İTTİHADUL ULEMA Fetva Kurulu, "Zekât, fıtır sadakası ve kefaretlerin kıymeti verilebilir mi?" sorusuna yanıt verdi.
Kurul, Şafii, Maliki ve Hanbeli mezheplerine göre sayılanların kıymetini vermenin caiz olmadığını, ancak Hanefi Mezhebi ile asri bazı alimlerin hadislerde geçen yiyecekler üzerinden verme zorunluluğunun bulunmadığını aktararak, onların kıymetinin verilmesinin daha isabetli olacağını belirtti.
Kurulun yayımladığı fetvada şu detaylar yer aldı:
"Şafiî, Malikî ve Hanbelî mezhebine göre; zekât, fıtır sadakası, fidye ve kefâretlerin kıymetini vermek caiz değildir. Bunların yerine para veya başka bir mal verilmez.
Bu görüşü savunan fakihler, Efendimizin (Aleyhisselatu Vesselam'a) fıtır sadakası ve kefaretlerle ilgili uygulamalarını delil olarak getirirler.
Abdullah İbn Ömer'den (Radıyallahu anh) şöyle nakledilmiştir: 'Hazreti Peygamber fıtır sadakasını bir sâ' (dört avuç) hurma ve bir sâ' arpa olmak üzere köle, erkek, kadın, küçük ve büyüklere farz kılmış ve insanlar (bayram) namazına çıkmadan önce verilmesini emretmiştir" (Buhârî, Zekât 70, No: 1503).
Hanefî Mezhebi ile asrî bazı âlimlerin tercih ettiği görüşe göre; zekât, fıtır sadakası ve kefâretleri, hadislerde geçen yiyecekler üzerinden verme zorunluluğu yoktur. Bunların kıymetinde olacak miktarda para vermek caizdir (Mevsilî, el-İhtiyâr, I, 246; Zuhaylî, Fetâvâ Muâsıra s.41).
İçerisinde bulunduğumuz bu asırda fakir ve mağdurların nakit paraya olan ihtiyacı toprak mahsullerinden çok daha fazladır. Bu bakımdan ikinci görüşle amel etmek daha isabetli ve ihtiyaç sahipleri için daha faydalıdır."