Filistin denilince, içinde Filistin kelimesinin geçtiği bir cümleyi duyunca ne yazık ki Netanyahu gibi hoplayıp zıplayan içimizde Filistin kelimesine, Gazze kelimesine alerjik reaksiyon gösteren yerli hasta insanımız var.

Biz onları ve dertlerini iyi anlıyoruz. Üzülerek ifade edelim ki onlar bizi anlamıyorlar. “Bize ne Filistin’den” diye bir cümle kurarak kendilerince bazı argümanlar üretiyorlar. HAMAS neden israil’e saldırdı? diye kendilerince mantıklı bir soru da sorarlar. Sanki HAMAS kurulmadan önce israil sayısız katliamlar yapmamış gibi…

Çok basit bir şekilde biz meramımızı anlatalım; Gazze’de aylardır bir katliam yaşanıyor. Gazze’de yaşanan katliama vicdan penceresinden 30 saniye bakıldığında insanı bayıltacak manzaralara karşı bunlar duyarsız. Her şeyi bir kenara bırakın insan olarak bir tepki gösterin diyoruz. Bir başka deyişle insan olun, insan olmanın gereğini yapın, diyoruz.

Televizyonlarda hepimiz bir bakımevinde, bir evde, bir huzurevinde şiddete maruz kalan bir yaşlının haberine tanıklık etmişizdir. Spikerler genelde böyle haberleri “Bunu yapan insan olamaz” diye verirler.

Bugün Gazze’de yaşananlara insanlık tarihi belki de hiç şahit olmamıştır. Aklımıza hangi katliam geldiyse Gazze Katliamıyla karşılaştırıldığında bu katliam daha ağır basıyor. Resmi rakamlar 40 bin şehid olarak gösterilse de gayri resmi rakamların 100 binin üzerinde olduğu konuşuluyor. Yaralıların haddi hesabı yok…

Şehir yerle bir edilmiş, güvenli hiçbir yer yok. Su kısıtlı, elektrik kısıtlı, ilaç kısıtlı. Hastaneler bombalanıyor. Tam anlamıyla mahrumiyet bölgesi. Tarif edilmesi güç bir katliamla karşı karşıyayız.

Filistin bir yana, böyle bir katliam dünyanın neresinde yaşanmış olsaydı da insan olarak hem cinslerimizin uçaklarla, bombalarla yok edilmelerine tepki göstermemiz, duyarsız kalmamamız lazım gelirdi. Ama gel gör ki bu tayfa bu katliama kör ve sağır. Bu katliamdan konuşanlara da Netanyahu’nun sözcüsü gibi yükleniyor.

Başıboş, saldırgan köpekler uyutulacak diye ortalığı velveleye verenler; bombalarla, uçaklarla katledilen çocuklara sessiz kalanlar insan türü olmazlar.

İnsanlık duyguları depreşen yabancı uyruklu, insanlığını kaybetmemiş olanlar, Gazze’de yaşananlara şahit olduklarından sonra “Lütfen artık kıyamet kopsun” derken bizim insanlıktan nasibini almamış tayfa “Bana ne!” diyebiliyor.

Tarımsal destekleme ödemeleri hesaplara aktarılıyor Tarımsal destekleme ödemeleri hesaplara aktarılıyor

Bir Seyda’mızdan dinlemiştim. Şöyle diyordu: “Bedir savaşında Ebu Cehil öldürüleceği, kafası kesileceği zaman kafasına basmış Abdullah b. Mesud’a şöyle demiştir: ‘Bak evlat! Sen yüksek bir yere çıkmışsın. Git Muhammed’e söyle, ona iman etmedim ya! Bu ona dert olsun.”

Bu mevzu Rasulullah’a (aleyhis Selam) iletildiğinde şöyle buyurmuştur: “Benim Firavun’um Musa’nın Firavun’undan daha şedid çıktı. Onun Firavun’u ölümü gördüğünde iman etmişti. Benim Firavun’um ölüm anında bile küfründe inat etti.”

Bizim Firavun’umuz Musa aleyhisselamın Firavun’undan da Rasulullah’ın Firavun’undan da daha şedid çıktı. Musa’nın Firavun’u erkek çocukları bir sene öldürüp bir sene sağ bırakırken, bizim Firavun’umuz hiçbir sınır tanımadan, kız-erkek ayırımı yapmadan çocukları öldürüyor. Olayları tribünden izleyen Firavun’un içimizdeki taraftarları lanetli kavme rahmet okutuyorlar.

Allah yardımcımız olsun.