Bölge

Müslümanlara istihbarat ağını oluşturan sahabe: Said Bin Zeyd

Kasım ayı sahabe ayı programında "Yolumuzu Aydınlatan Yıldızlar" temasıyla etkinlikler düzenleyen Peygamber Sevdalıları Vakfı Mardin'de final etkinliğinde Said Bin Zeyd’in (radıyallahu anh) hayatı aktarıldı.

Peygamber Sevdalıları Vakfı tarafından her yıl düzenlenen "Kasım Ayı Sahabe Ayı" final etkinliği Mardin’de de gerçekleştirildi.

Mardin’de konferans salonunda düzenlenen program, Seyit Canşi’nin Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayarak, Mardin Peygamber Sevdalıları Başkan Yardımcısı Mücahit Önen’in açılış konuşmasıyla devam etti.

İlahi ses sanatçılarının seslendirdiği ezgilerin ardından konuşma yapan Araştırmacı-Yazar Mehmet Emin Sütçü, Said bin Zeyd'in hayatından kesitler aktardı.

Said bin Zeyd'in İslamiyet öncesi ve sonrasında saf ve temiz hayatından önemli kesitler aktaran Sütçü, savaşlarda cepheden cepheye koşan, Medine’de Müslümanlar lehine istihbarat ağını oluşturan ve cennetle müjdelenen sahabelerin onuncusu Hazreti Zeyd olduğunu vurguladı.

“Cahiliye adetlerine değer vermediği gibi kız çocuklarının diri diri toprağa gömülmesine şiddetle karşı çıkardı”

Hazreti Zeyd’in saf ve temiz hayatını aktaran Sütçü, “Adiy kabilesinden, Hazreti Ömer’in amcaoğlu ve aynı zamanda birbirlerinin eniştesi ve kayınıdırlar. Muvahhid bir babanın oğludur Said b. Zeyd. Mekke’de şirke bulaşmamış birkaç güzel insandan biri babası Zeyd bin Amr’dır. Zeyd bin Amr, putlara tapmadığı gibi onlar adına kesilen kurbandan da yemedi. Zeyd, putlar için kesilen kurbanlara karşı ‘koyun Allah’ın yarattığı bir varlıktır. Allah onun için gökten su indirir, yerden bitki çıkarır. Siz ise bütün bunları inkâr edercesine, onu Allah’tan başkası adına kesiyorsunuz” ifadelerini haykırıyordu. Cahiliye adetlerine değer vermediği gibi kız çocuklarının diri diri toprağa gömülmesine şiddetle karşı çıkardı. Kızını öldürecek kişiye ‘onu bırak öldürme, Onun yetiştirmek benim üstümedir. İlerde dilersen alırsın dilersen bana bırakırsın” diyerek birçok kız çocuğunun diri diri gömülmesini engelledi. Büyük bir teslimiyetle hep sorumluluğunu yerine getirme mücadelesi verdi.” şeklinde aktardı.

Said Bin Zeyd’in hayatı iman ile yoğrulmuş bir sahabe olduğunu belirten Sütçü, “Zeyd bin Amr, gelecek son peygamberin ayak izlerini aramış, yolunu gözlemiş, Hak dini aramış ve diyar diyar gezmiş bir sahabedir. Zeyd bin Amr, son nefesinde ellerini açıp şöyle dua ederek ‘Allah’ım ben peygamberine yetişemedim ama sen benim oğlum Said’i ona yetiştir, ona iman etmesini nasip et’. Böyle iman ehli, tevhid ehli bir babanın evinde yetişmiş Said bin Zeyd. Evde iman konuşuluyor, tevhid konuşuluyor, bunlara şahit oluyor hep. Elbette babasından gördüğü gibi yetişecek. Allah Resulü La ilahe İllallah dediğinde tereddüt etmeyecek şekilde hazırdı Zeyd. Hazreti Ebu Bekir, Zeyd’i İslam’a çağırdı. Onu öyle bir davaya çağırdı ki sanki konuşan babasıydı ve babasının eksik bıraktığı o kelimeyi de Hazreti Ebu Bekir’den duyacaktı. Muhammed Resulullah diyecekti. Said bin Zeyd 12’nci Müslüman olarak ilklerden, öncülerden, önden giden atlılardandı. Allah resulünün etrafındaki ilk halkanın neferlerindendi. Aynı gün Ömer bin Hattab’ın kız kardeşi olan eşi Fatıma Bint-i Hattap da iman eder.” şeklinde ifade etti.

“İstihbarat ağını oluşturmak için görevlendirildi”

Sütçü, Medine’de istihbarat ağını oluşturmak için Said Bin Zeyd’in görevlendirildiğini aktararak, “Said bin Zeyd, hicret vakti gelince Medine’nin yolunu tutar. Medine’de de Allah Resulünün kendisine istihbarat görevini layık görür. İstihbarat görevinin verilmesinin altında yatan sebep Zeyd'in öngörülü, sır saklamasını bilen, az konuşan çok düşünür bir yapıda olmasıydı. Bedir savaşı öncesi Allah Resulü Said b. Zeyd ve Talha bin Ubeydullah’ı görevlendirdi. Etrafı karış karış gezerler ve kuş uçsa Allah Resulüne rapor ederler. Ebu Süfyan öncülüğündeki Mekke kervanının haberini alıp Peygamber Efendimiz Aleyhisselam’a ilettiler. Görevleri nedeniyle Bedir savaşına katılamazlar  bu büyük savaşta yer alamadıkları için hayıflansalar da Allah Resulü onları Bedir ashabından sayar ve ganimetten kendilerine pay verir.” dedi.

Birçok savaşta yiğitçe savaştığını dile getiren Sütçü, “Zeyd, Hazreti Ebu Bekir’e ilk biat edenlerdendi. İki buçuk yıl boyunca bir gün olsun cihattan geri durmayarak, cepheden cepheye koşarak, mücadele etti. Hazreti Ebu Bekir’in son günlerinde başlayıp Hazreti Ömer devrinde neticelenen Yermük savaşında da yer aldı. Bizans ordusuyla karşılaşılan Yermük Vadisi’nde Hazreti Said, askerî bir birliğin kumandanlığını yürüttü. Savaşın en kızgın bir ânında mevkilerini koruyarak sebat eden kumandandı. Atından sıçrayarak askerlerine, ‘ey Müslümanlar cesaret ve kahramanlıkta dünyada insana şeref ahirette de rahmet vardır. Dünyada şerefi ahirette rahmeti isteyen varsa bu meydanda ölmeyi düşünsün’ sözlerini sarf etti. Bu sözlerle heyecana gelen mücahitler, Yermük galibiyetinin gözde erleri oldular.” ifadelerini kullandı.

Sütçü ifadelerini şöyle sürdürdü:

“Hazreti Zeyd, Hazreti Ömer’e o benim akrabamdır diyerek şahsi ne taleplerde bulundu ne de Ömer bir akrabasını kayıracak adamdı. Hazreti. Ömer, vefat etmeden önce halife seçimi için aşere-i mübeşşereden hayatta kalan 7 kişiden altısını şura heyetine aldı ama eniştesini almadı. Kendisinden sonra oğlu Abdullah bin Ömer’i halife seçmesini söyleyenlere de şiddetle karşı çıkarak,’şayet Müslümanların halifesi olmak hayırlı ise bu aileden bir kişinin bu görevi yerine getirdi ve bu şeref bize yeter, eğer hayırlı değilse bir aileden bir kurban yeter’ ifadelerini kullandı. Bugünün yöneticileri bundan ders alırlar mı acaba? Geldikleri makamları liyakatsiz dolduranlar, Hazreti Ömer’in bu hassasiyetinden biraz nasiplenseler belki de sorunların büyük bir kısmı çözülürdü bugün.”

“Cennetle müjdelenen sahabelerin onuncusuydu”

Sütçü, Saîd Bin Zeyd’in cennetle müjdelenen sahabenin onuncusu olduğunu ifade ederek, “Saîd Bin Zeyd, cennetle müjdelenen onuncu sahabe olup duası makbul olanlardandı. Bunun için, kendisini kırmaktan herkes çekinirdi. Zamanını devamlı ibadetle geçirdi. Dünya ve dünya nimetlerinden daha çok ahreti düşündü. Makam ve mevkiyi hiç düşünmedi, ancak kendisine bir vazife verildiğinde, bunu en iyi şekilde yerine getirirdi. Cihâdı çok sever, gösterişe hiç yeltenmezdi. 671 senesinde Medine’de vefât etti. Cenazesini Sa’d bin Ebi Vakkâs, namazını da Abdullah bin Ömer kıldırdı. Mezarı da Baki kabristanına defnedildi.” şeklinde kaydetti.

Etkinlik, Mardin Peygamber Sevdalıları Başkanı Fasih Memiş’in dua etmesiyle sona erdi.