1147 yılında Artuklu Beyliği döneminde inşa edilen Malabadi Köprüsü, Timurtaş bin İlgazi'nin oğlu Necmeddin Alpi tarafından başlatılmıştır. Köprü, bölgedeki ticaret yollarının güvenliğini sağlamak amacıyla inşa edilmiş ve zamanla bölgenin simgesi haline gelmiştir.

12. yüzyıldan günümüze uzanan Malabadi Köprüsü, 150 metre uzunluğunda ve 7 metre genişliğindedir. En dikkat çekici özelliği, 40,86 metrelik sivri ana kemeridir; bu, günümüze ulaşan taş köprüler arasında en geniş kemer açıklığına sahip olmasıyla öne çıkar. Köprünün yüksekliği, su seviyesinden kilit taşına kadar 19 metredir.​

Köprünün her iki yanında, kervan ve yolcuların konaklayabileceği odalar bulunmaktadır. Bu odalar, yolcuların güvenliği ve konforu düşünülerek tasarlanmıştır.

Malabadi Köprüsü, üzerindeki insan, güneş ve aslan figürlü kabartmalarıyla da benzersiz bir eser olarak kabul edilir. Bu figürler, köprünün sadece bir mühendislik harikası olmanın ötesinde, sanatsal bir değer taşıdığını gösterir.​

Köprüyle ilgili en bilinen efsanelerden biri, Bad adlı bir gencin, nehrin karşı kıyısında yaşayan sevgilisine duyduğu derin aşkı anlatır. Nehrin üzerinde köprü olmadığı için Bad, sevdiği kıza ulaşamaz ve sadece nehir kıyısından birbirlerine seslenirler. Bir gün, kız Bad'ın yanına gitmeye çalışırken suya kapılır ve boğulur. Bu trajedi üzerine Bad, Silvan Beyi'ne giderek bir köprü inşa edilmesini talep eder. Bey, köprünün yarısını inşa ettirir ve geri kalanını Bad'ın tamamlamasını ister. Bad, köprüyü tamamlar ve köprüye "Malabadi" adı verilir.​

Malabadi Köprüsü, 2016 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne alınmıştır . Köprü, günümüzde de ziyaretçilerini ağırlamaya devam etmekte ve bölgenin tarihî ve kültürel mirasını yansıtmaktadır.​

Malabadi Köprüsü, sadece bir taş yapı değil, aynı zamanda Anadolu'nun tarihî ve kültürel zenginliğinin bir simgesidir. Ziyaretçiler, bu eşsiz yapıyı görerek geçmişe bir yolculuk yapma fırsatı bulabilirler.

Muhabir: Musa Azak