"Kasım Ayı Sahabe Ayı" kapsamında "Yolumuzu Aydınlatan Yıldızlar" temasıyla Türkiye'nin birçok il ve ilçesinde programlar gerçekleştiren Peygamber Sevdalıları, sahabe hayatlarını topluma anlatmaya devam ediyor.
Şanlıurfa İl Milli Eğitim Konferans Salonu'nda yoğun katılımla gerçekleşen program, Abdulsamet Ergün'ün Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başladı. Özlem Ajans sanatçılarının ezgilerini seslendirdiği programda konuşan Araştırmacı-Yazar Orhan Erkuş, babasının duasıyla İslam ile şereflenen Said Bin Zeyd'in hayatı boyunca her zaman göreve hazır ve güvenilir bir sahabe olduğunu söyledi.
Said Bin Zeyd'in ilk iman eden sahabeler arasında olduğunu, iman edenlerin sayısı artınca Medine'ye gerçekleştirilen hicrette de yer aldığını hatırlatan Erkuş, burada Peygamber Efendimiz tarafından devletin temellerinin atılmasında istihbarat çalışmaların başına güvenilir olan Said Bin Zeyd ile Talha Bin Ubeydullah'ın getirildiğini aktardı.
İstihbarat görev icabı Medine dışında oldukları süreçte Allah'ın emri ile Bedir Savaşı'nın gerçekleştiğini ve söz konusu 2 sahabenin savaşta yer almadığını belirten Erkuş, Peygamber Efendimizin savaşta bulunamadıkları için üzülen Said Bin Zeyd ve Talha Bin Ubeydullah'ı teskin ederek savaşa katılanlarla aynı sevabı aldıklarını vurgulayıp, kendilerine de diğer sahabelere verildiği gibi ganimetten pay verildiğini ifade etti.
“Said Bin Zeyd kabul olunmuş duanın sahibidir”
Said İbni Zeyd’in babasını ve ettiği duayı anlatan Erkuş, “Bugün Said İbni Zeyd’i konuşacağız, Allah ondan razı olsun. Değerli Müslümanlar, kimdir Said İbni Zeyd? Kendisi Aşere-i Mübeşşeredendir; Peygamber Efendimizin cennetle müjdelediği 10 sahabeden bir tanesidir. Said’in babası Zeyd İbni Amr’dır. Hayatında şirk yoktur; Hanif dinine mensuptur. Cahiliye döneminde, Peygamber Efendimiz henüz gelmemişken dahi hiçbir zaman şirk işlememiştir. Peygamberimiz henüz 20 yaşındayken Hira’ya gitmeden önce, 3-4 kişi Hira’ya gidiyordu. Bunlar Said İbni Zeyd’in babası Zeyd bin Amr, Peygamber Efendimizin dedesi Abdülmuttalip, Varaka bin Nevfel ve Ubeydullah bin Cahş’tır. Zeyd İbni Amr, Şam’dan dönerken cüzzamlılar tarafından esir alınır. Zeyd İbni Amr, kabul olunmuş bir duanın sahibidir. Babası tarafından yapılan dua kabul olmuş ve Said İbni Zeyd’in hayatı şekillenmiştir. Babası Allah’a, 'Ya Rabbi! Ben Peygamberimi çok bekledim, gelmedi. Ondan mahrum oldum ama ne olur ya Rabbi, Said'ime ona iman etmeyi, ona tabi olmayı ve onunla beraber mücadele etmeyi nasip et' diyerek dua etmiştir.” ifadelerini kullandı.
“Mallarımız Allah için kullanılırsa kıymetli olur”
Müslümanların, evinin ve hayatının Allah için kullanıldığı taktirde kıymetli olacağını ifade eden Erkuş, “Said İbni Zeyd’in evine ‘Darüzzafer’ denir. Bu, zafer evi anlamına gelir. Ancak burada Müslümanlar olarak kendimize şu soruyu sormalıyız. Bizim evlerimiz Darüzzafer mi? Bizim evlerimizden zaferler yükseliyor mu? İnsanların hidayetine vesile oluyor mu? Haftanın birkaç günü evimizi İslam’a açıyor muyuz? Evimizde Kur'an dersi verip İslam’ı, ashap-ı kiramı anlatabiliyor muyuz? Eğer bunlar yoksa, o ev sırtımızda bir yüktür. Ev, Allah için kullanıldığında kıymetlidir. Araç, Allah yolunda mazot yaktığında kıymetlidir. Çocuk, Allah yolunda kurban edildiğinde kıymetlidir. Peygamber Efendimiz en zor işleri Said İbni Zeyd’e verirdi. Çünkü ona çok güvenirdi. Medine’ye vardıktan sonra istihbarat teşkilatını kurması gerekiyordu. Bu görev, Talha bin Ubeydullah ve Said İbni Zeyd’e verilmiştir. İstihbarat teşkilatı kolay bir iş değildir. Müminin bu işe namzet olabilmesi için teslimiyet ve irade kahramanı olması gerekir. Ayrıca dünyalık hiçbir şeye takılmadan itaat etmelidir.” dedi.
“İnfak İnsanın kabiliyetlerini Allah yolunda feda etmesidir”
Peygamberimizden sonraki halifelere bağlılığını ilk bildiren sahabe olarak hayatını İslam’a infak eden Said İbni Zeyd’in fedakarlığını anlatan Erkuş, “Peygamberimizin vefatından sonra, Hazreti Ebubekir’in hilafetine ilk tabii olan, elini onun elinin üstüne koyup biatını yenileyen Said İbni Zeyd’dir. Hazreti Ebubekir’in halifeliğinin ilk gününde, ‘Ey Allah Resul’ünün halifesi! Ben senin elinde çekilmiş bir kılıcım; beni istediğin gibi kullanabilirsin’ demiştir. Bu söz, aslında büyük bir infaktır. Asıl infak, mal ve mülk vermek değil; insanın kabiliyetlerini Allah yolunda infak etmesidir. Hazreti Ömer’in halifeliğine de ilk tabi olan yine Said İbni Zeyd’dir. Hazreti Ömer mihrapta şehit olduğunda, Said İbni Zeyd en fazla ağlayan sahabelerden biri olmuştur. Bu duruma şahit olanlar, ‘Ey Said, Ömer senin akraban olduğu için mi böyle ağlıyorsun?’ diye sorarlar. Said İbni Zeyd şu yanıtı verir; ‘Vallahi ben kendim için ağlamıyorum; İslam için ağlıyorum. Vallahi, Ömer’in şehadetiyle İslam’da öyle bir gedik açıldı ki bu gedik kıyamete kadar kapanmayacak.’ Hazreti Ömer’in şehadetinden sonra İslam tarihinde yaşananlar, Said İbni Zeyd’in bu sözünü doğrular niteliktedir. Değerli Müslümanlar, bu bir öngörüdür ve 14 asır sonra bile haklılığını göstermiştir.” diye konuştu.
Program okunan duayla sona erdi. Program sonunda katılımcılar salon girişine kurulan Siyer Yarışması standını ziyaret ederek, başvuru yaptı.