Seçilmiş, iyiliğin toplumsal barışa ve huzura katkı sağladığını belirterek, "İyilik, yalnızca bireysel bir erdem değil, toplumları birleştiren en güçlü bağdır" dedi.
Seçilmiş, insanın yaratılışında bulunan iyilik duygusunun, doğru bir şekilde yönlendirilmesi gerektiğini ifade etti.
İyiliğin tanımını yapan Seçilmiş, “İyilik, kötülüğün zıddı olarak bilinmektedir. Ancak iyilik daha çok huzurlu bir dünyayı yaşamak ve yaşatmak adına bütün insanların seferber olması gereken bir hareket, her insanın yüreğinde içinde bulundurması gereken bir duygudur. Yüce Rabbimiz insanı da özünde iyi olarak yaratmıştır. İnsan, fıtratında iyilik hâkim olan bir varlıktır. Yüce Allah’ın insanın içine yerleştirdiği iyilik duygusunu her daim içinde tutarak ve bunu eyleme, davranışa dönüştürerek, daha huzurlu hayat sürmektir.” şeklinde belirtti.
İyiliğin yaygınlaştırılması, başkalarına ulaştırılması noktasına değinen Seçilmiş, “Öncelikle insanın iyilik duygusunu kendi içine koruyup daha da geliştirilmesiyle, kendinde bulunan hasat, bencillik gibi duygulardan kendini arındırarak daha güzel duygularla iyilik yaygınlaşır. Peygamber Efendimiz Aleyhisselam’ın Hadis-i Şerif’inde ‘bir hayra vesile olan o hayrı yapmış gibidir’ buyurmaktadır. Bu da iyiliği sadece kendimiz için yapılması değil, vesile olmak bile rabbimizin katında bir mükâfattır. Kur’an-ı Kerim'de Allah’u Teâlâ iyilikten çokça bahsetmektedir. Takva üzerine yardımlaşma, iyilikte yarışma gibi yüce Rabbimiz bizlere tavsiyede bulunmuştur. Bununla beraber kötülüğün üstü örtülmesini iyiliğin ise yayılması yine Rabbimizin tavsiyelerinden, Peygamber Efendimiz Aleyhisselam’ın kendi hayatından uygulamalarındandır.” ifadelerini kaydetti.
Aile içinde iyiliğin yaygınlığı istenilen seviyede olduğu vakit toplumda da yaygın olacağına vurgu yapan Seçilmiş, “İyiliğin yaygınlaşması noktasında öncelikle kişide Allah korkusu olacak. Vicdan ve merhamet duygusu asla eksik olmayacak. Aile içerisinde bir babanın evladını düşünmesi, bir annenin evladını düşünüp kollaması gibi iyilik de bu duygu ve yaklaşımla yangınlaştırılmalıdır. Bu hassasiyete aile içinde dikkat edildiğinde iyilik, toplumda kendiliğinden yaygınlaşır.” dedi.
Seçilmiş, ifadelerini şöyle sürdürdü:
“Yüce Allah iyilik noktasında her kişiyi yapabileceği şeyler noktasında sorumlu tutar. Bu noktadan kim elinden ne geliyorsa bunu yapmakla mükelleftir. Bir kişinin elinden sadece dua etmek geliyorsa, dua etmesi gerekir veya işgal rejimi israile karşı elden sadece ürünlerini boykot etmek geliyorsa, boykot edilmelidir. Hazreti Peygamberin Aleyhisselam’ın Hadis-i Şerif’inde ‘içinizden bir kötülük görürse onu eliyle değiştirsin. Buna gücü yetmiyorsa diliyle, buna da gücü yetmiyorsa kalbiyle onu buğz etsin. Bu da imanın en zayıf noktasıdır’ buyurmaktadır. Bu hadisle yola çıkarak, kişi yetirebileceği bir işle sorumlu olduğunun bilincinde hareket etmelidir. Peygamber Efendimiz Aleyhisselam iyilik yapma hususunda Hadis-i Şerif’te ‘yarım hurma olsa dahi kendinizi ateşten koruyun’ tavsiyelerinde bulunmaktadır. Sonuçta bizim yaptığımız bir iyiliğin Rabbimiz katındaki değerini biz bilemeyiz. Bize çok sıradan bir iyilik gibi görünse de onun değerini Rabbimiz takdir edecektir. Bu durum kötülük için de aynı olup yapılan bir kötülük kişiye önemsiz gibi görünse de Allah katında büyük bir şeye vebal olabiliyor. Bunun bilinci olmadığından kişi küçük işlenen kötülükler gittikçe alışkanlık haline gelir. Aynı durum iyilik için de geçerlidir.”