TÜSİAD GERÇEĞİ - 2

TÜSİAD GERÇEĞİ - 2

Bu yazımızda TÜSİAD’ın kuruluş serüvenini, etkisini ve Türkiye’deki önemli olaylarla ilişkisini ele alacağız.

Türkiye siyasi tarihinde, "sivil siyasete ikinci müdahale" olarak anılan “12 Mart Muhtırası” 12 Mart 1971’de yaşandı. Muhtıradan kısa süre sonra, Erbakan liderliğindeki Milli Nizam Partisi "Laikliğe aykırı çalışmalar yürüttüğü" iddiasıyla kapatıldı.

Muhtıra sonrası başlayan operasyonlarda çok sayıda kişi gözaltına alınıp hapse atıldı. Bir o kadarı da işkence gördü. Türkiye’de kimsenin ağzını açamadığı, düşüncelerini dahi ifade edemediği bir zeminde 2 Nisan 1971’de yani muhtıradan sadece 20 gün sonra, Türkiye'nin en zengin 12 iş adamı bir araya gelip tek bir çatı altında birleşti ve TÜSİAD’ı kurdu.

TÜSİAD’ın resmi internet sayfasında amaçlarının bir kısmı şöyle ifade ediliyor:

“Laik hukuk devletinin,

Katılımcı demokrasi anlayışının,

Liberal ekonominin,

oluşmasına ve gelişmesine katkı sağlamak.”

***

Takvimler 12 Eylül 1980’ni gösterdiğinde Türkiye’de yeni bir irade gaspı daha yaşandı: “12 Eylül Darbesi”

Darbenin hemen akabinde 23 bin 677 dernek darbeciler tarafından kapatıldı ama TÜSİAD’e dokunulmadı…

Dahası TÜSİAD’a, darbecilerin ülke yönetimine el koyduğu bir zamanda, 16 Haziran 1981 tarihli bakanlar kurulu kararı ile "Kamu yararına çalışan dernek" statüsü verildi…

Öyle ki Türkiye'nin en zengin ailesinin başındaki isim olan TÜSİAD’çı Vehbi koç, Darbeci Kenan Evren'e bir mektup yazdı ve ona teşekkür etti

***

1996’da Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in yetkilendirmesiyle Necmettin Erbakan başbakanlığında Refah-Yol Koalisyon Hükümeti kuruldu. Başbakan yardımcısı da Tansu Çiller oldu. TÜSİAD, o günlerde Refah Partisi-DYP koalisyonuna karşı açıkça cephe almıştı. Nitekim Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller, 30 Temmuz 1996 tarihinde, TÜRK-İŞ Başkanı Bayram Meral'in yüzüne karşı “TÜSİAD VE SSK ÜLKENİN KANINI EMİYOR” demişti. Çillerin, TÜSİAD'ı bir menfaat grubu olarak nitelemesi, belki de 28 Şubat'a giden yolda bazı kararların daha hızlı alınmasına neden olmuştu.

TÜSİAD'ın 28 Şubat darbesindeki rolünü TÜSİAD üyesi işadamı İshak Alaton, 24 Ocak 2014'te TÜSİAD'ın 44. Olağan Genel Kurulunda itiraf etti. Alaton TÜSİAD'ın 28 Şubat'a destek verdiğini, yayınladığı bildiri ile darbeye yeşil ışık yaktığını söyledi. Bunun TÜSİAD'dan uzaklaşmasına neden olduğunu anlattı. Sözleri salonda buz gibi bir hava estirirken Alaton'un sözü Divan Başkanı Hüsnü Özyeğin tarafından kesildi. Kürsüden indirilen Alaton konuşmakta ısrarcı olunca oylama yapıldı ve konuşma yapmasına karar verildi. Yeniden kürsüye çıkan Alaton, "Utanç verici bir yönetim. Sizin adınıza ben utanıyorum. Raporu TÜSİAD reddetti. O günün yönetim kurulu ibra edilmedi. TÜSİAD'ın tarihinde ilk defa yönetim kurulunun ibra edilmediği bir utancı yaşadım. Ben bugün bunu dile getirmek istedim. Başkan benim sözümü kesti. Hepinizden özür diliyorum" dedi.

***

Darbe günlerinde kurulmuş, her darbenin destekçisi olmuş TÜSİAD, Cumhurbaşkanlığı seçimleri bahane edilerek düzenlenen Cumhuriyet mitinglerine de açık destek verdi. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Recep Tayyip Erdoğan'ın seçileceği, laik cumhuriyetin "İrticacı AK Parti" tarafından şeriata dönüştürüleceği korkusu yayılarak düzenlenen mitingler daha sonra darbe çağrılarının yapıldığı birer kürsüye dönüşmüştü.

Dönemin TÜSİAD Başkanı Arzuhan Yalçındağ, "Tandoğan Mitingi'ni de Çağlayan Mitingi'ni de bu gidişe dur demenin bir ifadesi olarak görebiliriz. Türkiye'nin aydınlık yüzünün kendini ortaya koyması olarak değerlendirebiliriz" sözleri ile darbe çığırtkanlığının yapıldığı cumhuriyet mitinglerine TÜSİAD desteğini açıkladı.

***

Ak Parti’nin ilk yıllarında TÜSİAD ve hükümet AB üyeliği noktasında ve ekonomik reformlar konusunda iş birlikleri yaptılar. Ancak 2014’ten sonra hükumetle araları bozuldu.

Gezi kalkışması ve 17-25 Aralık’ta da TÜSİAD’çıların parmaklarının olduğu bazı gazeteciler tarafından iddia edildi.

Bir de TÜSİAD ile ilgili şu bilgileri bilmekte fayda var:

1-      Halen dış ticaretin yüzde 85’i TÜSİAD’ın elinde.

2-      Özel sektörde ise istihdamın yüzde 50’sini TÜSİAD yapıyor.

3-      Ekonomideki onca dalgalanmaya rağmen TÜSİAD’a bağlı tek bir şirketin iflas etmediği ifade ediliyor.

4-      Araştırmalara göre TÜSİAD’a bağlı şirketlerin sahiplerinin çocuklarının yüzde 80’i yurt dışında, yüzde 10’u ise İstanbul’da yaşıyor.

Bir daha ki yazımızda görüşmek üzere