Türkiye'deki yüksek enflasyon, eğitim sektöründe ciddi fiyat artışlarına yol açtı. Özel okullar, yurtlar ve dershanelerdeki maliyetlerin yüzde 100'ü aşan oranlarda yükselmesi, öğrencilerin eğitim hayatını tehdit ediyor. Uzmanlar, bu süreçte yazılı sözleşmelerle hakların güvence altına alınması gerektiğini vurguluyor.

YDS giriş belgeleri erişime açıldı YDS giriş belgeleri erişime açıldı

Türkiye'de son dönemde hızla artan enflasyon, eğitim sektöründe de kendini gösteriyor. Üniversite yerleştirme sonuçlarının açıklanmasının ardından, öğrenciler ve veliler eğitim masraflarındaki fahiş artışlarla karşı karşıya kaldı.

Özel okullar, yurtlar ve dershanelerde yaşanan fiyat artışları, birçok aileyi zor durumda bıraktığını belirten Mardin Tüketiciyi Koruma ve Bilinçlendirme Derneği Genel Başkanı Musa Öztürk, öğrenci ve velilerin eğitimlerine devam edebilme imkânlarını kısıtladığını dolayısıyla bu süreçte yapılacak yazılı sözleşmelerin ve hakem heyetlerine başvurunun önemine dikkat çekiyor.

Son yıllarda özellikle özel okullar, yurtlar ve dershanelerde yaşanan fiyat artışlarının, öğrenci ve velilerin bütçelerini ciddi manada zorladığına dikkat çeken Öztürk, “Eğitim sektörü, son dönemde Türkiye'de yaşanan yüksek enflasyonun etkisiyle ciddi bir maliyet artışıyla karşı karşıya kaldı. Üniversite yerleştirme sonuçlarının açıklanmasıyla birlikte öğrenciler ve veliler, eğitim masraflarının artması nedeniyle büyük bir endişe yaşıyor. Özellikle özel okullar, yurtlar ve dershanelerde yaşanan fiyat artışları, öğrenci ve velilerin bütçelerini zorlayarak eğitimde sürekliliği tehdit eder hale gelmiştir. Geçmiş yıllarda daha makul oranlarda seyreden fiyat artışları, son iki yılda büyük bir ivme kazanmış durumda. Özellikle son bir yıl içinde, eğitimle ilgili hizmetlerde yüzde 100'ün üzerinde artışlar gözlemlenmiştir. Bu durum, öğrenci ve veliler üzerinde büyük bir baskı oluşturmakta ve eğitimde fırsat eşitliğini zedelemektedir. Yüksek öğrenim gören öğrenciler, artan barınma ve eğitim masrafları nedeniyle eğitimlerini yarıda bırakma tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır.” şeklinde konuştu.

“Herhangi özel bir yurdun ücreti 10 bin lira iken 50 hatta bazı durumlarda 100 bin liraya kadar çıkıyor”

Öztürk, çoğu öğrencinin yurt ve diğer ihtiyaçları karşılama noktasında zorluk çektiğinden sınıflarını dondurmak zorunda kaldığını belirterek, “Bu artışlar, özel okullar, yurtlar ve dershaneler gibi eğitim kurumlarında daha belirgin hale gelmiştir. Veliler, yıllık enflasyon oranına göre makul bir artış beklerken, kurumlar tarafından yapılan fahiş zamlar, ailelerin bütçelerini ciddi şekilde zorlamaktadır. Özellikle büyük şehirlerdeki özel yurtlar, ortalama bir yurt ücreti 10 bin lira iken 50 bin liraya, hatta bazı durumlarda 100 bin liraya kadar çıkan rakamlarla karşımıza çıkmaktadır maalesef. Aynı oranlar dershane ve özel okullar için de geçerlidir. Bu oranlar hem öğrencileri hem de velileri çok zor durumda bırakan bir durumdur. Ayrıca yurt konusunda zorluk çeken birçok öğrenci sınıflarını dondurmak zorunda kalanlar oluyor.” ifadelerini kullandı.

“Veli ve öğrenciler, aşırı fiyat artışlarıyla karşılaştıklarında haklarını savunmak amacıyla Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerine başvurmalıdır”

Konuyla ilgi tüketicilerin yapması gerekenler hakkında bilgi veren Öztürk, “Bu noktada, öğrencilerin ve velilerin eğitim kurumlarıyla yapacakları anlaşmalarda yazılı sözleşme yapmalarının önemine dikkat çekmektedir. Sözleşmelerde, hem eğitim ya da konaklama süresi hem de fiyat artışlarının nasıl belirleneceği net bir şekilde belirtilmelidir. Böylece taraflar, ileride yaşanabilecek anlaşmazlıklarda haklarını koruyabilir ve hukuki güvence altına alabilirler. Özellikle fiyat artışlarının nasıl belirleneceğine dair maddelerin sözleşmede yer alması, velilerin ve öğrencilerin gelecekteki maliyet artışlarından korunmalarını sağlayacaktır. Örneğin, fiyat artışlarının yıllık enflasyon oranına göre belirlenmesi, hem kurumlar hem de tüketiciler için adil bir yöntem olarak değerlendirilmektedir. Ancak, birçok kurumun bu kurallara uymaması, aileleri zor durumda bırakmakta ve eğitim sistemindeki adaletsizliği daha da derinleştirmektedir. Bu sorunlara çözüm bulabilmek için veliler ve öğrenciler, aşırı fiyat artışlarıyla karşılaştıklarında haklarını savunmak amacıyla Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerine başvurmalıdır. Belgelenmiş şikâyetler, bu konuda yetkili mercilerin harekete geçmesini sağlayabilir ve eğitim sektöründe adil bir fiyat politikasının oluşmasına katkı sunabilir. Bu adımlar, öğrenci ve velilerin karşı karşıya kaldığı mali yükü hafifletebilir. “ şeklinde aktardı.

Öztürk, “Sonuç olarak, eğitim sektöründeki bu gelişmeler, hem öğrencilerin eğitim hayatını hem de velilerin mali durumunu ciddi şekilde etkilemektedir. Artan fiyatlar karşısında bilinçli hareket etmek, yazılı sözleşmelerle hakları güvence altına almak ve gerektiğinde yetkili mercilere başvurmak, öğrenci ve velilerin bu süreçte yaşadıkları zorlukları aşmalarına yardımcı olabilir. Eğitimde fırsat eşitliğinin korunması için bu konuda farkındalığın artırılması büyük önem taşımaktadır.” dedi.