Bu hafta boyunca, okul öncesi eğitim ve birinci sınıfa başlayacak öğrenciler için ders zili ilk kez çalacak. Öğrenciler, öğretmenleriyle tanışacak, sınıflarını ve okul çevresini keşfedecekler. Bu süreç, çocukların yeni ortamlarına adaptasyonunu hızlandıracak.

"Ailelere büyük görev düşüyor"

Uzmanlar, uyum haftasında ailelere de büyük görev düştüğünü hatırlatıyor. Çocukların sabah okula gitme isteksizliği veya okuldan döndükten sonra yaşadıkları duygusal iniş çıkışlar normal kabul ediliyor. Ailelerin, çocuklarının bu süreçte yaşayabileceği duygusal dalgalanmalara karşı sabırlı olmaları ve destekleyici bir tutum sergilemeleri gerektiği vurgulanıyor.

Bir haftalık uyum süreci boyunca öğrenciler, sınıflarına, öğretmenlerine ve okullarına alışacaklar. Bu süreçte çocukların okul ortamına karşı olumlu bir bakış açısı geliştirmeleri hedefleniyor. Eğitmenler ve rehber öğretmenler, öğrencilerin ihtiyaçlarına göre bireysel ilgi göstererek onların okula uyumlarını kolaylaştırmak için çalışıyor.

Ekran bağımlılığı ürkütücü bir hale geldi Ekran bağımlılığı ürkütücü bir hale geldi

"Doğru yaklaşım şart"

Rehber öğretmeni ve psikolojik danışman Recep Toprak, bu süreçte ailelerin çocuklarıyla nasıl konuşmaları gerektiği konusunda uyarılarda bulundu. Toprak, uyum haftası öncesinde ailelerin çocuklarına yönelik "Okulda eğleneceksin, çok mutlu olacaksın" gibi aşırı olumlu beklentiler oluşturacak konuşmalardan kaçınmalarını önerdi. Bu tür konuşmaların, çocuklar üzerinde baskı oluşturabileceğini ve okul sürecine karşı endişe yaratabileceğini vurguladı.

"Okul hakkında olumlu sohbetler yapın, çocuğu öğretmen ve okulla korkutmayın"

Toprak, uyum haftasının okul ve öğretmenleri tanımaları açısından iyi bir uygulama olduğunu ifade ederek, "Çocuklarınıza okul hakkında olumlu sohbetler yapın. Eğer çocuk sizin okulu sevmediğinizi hissederse, okula yönelik olumsuz tutumlar geliştirir. Okula gitmek istemez ve problemler yaşar. Ne olursa olsun, çocuğu öğretmen ve okulla korkutmayın. 'Öğretmen seni sınıfa almaz' ya da 'Müdür seni korkutur' gibi söylemler, çocuğun bu durumu genellemesine ve okul fobisi oluşmasına sebep olabilir." dedi.

"Olumsuz cümlelerden mümkün mertebe uzak durulmalı"

Ebeveynlerin özellikle olumsuz cümlelerden uzak durması gerektiğine dikkat çeken Toprak, "Çocuğunuzun okul ve öğretmenler hakkında olumlu düşünmesini sağlayın. Geçmişte yaşadığınız okulla ilgili tatlı deneyimlerden bahsedebilirsiniz. Çocuğunuz ağlamakta ısrar ediyorsa, en çok karşılaştığımız problemlerden biri de şu: 'Çocuğum okula gitmek istemiyor, okuldayken sürekli ağlıyor, yanımda kalmamı istiyor.' Bu, tamamen doğal bir duygu; zamanla kendiliğinden geçecektir. Hiçbir çocuk 5. sınıfa kadar 'Annem benim yanımda kalsın' demez. Velilerimiz bu konuda rahat olsun. Öğrenci bu duyguda ısrar ettiğinde veli olumlu yaklaşımda bulunsun ve tutarlı davransın." şeklinde konuştu.

"Çocuklarımızı lütfen başka çocuklarla kıyaslamayalım"

Aile içi iletişimin çok önemli olduğuna dikkat çeken Toprak, "Okulla ilgili çocuğunuzla konuşun, 'Bugün okulda ne yaptın, nasıl geçti?' gibi sohbetler özellikle çok önemlidir. Çocuklarımızı lütfen başka çocuklarla kıyaslamayalım. Çünkü kıyaslanan çocuk, kendini güvensiz hisseder. Problemli davranışları varsa, daha da artar ve anksiyeteye sebep olur (korku, endişe ve kaygı hissi). Özellikle bu ilk hafta, velilerden isteğimiz çocuklarını okula getirirken okul kurallarını olumlu bir dille aktarmaları ve öğretmenlere çocuğun evdeki durumu ile ilgili bilgi vermeleridir." tavsiyesinde bulundu.