Birçok kişi baş ağrısı, boyun ve omuz ağrısı, migren veya kilo problemleri yaşamaktadır. Çoğu kişi bu rahatsızlıkların oturuş bozuklukları, yoğun iş temposu veya düzensiz beslenmeden kaynaklandığını düşünse de bu sorunların arkasında psikosomatik nedenler yatabileceği uyarısında bulundu.
Öztürk, "Rahatsızlıklarımız genellikle ruhsal durumumuzla bağlantılıdır. Sürekli stres altında olan, duygularını ifade edemeyen bireyler, bedensel sorunlar yaşayabilir. Ağrı, kendimizle ilgilenmemiz için bir çağrıdır. Bu zorlukları bir fırsat olarak görmeli ve kendimizi anlama yolculuğuna çıkmalıyız" dedi.
Duygu, düşünce ve bedenin bir bütün olduğunu vurgulayan Öztürk, "Yaşadığımız olaylarda bu üçü birlikte tepki verir. Duygularımızı ve düşüncelerimizi göz ardı etmek, ruh sağlığımızı olumsuz etkiler" diye ekledi. Duyguların bazen tanımlanmasının zor olduğunu, ancak bedenin somut bir dilinin olduğunu belirtti.
Öztürk, duygusal zorlukların bedenimize yansıma biçimlerini örneklerle açıkladı. Örneğin, mükemmeliyetçi bireyler sırt ağrısı çekebilir; bu, psikolojik yüklerinin bedene yansımasıdır. Sürekli geleceği düşünen kişiler ise baş ağrısı ve migren atakları yaşayabilir.
Çocuklarda sınav kaygısının karın ağrısına neden olabileceğini belirten Öztürk, "Başarı beklentisiyle kaygılanan çocuklar, içlerinde hazmedemedikleri duyguları taşırlar" dedi. Ayrıca, sorunlarını yok etmeye çalışan bazı bireylerin cilt problemleri yaşayabileceğini, bu durumun ruhsal rahatsızlıkların dışavurumu olabileceğini vurguladı.
Öztürk, "Duygularımızı ifade etmediğimizde, içimize gömülürler ve daha sonra yoğun bir şekilde karşımıza çıkarlar" diyerek, duygu ve ihtiyaçlarımızın farkında olmamız gerektiğini hatırlattı. Kendimize değer vermenin yollarını aramalı ve içsel zorlanmalara dikkat etmeliyiz.