Mardin, Dicle ve Fırat Nehri'nin suladığı bereketli topraklarda ilk çağ döneminden beri farklı kültürlerin, inançların uğrak yeri ve insanlar için önemli bir yerleşim merkezi oldu.

İpek Yolu güzergahındaki şehir, mimari, etnografik, arkeolojik, tarihi ve görsel değerleri ile dikkati çekerken, tarihi değere sahip cami, türbe, kilise, manastır ve benzeri dini yapılara da ev sahipliği yapıyor.

Tarihi Mardin evleri

Özgün bir mimari geleneğin bugüne kadar devam etmesiyle öne çıkan ilginç yerleşim mekanlarının gözlendiği kent, volkanik bir bölgede bulunuyor. Bu açıdan tarihi Mardin taş evleri, Mardin Kalesi'nin eteklerinden ovaya doğru birbiri üzerine yükselen teraslar halinde, tepenin güney yamacında yer alıyor.

Mardin'deki bu evlerin hiçbirinin gölgesi birbirinin üzerine düşmüyor. Güneş ışınlarının aksine düzenlenen daracık sokaklar, iklim şartlarına göre yazın kavuruculuğunda gölgede kalıp insanları sıcaktan koruyor. Bu evlerde kullanılan taşlar, sıcak ve soğukta daha da sertleşiyor. Taşların özelliklerinden dolayı evler, yazları serin kışları sıcak oluyor.

Kentle özdeşleşen bu kagir evler, gerek plansal özellikleri gerekse malzeme ve bezemeleriyle, Anadolu konut mimarisinde ayrıcalıklı bir konuma sahip.

Mardin'in önemli tarihi yapıları

Mor Behnam ile kız kardeşi Saro adına yapılan, 6. yüzyıla ait Mor Behnam Kilisesi "Kırklar Kilisesi" olarak biliniyor. Mardin 1293'te Süryani Kadim Patriklik Merkezi olduktan sonra halkın ruhani ve idari işleri bu kiliseden idare edildi. Kilisede 1928'e kadar eğitim ve öğretimin devam ettiği belirtiliyor.

Midyat'taki Süryani Ortodoks Kilisesi'nin en eski manastırlarından Mor Gabriel Manastırı da hala aktif olarak kullanılıyor.

Mardin Ovası'na hakim bir noktada bulunan Deyrulzafaran Manastırı, 5. yüzyıldan başlayarak farklı zamanlarda yapılan eklentilerle 18. yüzyılda bugünkü haline kavuştu. Manastır, milattan önce Güneş Tapınağı, daha sonra da Romalılar tarafından kale olarak kullanılan bir kompleks üzerine inşa edildi. Romalılar bölgeden çekilince Aziz Şleymun bazı azizlerin kemiklerini buraya getirterek kaleyi manastıra çevirdi. Manastır bugün de Süryani Kilisesi'nin önemli dini merkezlerinden biri olarak hizmet veriyor.

Mardin Metropoliti'nin ikametgahı da olan manastır, dünyanın dört bir yanına dağılmış Süryaniler tarafından dua almak ve bereket için ziyaret ediliyor.

Mardin merkezindeki Kasımiye Medresesi 15. yüzyılda inşa edildi. Mimari açıdan önemli bir yapı olan medrese, şehrin simgelerinden biri olarak öne çıkıyor.

Adıyaman'daki trafik kazasında 2 kişi yaralandı Adıyaman'daki trafik kazasında 2 kişi yaralandı

Artuklu dönemine ait Latifiye Camisi, Mardin'in tarihi dokusunu yansıtan önemli camilerinden.

Yine Artuklu dönemi mimari örneklerinden, dilimli kubbesi ve minaresiyle Mardin'in sembolü olan Mardin Ulu Cami kayıtlara göre iki minareli inşa edildi. Caminin bugün mevcut olan tek minaresinin kare kaidesindeki yazıt, yapım tarihini 1176 olarak veriyor. Çevredeki birçok yapı tarafından taklit edilmiş bir model olan cami, halen ibadete açık.

Mardin'in merkezindeki Keldani Katolik cemaatine ait Keldani Kilisesi, Meryem Ana Kilisesi, Süryani Ortodoks cemaatine ait Mor Mihail Kilisesi, Mor Şimuni Kilisesi, Bab Es Sur (Melik Mahmud) Cami, Kasım Tuğmaner Cami, Şeyh Çabuk Cami, Emineddin Külliyesi, Hatuniye Medresesi, Zinciriye Medresesi, Kızıltepe Ulu Cami, Kızıltepe Dunaysır/Koç Hisar Ulucami, Midyat Cevdet Paşa Cami, Midyat Ulu Cami, Midyat Hacı Abdurahman Cami, Nusaybin Zeynel Abidin Cami ve Türbesi de şehrin önemli yapıları arasında yer alıyor.

Şehre 30 kilometre uzakta bulunan Dara Antik Kenti ise eski Mezopotamya'nın en önemli yerleşim yeri kabul ediliyor. Geçmişte görkemli ve zengin tarihi hikayelere ev sahipliği yaptığı bilinen bu antik kent, farklı kültür ve dinlere ait pek çok simgenin bir arada görülebilmesine imkan tanıyor.

Filmlere, dizilere, şarkılara, türkülere konu olan Mardin, gezginler için her mevsim, çok çeşitliliği yansıtan kültürü ve mutfağıyla önemli bir destinasyon olarak öne çıkıyor.

Kaynak: AA