Geçtiğimiz aralık ayında HTŞ liderliğindeki direniş grupları Suriye'de 61 yıllık kanlı Baas rejimini yıkmayı başardı.

Devrim sonrası ülkenin yeni Cumhurbaşkanı, aynı zamanda devrimin de lideri olan Ahmet Şara oldu.

Suriye'nin sosyolojik yapısının, yeni hükumetin paçasını sıvayarak yürümesini gerektirecek kadar hassas olduğu aşikâr. Bunun en iyi farkında olan da belli ki yeni Suriye yönetimi. Yeni yönetimin, bu amaçla ülkedeki farklı etnik ve inanç unsurlarıyla bir araya gelip anlaşma zemini aradığı görülüyor.

Çünkü Suriye'deki farklı grupların yeni devlete entegre olması önemli. Bu bağlamda yeni yönetim başta PKK'nın Suriye uzantısı olan PYD/YPG olmak üzere ülkedeki birçok unsurla görüşmeler yaptı.

Bu görüşmelerin en önemlisi de PYD/YPG ile olanıydı. Görüşmelerin ardından nihayet 10 Martta Cumhurbaşkanı Şara ile PYD/YPG yöneticisi Abdi bir araya gelip anlaşma sağladılar.

Anlaşmaya göre PYD/YPG'nin silahlı güçleri de dahil olmak üzere kontrol ettiği tüm bölgeler devlete bağlanacak. Bunun karşılığında da onların her türlü hakları güvence altına alınacak.

Bu anlaşma Suriye'de birkaç gün devam eden olumsuz havayı bir anda umuda dönüştürdü. Çünkü Suriye halkı daha fazla kan ve gözyaşı görmek istemiyor. Tüm meselelerini diyalogla çözmek istiyor.

3 gün sonra ise Ahmet Şara Suriye Arap Cumhuriyeti Anayasal Beyannamesi adıyla Geçici Anayasa Bildirgesi'ni imzaladı. Metin toplamda 5 bölüm 53 maddeden oluşuyor.

Şara tarafından imzalanan Yeni Geçici Anayasa Metni hukukçular ve siyasiler tarafından gayet makul olarak karşılandı. Çünkü tüm Suriye halklarına eşit ve adil bir yönetimi ön görüyor. Ve Suriye'nin sosyolojik gerçekliğiyle de uyuşuyor.

Fakat metin açıklandıktan sonra bazı itirazlar yükseldi. Özellikle de 2. Madde itirazların odağı oldu.

Ne diyor 2. Madde?

'Cumhurbaşkanının dini İslam'dır ve İslam hukuku (fıkıh), yasaların temel kaynağıdır. İnanç özgürlüğü güvence altındadır. Devlet, tüm semavi dinlere saygı gösterir ve ibadet özgürlüğünü güvence altına alır. Ancak bu özgürlük, kamu düzenini ihlal etmemelidir.'

Bu madde Suriye gerçekliğini tam olarak yansıtıyor. Çünkü halkın kahir ekseriyeti İslam dinine mensup ve devrim de Müslümanların mücadelesi sonucunda gerçekleşti. Bununla birlikte gayri müslimlerin de tüm vatandaşlık hakları devlet güvencesi altına alınıyor.

Fakat seküler bir oluşum olan PYD/YPG'den itiraz gecikmedi. PYD/YPG yaptığı açıklamada yeni metnin Suriye gerçekliğini yansıtmadığını iddia etti. Laik demokrat bir yönetim istediklerini açıkladılar ve bu metne tabi olmayacaklarını deklare ettiler.

PYD/YPG neden İslam Hukuku'na uymayacağız dedi? Bilindiği üzere PKK lideri Abdullah Öcalan başta olmak üzere bazı PKK yöneticileri açıklamalarında Türkiye'de laikliğin garantisi olduklarını ifade etmişlerdi. PYD/YPG de Suriye'de mi laikliğin garantisi görevini icra ediyor? Bu durumda PKK ile PYD/YPG aynı oluşum olduklarını ortaya koymuş olmuyor mu?

PYD/YPG'nin bu tavrı İslam hukukundan rahatsız olan PYD/YPG kimin adına varlık gösteriyor sorusunu akıllara getirmedi değil. Ezici çoğunluğu Müslüman olan bir ülkede neden İslam hukukuna karşı çıkıyor PYD/YPG?

Laik hukuk adı altında Fransa, İsveç, İsviçre, Almanya, Fransa ve bilimum Avrupa ülkelerinin hukuklarının karışımı bir sistemi ne için ve kim adına istiyor PYD/YPG?

Biz de soruyoruz:

Müslüman Suriye halkı laiklik için mi devrim yaptı?

Aralık devriminin Müslüman Devrimi olduğu aşikârken ve Suriye'deki Kürtlerin de kahir ekseriyeti Müslüman iken PYD/YPG niçin İslam hukukuna karşı çıkıyor, anlam vermek mümkün değil.

Yine kimlik sorunu ve vatandaşlık hakkı Suriye'deki Kürtlerin en büyük sorunu iken, Yeni Yönetim de gerek kimlik ve vatandaşlık hakkını gerekse de diğer tüm meşru haklarını Kürtlere teslim etmişken PYD/YPG niçin buna karşı çıkıyor?

PYD/YPG neden Kürtlere kimlik dahi vermeyen ve hiçbir vatandaşlık hakkını içermeyen önceki Baas Rejiminin anayasasını, bu metne tercih ediyor? Bu, ya akıl tutulmasıdır ya da Kürtlere ihanettir!

PYD/YPG'nin derdi Kürtlerin hakları ise hakları verildi, neyi kabul etmiyorlar?

Umarız PYD/YPG bu yanlışının farkına varır ve Kürtlerin de diğer unsurların da ortak paydası olan İslam dinine karşı olan bu tutumundan vazgeçer.

Bir dahaki yazımızda görüşmek üzere…