Euro

37,1101

Dolar

34,2449

Altın

3.013,33

  • Ekleme: 23.08.2024 11:20 Güncelleme: 23.08.2024 11:20

DİYARBAKIR KUDÜS DAVASININ YANINDA

Geçmişten günümüze, günümüzden de ta kıyamete kadar Kudüs hep yüreklerimizde cennetimiz olarak yerini alacak. Cennetimizi cehenneme dönüştürenlerden hesap sorma vakti çoktan gelip geçmiştir sanırım!

Yıllar yılları buldu, Aksa Tufanı Operasyonuyla birlikte 7 Ekim 2023'ten bu yana birçok şey değişti. Bu değişim ve dönüşümün yaşandığı atmosferde Diyarbakır'ın meydanları hiçbir zaman boş kalmadı. Yüreklerimiz Aksa ile attı, Gazze'nin yanında durduk. Gazze, Kudüs, Mescidi Aksa tüm dünyanın ortak sorun oldu. Bu ortak soruna çözüm getirilmesi için dünya halkları meydanlara akın ederken Selahaddin-i Eyyubi'nin torunları da meydanları hiçbir zaman boş bırakmadı.

Seküler zihniyete sahip sözüm ona insan haklarında dem vuranların kılı bile kıpırdamadı. Tarihi süreç bunların kimler olduğunu, neden ve niçin siyonist işgal rejiminin safında yer aldıklarını göstermektedir. 

Gazze, Kudüs ve Mescidi Aksa tam 75 yıldır boynu bükük ve mahzun. İşgal öncesi ve sonrasında neler yaşanmadı ki. Gelin hep birlikte tarihi bir gezinti yapalım.

Osmanlı ekonomisinin çöktüğü bir dönemde, siyonist terör örgütleri soluğu pay-i tahta alırlar. Filistin'de sözde siyonist bir devlet kurmak için Abdülhamid Han'dan talepte bulunurlar. Bunun karşılığında Osmanlı'nın borçları olan Düyun-u Umumiye bir çırpıda silinecekti. Abdülhamid Han, “Ben bir karış dahi olsa toprak satmam; zira bu vatan bana değil Osmanlı milletine aittir. Milletim bu toprakları kanlarını dökerek kazanmışlardır. Ne ile aldıysak onunla geri veririz." Demiş, taviz vermemişti. Birçok saik ve darbelerle Abdülhamit Han tahtan indirildi.

Akabinde modern çağın vahşi yüzü birinci dünya savaşıyla kendini gösterdi. Birinci dünya savaşında Filistin İngiltere'nin işgaline maruz kaldı. 2 Kasım 1917’de yayımlanan Balfour Deklarasyonu ile İngiltere Yahudilere Filistin’de bir siyonist devlet vaad ediyor; İngiliz desteği ile Filistin toprakları Siyonist işgale açılıyordu. İngilizlerin siyonist terör örgütüne vermiş olduğu söz yerine getirilmişti.

İngiliz Dışişleri Bakanı Arthur Balfour, 2 Kasım 1917’de Siyonist terör örgütünün sözde lideri Lord Rothschild’e bir mektup göndermişti. “Balfour Deklarasyonu” olarak adlandırılacak, bu mektupta İngiltere’nin Filistin’de bir Yahudi siyonist devletinin kurulması için tüm imkânlarını kullanacağını bildiriyordu.

Balfour Deklarasyonu tam olarak şunları vaad ediyordu:

1-Filistin’de Yahudiler için bir ulusal vatanın temini konusunda İngiliz desteği,

2-Bu amacın gerçekleşmesi için İngilizlerle işbirliği,

3-Filistin’de Yahudilerin sahip olduğu haklara ve statüye zarar verecek herhangi bir şeyin yapılmaması.

Balfour Deklarasyonu, Siyonist terör örgütünün, İngiliz desteğini sağlamak için gerçekleştirdiği planlı bir girişimin sonucuydu. Deklarasyon aynı zamanda ABD tarafından da kabul edilmişti. ABD’nin Kongre ve Temsilciler Meclisi’nin 21 Eylül 1922 tarihli oturumunun karar bildirgesinde “ABD, Filistin’de Yahudilere milli yurt kurulmasına taraftardır.” ifadeleri yer almıştı.

Birinci Dünya Savaşı sırasında İslam coğrafyalarında İngiltere ve Fransa arasındaki Sykes-Picot paylaşımı ve bir sene sonra 1917 Balfour Deklarasyonu, siyonist terör örgütüne bu toprakları resmen açarken, aynı zamanda İngiliz mandası ile birlikte bölge yavaş yavaş anarşinin kucağına bırakılıyordu.

Filistin cephesi bir haftalık kısa bir sürede hiçbir direniş gösterilmeden 31 Ekim-7 Kasım 1918'de İngilizlere teslim edildi. Söz konusu gelişme jön Türkler tarafından adeta altın tepside Kudüs ve Filistin'in her bir karış toprağı siyonist terör çetelerine ikram edildi.

Şehid İzzettin El Kassam, düşman işgalinin ardından Kudüs'ü ve Filistin'i savunmaya devam etti. İngilizler ve terör örgütü siyonist yapılar, işgalin tehlikeye girmiş olduğunun farkındaydılar. Şehid İzzettin El Kassam'ın şehadetinden sonra da Kudüs davasının meşalesi hep yandı.

Şeyh Ahmet Yasin önderliğinde yeniden intifada hareketi başlatıldı. Filistin halkının ve tüm dünya halklarının gönlünde HAMAS taht kurmuştu. Hareketin liderleri seçime gidilmesini talep etti.

Filistin'de 22 Mayıs 2021 yılında parlamento ve devlet başkanlığı seçimleri yapılacaktı. Filistin halkı 15 yıl sonra sandık başına gidecekti. Mahmud Abbas, "Siyonistlerin Kudüs’te seçime izin vermemesi" gerekçesiyle seçimleri erteleme adı altında iptal etti. Abbas'ın ve Siyonist işgal rejiminin o dönemde bu tavrı, halkın ve uluslararası kamuoyunun yoğun ilgi gördüğü HAMAS'ın devlet başkanlığına gelmesini engellemekti.

Yaşanan bu tarihi süreçler, 7 Ekim Aksa Tufanı ile birlikte yeniden hatırlandı... Kudüs davasına kim ihanet etti derseniz. Cevabı okuduklarınızın içinde kendini gösteriyor sanırım!

Gel gelelim biz Diyarbakır'ımıza! Selahaddin-i Eyyubi'nin torunlarına!

Selahaddin-i Eyyubi'nin torunları hep Gazze'nin ve Kudüs'ün yanında yer aldı. Hiçbir zaman Siyonistlere taviz vermedi, vermeyecektir de!

Bu cuma günü Diyarbakırlılar yine Gazze, Kudüs ve Mescidi Aksa için tarihi Ulu Camide kitlesel basın açıklaması için bir araya geldi.

Diyarbakırlılar, Gazze'deki soykırımı lanetleyerek direnişin yanında yer aldı.

Selahaddin-i Eyyubi'nin torunları Mescid-i Aksa'nın 21 Ağustos 1969'da siyonist işgalin çapulcuları tarafından kundaklanarak yakılması yıl dönümünün hüznünü yaşadı.

Diyarbakırlılar Ulu Cami'de Mescid-i Aksa'ya özgürlük selamı gönderdi.

Diyarbakırlıların yüreği yine Gazze ile yine Kudüs ile ve yine Mescidi Aksa ile attı. 

Yazarın Diğer Yazıları
Günün Yazıları

Çerez Politikası

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "çerez politikasını" inceleyebilirsiniz.