İlçeye bağlı Dereyanı (Şurê) Mahallesi'nde ekim ayının ilk haftasında başlayan Mezrone üzümünün hasadıyla elde edilen üzümlerden ilçenin başlıca geçim kaynakları arasında yer alan pekmez yapımına başlandı.
Üzümlerin sıkılmasıyla birlikte elde edilen üzüm suyu, evlerde kurulan büyük kazanlarda saatlerce odun ateşinde kaynatılarak pekmez haline getiriliyor.
Birçok kaynama aşamasına giren pekmez, mayasını killi toraktan alıyor.
Kış aylarının vitamin kaynağı olarak bilinen ürünlerin hazırlanması için yoğun çaba sarf eden mahalleli, hasadını yaptıkları Mezrone (şire) üzümünden pekmez, pestil, kesme, kuru üzüm, bademli ve cevizli sucuk da üretiyor.
"Pestil ile pekmezi ayıran en önemli detay killi toprak mayasıdır"
Pekmezin yapım aşamaları hakkında bilgi veren Şükrü Adıbelli, "Çok şükür mahallemizde birden fazla tarım ürünleri olduğundan geçim kaynaklarımız zengin. Domates, üzüm, patates, kiraz gibi daha nice zengin ürünlere sahibiz. Malum olduğu üzere pekmez yapımı dönemindeyiz. Pekmezi, şire yani Mezrone üzümünden elde ediyoruz. Aynı şekilde pestili de Mezrone üzümden yapıyoruz. Bağlardan üzümleri toplayıp pekmez için hazırlıyoruz. Toplanan üzümlerin suyunu elde etmek için sıkma aşamasından geçiriyoruz. Ortaya çıkan suyu kazanlara yerleştirip kaynama sürecine bırakıyoruz. Kaynama esnasında da pestil ile pekmezi ayıran en önemli detay olan killi toprak mayasını da katıp daha fazla kaynamaya bırakıyoruz. 4-5 saat kaynadıktan sonra tekrar 2-3 saat pekmezin dinlenmesini sağlıyoruz. Pekmez olduktan sonra kendimize yetecek kadar ayırdıktan sonra kalanı satıyoruz. Kilosunu 300’den satışını yapıyoruz. Pekmezin içinde hiçbir katkı madde ve şeker asla katmıyoruz." şeklinde aktardı.
Adıbelli, "Pekmez yapımını dedelerimizden öğrendiğimizden beri sürdürmeye çalışıyoruz. Pekmez, diğer üzüm çeşidi olan Zeyti'den de yapılır ancak en iyisi Mezrone üzümünden yapılır. İlçede dört çeşit üzüm yetişmektedir. Bu tür işlerle uğraşmayı çok seviyorum. Bir işle meşgul olmayı, boş kalmamayı Peygamber Efendimiz Aleyhisselam’dan öğrendik." dedi.
Büyüklerinden öğrendiği helal kazançla şu ana kadar taviz vermediğini belirten Adıbelli, gençlere tavsiyelerde bulundu.
Adıbelli, "Çok şükür büyüklerimizden öğrendiklerimizle her zaman helalinden kazanmaya, çabalamaya gayret ettik. Bu zamandaki genç nesil eskileri çok aratıyor. En büyük saygı ve sevgi evdedir. Bu ahlak yapısı kişide olmadığı zaman senelerce okula gitse bile işe yaramaz. Gençler, okulun yanında tarım işiyle de uğraşmalıdırlar. Nice seneler okuyup da atanamayan öğrenciler, öğretmenler var. Bir öğretmenin aldığı ücret ile bir çiftçinin tarımda aldığı ücret aynı. Hatta ticarete atılanlar daha çok alıyor. Bununla birlikte bir insanı insan yapan saygıdır. Gençler saygı noktasında hürmet gösterdiği vakit karşılarındaki de onlara saygı gösterir. Dolayısıyla saygıyı elden bırakmamak lazım." şeklinde konuştu.