Müftü Bekiroğlu, son günlerde yapılan gıda denetimlerinde birçok firmanın taklit ve tağşiş yaptığının görülmesi üzerine, Müslümanların ticaretlerinde dürüst olmaları ve halkı kandırmaya yönelik ticaretten uzak durmaları gerektiğini dile getirdi.
'Helal, haram konusunda genel birtakım kurallar'
İslam'ın insan sağlığına verdiği öneme değinen Bekiroğlu, 'Öncelikle İslam dininde helal, haram konusunda genel birtakım kurallar, temel birtakım esaslar var. Bunlarla riayet edildiği takdirde herhangi bir sorun olmaz. Öncelikle dinimizin dikkat ettiği iki önemli husus var. Birincisi, tüketilen bir maddenin bu yiyecek, içecek, gıda günlük tüketim maddeleri olabilir. Evimizde kullandığımız herhangi bir malzeme olabilir. Bütün tüketim ürünlerinde temel olan iki husus var. Birincisi helallik, helal olması. İkincisi ise tağşiş dediğimiz, yani karşıdaki tüketiciyi aldatmaya yönelik, aldatmaya matuf birtakım kriterleri içermemesi gerekiyor. Dolayısıyla bu husus göz önünde bulundurulduğunda aslında dinimiz helal alanını çok geniş tutmuştur. Aksine bir delil olmadığı sürece dinimizde asıl olan ibaha yani helalliktir. Bir malzemenin açık bir şekilde haram olduğu ya da hile içerdiği ya da insan sağlığına zarar içerdiği delil olmadığı sürece esas olan helal olmasıdır. Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhivessellem) birçok hadisi şeriflerinde ifade ediyor. Onlardan bir tanesinde şöyle buyuruyor, 'Zarar vermek de yoktur, zarar görmek de yoktur.' Yani dinimiz başkasına zarar vermemeyi, başkasının vereceği zarara karşı direnmeyi tavsiye ediyor.' dedi.
'İnsanın aklına, bedenine zararı tespit olunan ürünler dinen haramdır'
İslam'ın her alanda ölçüler koyduğuna değinen Bekiroğlu, 'Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhivessellem) pazarlarda bazen dolaşırdı, insanları bazı konularda uyarır, yönlendirirdi. O nedenle dinimizin açık bir şekilde haram kıldığı hususlar, mesela çokça konuşulan domuz eti ve domuz türevleri, yine sarhoş edici ürünler, bunlar açık. Bir şekilde belli olmayan diğer ürünler ise bazen uygulamaya tabi, bazen içerisine karıştırılan kimyasal maddelere bağlı olarak, bazen de karıştırılan birtakım ürünlere bağlı olarak helallik haramlığı belirlenebilir. Kesin olarak insan sağlığına zararlı kısa vadede veya uzun vadede insanın aklına, bedenine zararı tespit olunan ürünler dinen haramdır. Bunları helal sınıfına koymamız mümkün değildir. Bu zararın derecesi de önemlidir. Ama neticede insan için zararlı olduğu kesin bir şekilde ispat olunursa, bu tip şeyleri biz haram olarak değerlendiriyoruz. Burada işin üretici kısmı, tüketici kısmı var. Tüketicinin dikkat etmesi gereken konular bir aldanmaya, aldatmaya maruz kalmaması, helallik haramlık ölçülerine riayet edilmesi, bir ürünü tüketirken.' ifadelerini kullandı.
'Üretilen bir malzemeden ne kullanılmışsa, onun beyan edilmesi gerekiyor'
Ürünlerin çerisindeki maddelerin açık bir şekilde belirtilmesi gerektiğine vurgu yapan Bekiroğlu, 'Tağşiş dediğimiz, Peygamber Efendimizin (Sallallahu aleyhivessellem) hadisi şerifinde ifade ettiği, 'Bizi aldatan bizden değildir.' Aldatmaktan kasıt, günümüzde ürünlerin etiketlerinde oranlar yazıyor ya da kullanılan kimyasallar yazıyor ya da miktarlar yazıyor. Bunlara gerçekten riayet edilmemişse, burada bir aldatma söz konusu. Bunlara riayet edilse, bile helal ürünler kullanılmamışsa yine bunun beyan edilmesi gerekiyor. Üretilen bir malzemeden ne kullanılmışsa onun beyan edilmesi gerekiyor ki tüketici, dini hassasiyeti olan birisi ise, o etikete bakarak bu ürünü ben tüketebilirim veya tüketemem şeklinde karar olması gerekiyor. Mesela bir elbise üreten bir firma yüzde 50 pamuk yazdıysa, onun içerisinde yüzde 50 pamuk olması gerekiyor. Ya da yüzde 50 polyester yazdıysa, onun miktarının artı eksi yüzde1, yüzde 2 gibi sapmalar göz önünde bulundurularak onun birebir doğru olması gerekiyor. Aksi taktirde burada aldatma söz konusu olabilir. İnsanlara ben size yüzde şu kadar içerisinde katkı olan şu maddeyi veriyorum deyip de alakası olmayan bir ürün vermek, insanları aldatmak ve dolayısıyla haram sınıfına giren bir konu. Bu da ister istemez kazancımızı etkiler.' şeklinde konuştu.
'Müslümanlar için birinci dereceden önemli olan helal kazanç elde etmek'
Müslümanın helal kazanca dikkat etmesi gerektiğini belirten Bekiroğlu, 'Çünkü Müslümanlar için birinci dereceden önemli olan helal kazanç elde etmek. Yani üretici helal kazanç çabası içerisinde olmalıdır. Bunun için de ürettiği ile etiketlediğinin arasında bir yalan beyan, yanlış beyan olmaması gerekiyor. Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhivessellem) pazarda buğday satan bir sahabeye varıyor elini daldırıyor buğdayın içerisine, buğdayın içinin yaş olduğunu görüyor. Bunun niçin böyle olduğunu soruyor. Kendisi de akşamdan yağmurdan dolayı ıslak olduğunu söylüyor. Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhivessellem) bunun tüketiciye de beyan edilmesi ve gösterilmesi gerektiğini ifade ediyor. O nedenle bizler alırken de satarken de üretirken de dinimizin emrettiği ölçüler içerisinde doğru bir beyan ile aldatmaya sebep olacak veya aldatmaya yönelik sayılabilecek birtakım eylemlerden uzak durarak bu işleri ifade etmemiz, yerine getirmemiz gerekiyor. Çünkü en ufak bir art niyet, en ufak bir hile başkalarına zarar anlamına gelir. ' dedi.
'Hakkaniyet ölçüleri içerisinde hareket etmemiz lazım'
Müslümanın hiç kimseyi kandırmaması gerektiği hususunu hatırlatan Bekiroğlu, 'Özellikle de seri üretilen, çok yaygın üretilen ürünlerde bütün tüketenlerin hakkına girmek anlamına da geliyor ki kul hakkıdır. Bunun telafisi de zor olan konulardan bir tanesidir. Hepsinden önemlisi de 'Bizi aldatan bizden değildir.' buyuruyor. Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhivessellem). Müslümanların birbirini aldatmaması, hakkaniyet ölçüleri içerisinde hareket etmemiz lazım. Günümüzde gıda teknoloji ürünlerinin ve diğer teknoloji ürünlerinin çok fazla ilerlemesiyle aslında gıdanın raf ömrünü uzatacak birtakım kimyasallarda kullanılıyor. Bunlarda da dikkat edilmesi gereken konu insan sağlığı veya akıl sağlığını kapsayacak şekilde olmasına dikkat etmek gerekiyor. Bu zarar tolere edilebilir bir zarar ise, ki biz bunu daha çok kerahat ölçülerinin içerisinde ifade ediyoruz. Ama gerçekten zarar verici bir nitelikte ise, bunları da yine biz haram sınıfına dahil ediyoruz. Esas olan sadece leş ya da içki ya da domuz bunlar zaten aynı ile net bir şekilde haram olan konular. Bunlar tartışmaya götürülmez ama helal olup da içerisine kattığımız katkılarla, içerisine kattığımız tüm yasalarla harama dönüşen pek çok gıda olabilir. Bunlara da günümüzde özellikle çokça dikkat etmek lazım. Kul hakkına girmemek gerekir. Her şeyden öte kendimize yapılmasını istemediğimiz bir şeyi bizim de diğer insanlara, toplumumuza, Müslümanlara, Müslüman olsun olmasın fark etmez diğer insanlara yapmamamız gerekiyor. Rabbim helal yiyen, helal giyen, helal tüketen, helal yaşayan kullarından eylesin.' şeklinde konuştu. (İLKHA)