üzerinde senatörün de imzası var. Eğer gerekli sayıya ulaşılırsa bu yaptırım kararı kabul edilebilir. Amerika'nın da buna karşı böyle bir tepkisi var. Bu bize şunu göstermektedir. Amerika bütün dünyaya insan hakları şampiyonu olarak kendisini lanse etmektedir. Ancak bu göstermektedir ki Amerika ve Batı aslında kendi menfaatlerinin şampiyonlarıdır. Kendi menfaatleri zedelenirse; insan haklarını da demokrasiyi de hukuku da ayaklar altına alabildiklerinin en bariz örneğidir. Bu insanlar yüz binlerce masum insanın ölümünü bile meşru gösterecek kadar gözü dönmüş hunhar zalimlerdir." şeklinde kaydetti. (İLKHA)