CHP Sözcüsü Deniz Yücel, basın toplantısında Prof. Dr. Ali Erbaş ve cuma hutbesi hakkında skandal sözler sarf etmişti.
CHP Sözcüsü Deniz Yücel, “Bir Diyanet İşleri Başkanı var ki akıllara zarar! Adam kendini resmen Şeyh'ül-İslam sanıyor. Cuma hutbesinde, ‘Kadınların yüz, el ve ayakları hariç örtünmesi gerektiğini, kadınların gençlerin erken yaşta evlenmesi gerektiğine' dair bir şeyler saçmalamış. Diyanetin sınırsız bütçesiyle, saltanat süren bu hadsiz adam” şeklindeki sözleriyle Diyanet ve cuma hutbesini hedef almıştı.
AK Parti Diyarbakır Milletvekili Mehmet Sait Yaz, CHP Sözcüsü Deniz Yücel'in açıklamalarının kabul edilemez olduğunu belirterek, 'Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreteri tarafından Diyanet İşleri Başkanına, hutbe okurken, okuduğu ayetten dolayı yapılan saldırılarda sadece kurum ve başkanının değil aynı zamanda İslam dininin temel değerlerinin de hedef alındığı görülmektedir. Bu saldırılar, Kur'an ayetlerine ve İslam'ın örtünme, edep ve hayâ gibi davranışlarına yapılan hakaretlerle doludur ve bu asla kabul edilemez. Kur'an-ı Kerim, Müslümanları hem manevi hem de toplumsal hayatta ahlaklı, edepli olmayı emreder. Ahlak ve edep sadece kadınlar için değil, erkekler için de önemli bir vecibedir. Bu, bireylerin Allah'a olan teslimiyetlerini ve topluma olan saygılarını göstermektedir. Kur'an, Nur Suresinin 31 ve Ahzap Suresinin 59. ayetinde örtünmenin dini bir vecibe olduğunu ve Müslümanların hayatında büyük bir önem arz ettiğini açıkça ifade etmektedir. İslam'ın edep ve hayâ anlayışı toplumun temel taşlarından biridir. Bu anlayış, kişisel ve toplumsal ilişkilerde saygıyı, nezaketi ve mahremiyeti korur. İslam'ın getirdiği bu değerler, asırlardır Müslüman toplumların huzur ve refah içinde yaşamasının anahtarı olmuştur.
CHP Genel Sekreteri tarafından Diyanet İşleri Başkanı'nın ifadesini, dolayısıyla İslami değerlere yönelik yapılan hakaret; toplumun büyük bir kesimi tarafından derin bir üzüntü ve hayal kırıklığı ile karşılanmıştır. Diyanet Teşkilatı, Türkiye'de İslam dini konusunda öncülük yapan, toplumu dini konularda aydınlatan ve birleştiren önemli bir müessesedir. Diyanet teşkilatına yönelik yapılan saldırılar, sadece bir kuruma değil, aynı zamanda bu kurumun temsil ettiği değerlere ve bu değerlere inanan milyonlarca insanlara karşı yapılmıştır. Toplumsal huzurun ve barışın sağlanabilmesi için her kesimin saygı ve hoşgörü çerçevesinde hareket etmesi gerekmektedir. Dini değerlerimize yapılan bu tür saldırılar, toplumu kutuplaştırmaktan başka bir işe yaramaz. CHP'yi toplumsal barışı ve huzuru koruma adına daha duyarlı ve saygılı bir dil kullanmaya davet ediyorum.
İslam'ın örtünme, edep ve hayâ gibi kavramlara verdiği önem, toplumun ahlaki ve manevi yapısını korumak içindir. Bu dini emirlerin halka anlatılması ve izah edilmesinden elbette birinci derecede Diyanet Teşkilatı sorumludur. Ve söz konusu hutbede de bu görev tebliğ edilmiştir. Toplumun her kesiminden olduğu gibi siyasi partilerden de bu değerlere saygı göstermelerini ve birleştirici bir dil kullanmalarını bekliyorum. Birlik ve beraberlik içinde saygı ve hoşgörü çerçevesinde hareket ederek ülkemizin daha huzurlu ve müreffeh olmasını sağlayabiliriz.' açıklamasını yaptı.
Siyonist işgalci Netanyahu'nun ABD Kongresinde ayakta alkışlanmasının, sadece Netanyahu'yu değil aynı zamanda Amerika Birleşik Devletleri'nin de suç ortağı olduğunu gözler önüne serdiğini belirterek, 'Netanyahu, dünyanın en vahşi katliamlarına imza atan bir cani olarak tarihe geçmiştir. Bu alçak adam, ABD Kongresi'nde yaptığı 56 dakikalık konuşmasında tam 50 kez ayakta alkışlanmıştır. Bu durum sadece Netanyahu'yu değil aynı zamanda Amerika Birleşik Devletleri'nin de suç ortağı olduğunu gözler önüne sermiştir. Netanyahu'nun emriyle Filistin topraklarında yaşanan zulüm ve insan hakları ihlalleri dünya kamuoyunun gözleri önünde gerçekleşmektedir. Bu katliamlar kadın, çocuk, yaşlı demeden sivil halkı hedef alan bir vahşet örneğidir. Buna rağmen Netanyahu'nun, bu vahşeti meşru göstermeye çalışırken ABD Kongresi'nde büyük bir destek bulması, uluslararası vicdanı derinden yaralamıştır. Amerika Birleşik Devletleri, demokrasi ve insan hakları savunucusu olarak kendini lanse ederken netanyahu gibi bir caniye destek vererek kendi değerlerine de ihanet etmiştir. Bu durum, ABD'nin dış politikadaki ikiyüzlülüğünü gözler önüne sermiş, bir yandan dünyaya demokrasi ve insan hakları dersi vermeye çalışan ABD, diğer yandan bu değerleri çiğneyen sözüm ona liderlere kucak açması, tam bir münafıklıktır. Bu alkışlar, bir kez daha sadece Netanyahu'nun değil, ABD'nin de bu zulmün bir parçası olduğunu göstermiştir. Bu nedenle Amerikan halkının ve dünya kamuoyunun bu duruma sessiz kalmaması gerekmektedir. Adalet ve insan hakları savunucuları, bu tür zulümlere karşı güçlü bir duruş sergilemelidir. Ve Netanyahu'nun bu şeytani aklanma oyununa karşı çıkmalıdırlar.' ifadelerine yer verdi. (İLKHA)