Çocuklara okul ortamında güvenli yetişkinlerin kimler olduğundan bahsetmek ve herhangi bir sorun yaşadıklarında bu kişilerle iletişim kurabileceklerini anlatmanın önemli olduğunu söyleyen Çocuk-Ergen Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, okula yeni başlayan çocukların kendilerini rahat hissetmeleri ve kişisel sınırlarını koruyarak güvende kalabilmeleri için dikkat edilmesi gerekenler hakkında bilgi verdi.
Okul ortamındaki güvenli yetişkinlerin kimler olduğu çocuğa anlatılmalı
Okula yeni başlayan veya yeni bir ortama giren çocukların güvenliği ve mahremiyeti için, çocukların öncelikle yabancı ve tanımadığı kişilerle isim, adres, telefon numarası ya da aile bilgileri gibi kişisel bilgilerini paylaşmamaları gerektiğinin anlatılmasının önemine vurgu yapan Ergür, “Okul ortamında öğretmen, okul idarecileri gibi güvenli yetişkinlerin kimler olduğundan bahsetmek ve herhangi bir sorun yaşadıklarında bu kişilerle iletişim kurabileceklerini belirtmek önemlidir. Bunların yanı sıra tehlikede olduklarını düşündüklerinde neler yapabileceklerini de konuşmak gerekir.” dedi.
Çocuğun okula ve öğretmenlerine güvenebilmesi ve okulda rahat hissedebilmesi için kendisini kimin bırakacağı, kimin nereden alacağı gibi bilgileri ve bilmesi gereken kuralları ailenin anlatmasının önemli olduğunu dile getiren Ergür, belirsizlik ne kadar az olursa çocuğun kendisini o denli güvende hissedeceğini ve okula daha kolay uyum sağlayacağını söyledi.
Aileler dikkatli bir gözlemci olup çocuğun davranışlarında meydana gelen ani değişimleri fark etmeli
Anne babaların çocuğun okul ortamında hem fiziksel hem de duygusal olarak güvende olup olmadığını takip etmelerinin önemli olduğuna değinen Ergür, “Ancak bunu yaparken çocukları kaygılandırmaktan uzak durmaya dikkat etmeliler.” uyarısında bulundu.
Ailelerin çocuğun bulunacağı fiziksel ortamın güvenliği ve temizliğinden emin olabilmek için okulu ve sınıfları ziyaret edebileceklerini dile getiren Ergür, şöyle devam etti:
“Ailelerin öğretmen ve okul yönetimiyle iletişimde olmaları, çocuğun okulda yaşadıkları, kendisiyle nasıl ilgilenildiği, sorunların nasıl ele alındığı gibi detaylar hakkında bilgi sahibi olabilmelerini sağlayacaktır. Aynı zamanda ailenin çocukla düzenli iletişimde olması, çocukla gün içinde yaşadıkları ve arkadaşlık ilişkileri hakkında sohbet etmesi, çocuğun sosyal ve duygusal durumunu takip edebilmek için oldukça önemlidir. Bunların yanı sıra çocuğun davranışlarında meydana gelen ani değişimlerde aileler dikkatli bir gözlemci olup, okul yönetimiyle durumu paylaşarak sorunların büyümesinin hızlıca önüne geçebilirler.”
“Çocuğun sınırlarını korumasında en önemli beceri ‘hayır’ demeyi öğrenebilmesidir”
“Çocuklara, kişilerin yaklaşımlarını nasıl değerlendirmeleri gerektiğini ve kendilerini korumaları gereken durumları anlamalarını öğretmek, onların güvenliği açısından büyük önem taşır.” diyen Ergür, bunu yaparken çocuğun yaşına uygun ve anlaşılır bir dil kullanarak, korkutmadan farkındalık kazandırmak gerektiğine dikkat çekti.
Öncelikle çocuklara bedenlerinin kendilerine ait olduğunu ve onlar istemeden kimsenin dokunamayacağını basit bir dille anlatmak gerektiğine vurgu yapan Ergür, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bedenindeki mahrem bölgelerin nereler olduğunu açıkça konuşularak çocuğun sınırlarını anlamasına yardımcı olunmalıdır. Çocukların, kendi sınırlarını nasıl koruyacakları ve başkalarının sınırlarına nasıl saygı gösterecekleri hakkında bilinçlendirilmesi önemlidir. Sevgi dolu dokunuş ile rahatsız edici temasın farkı basit bir dille açıklanmalıdır ki çocuklar kötü dokunuşun farkına varabilsinler. Çocuğun sınırlarını korumasında en önemli beceri ‘hayır’ demeyi öğrenebilmesidir. Çocuk kendisini rahatsız hissettiğinde, herhangi istemediği bir durumla karşılaştığında ‘hayır’ deme hakkı olduğunu bilirse kendisini kolaylıkla koruyabilir.”
Kendisinden izin istenen çocuk beden sınırlarını kolaylıkla öğrenebilir…
İlkokula başlamış bir çocuğa mahremiyet kavramını öğretirken yaşına uygun, basit ve somut bir dil kullanılması gerektiğini aktaran Ergür, “Bunu yaparken somut örnekler ve günlük yaşamdan pratik uygulamalar kullanılabilir. Örneğin odasına girerken izin alınan çocuk, odasının kendi kişisel alanı olduğunu, kendisine sarılmadan ya da öpmeden önce izni istenen çocuk beden sınırlarını kolaylıkla öğrenebilir. Kendisine ait bir eşyayı kullanmadan önce izin isteyerek çocuğun izin alma ve izin vermeyi öğrenmesi sağlanabilir. Günlük durumlarda yapılan vurgular çocukların çok daha kolay ve hızlı farkındalık kazanmasını sağlar. Bu sebeple günlük yaşam içinde tuvalete girerken ya da giyinirken bu alanların özel olduğu ve yalnız olunması gerekliliği ve de vücudun özel bölgelerini belirterek mahremiyetin vurgulanması kalıcı bir öğrenme sağlayacaktır.” şeklinde konuştu.
Sabah erken saatte servise binen çocuklara güvenli bir bekleme noktası öğretilmeli
Sabah erken saatlerde servislere binen çocukların güvenli bir şekilde okullarına ulaşabilmeleri için de önerilerde bulunan Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, “Öncelikle çocuklara servisi beklerken güvenli bir bekleme noktası öğretilmelidir ki çocuk yolun kenarında durmak gibi tehlikeli bir duruma düşmesin. Yolda oyun oynamamak, tanımadığı kişilerle konuşmamak, servise binerken servisin tam durması ve kapının açıldığından emin olmayı beklemek, servis hostesinin belirttiği servis kurallarına uymak gibi belirli konularda çocuğu bilgilendirmek önemlidir.” dedi.
Okulların seçtiği servis firmalarının güvenilir olduğuna inanmak istiyor olsak da gerekli izin belgeleri ve şoför bilgilerini edinmenin aileler için rahatlatıcı olacağını da söyleyen Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, “Servis şoförü ve hostesiyle iletişimde olarak ya da servise binerken çocuğa eşlik ederek çocuğun servise güvenli bir şekilde bindiğinden emin olunmalıdır ki çocuğun güvenli ve stressiz bir şekilde okula gitmesi sağlansın.” diyerek sözlerini tamamladı.