MADDİ VE MANEVİ MASKELERİMİZ

Malumunuz son bir yıldır Covid-19 hastalığından taktığımız ve işin ehli olan kişilerin de “takın!” dediği maddi maskemiz var. Kesinlikle ihmal etmememiz gereken bir maske…  Evet,  “Müslüman tedbirli olur” gereği maskeyi takıyoruz ve takacağız.

Rabbimize sürekli niyazda bulunalım, dua edelim. Bir gün bu maskeden kurtulacağız inşallah.

Bir de asıl olan…

Üzerinde düşünüp tefekkür etmemiz gereken görünmeyen manevi maskelerimiz var. Bu öyle bir maske ki hem dünyamızı hem de ahiretimizi yakından ilgilendiriyor.

 Hepiniz anlamışsınızdır hangi maskelerden bahsettiğimi. Örnekler vermek gerekirse, bir Müslüman dışarıda hayır ve hizmet için koşturup duran biri ama evde tembel bir baba dışarıda bir melek ama evde zalim, bir genç dışarıda davetçi ama evde pasif, bir öğretmen okulda eğitimci ama evde eğitim namına bir eseri yok, bir mümin dışarıda başkalarının çocuklarıyla ilgilenir ama evinde ev ahalisini unutur…

Bu örnekleri çoğaltabiliriz Çünkü maskeli hayata alışmışız. Bu bizim için çok normal bir durum haline gelmiş. Hatta bunu çoğu zaman da savunur hale gelmişiz. “Ee ne yapalım dışarda yoruluyoruz. Bari eve geldiğimizde dinlenelim” diyebiliriz. Sanki Peygamberimizin(s.a.v) hayatını hiç okumamışız gibi. Sanki Peygamberimiz(s.a.v) dışarıda hiç yorulmadı…

Kendimize gelelim, tefekkür edelim, silkinelim.  Şunu çok iyi bilelim ki maske takan bir Müslümanda samimiyet olmaz. Samimiyetsizlik hâsıl olur.

Cenâb-ı Hak şöyle buyuruyor mu: “Biz bu kitabı sana gerçeğin bilgisi olarak indirdik. Öyleyse samimi bir inanç ve bağlılık göstererek sadece Allah’a kulluk et.”(Zümer39/2)

Resûl-i Ekrem (s.a.v) bir hadisinde  “Din samimiyettir.” buyurmuştur.(Müslim)

Bu din, maskeli bir hayatı kabul etmeyen bir dindir. Bu yüceler yücesi dinimiz bunu kaldırmıyor, kabul etmiyor. Bu dinin ilkeleri var. Bu dinin bir yaşam tarzı ve kalitesi var.

Peki, bu din kısaca ne olmamızı ve nasıl hareket etmemizi istiyor?

Özetle ifade etmek gerekirse;

Birincisi: bu din, bir Müslümanın bütünlük İlkesine göre hareket etmesini istiyor. Yani parçalanan bir hayat istemiyor. İçi, dışı bir olmayan Müslümanı kabul etmiyor. Bu din sözle amelin dengesizliğini, uyumsuzluğunu istemiyor. Kısacası İslam’ı yaşamada” bütün ol, parça olma” der.

İkincisi: Bu din, bir Müslümanın şeffaflık İlkesine göre hareket etmesini istiyor. Yani farklı hesaplar içerisinde olmamasını istiyor. Bu din senin gizli ajandanın olmasını kabul etmiyor. Kendini farklı, özel veya gizli biriymiş gibi hareket etmeni  istemiyor. Kısaca bu din sana “şeffaf ol!” diyor.

Üçüncüsü: bu din, bir Müslümanın sadelik İlkesine göre hareket etmesini istiyor. Yani konuşmalarımız, sohbetlerimiz, giyinişimiz, oturup kalkmamız, yürüyüşümüz, evimiz, eşyalarımız, hatta yediğimiz yemeklerimiz…

Bakın kıblemiz olan Allah’ın evi Kâbe, neden bu kadar ihtişamlı biliyor musunuz? Kâbe’nin ihtişamlı olmasının sebeplerinden biri -gidenler görenler bilir- sade olmasıdır.

Yani özün sözü, mümin hayatını maskesiz yaşayan biridir. İçi, dışı uyum içerisinde ve her yerde Müslüman olmanın gereklerini yerine getiren biri olmalı. Hayatın her anını bir Müslümana yakışacak şekilde yerine getirip değerlendirmesi gerekir.

Dua edelim; kendimize, ailemize, topluma ve ümmete…

Maskesiz yaşayan adamlardan olmak duasıyla…

Allah’ emanet olun!

Vesselam.

foto
Yazar: Selahattin Yıldız
YORUM YAPIN(üye olmadan da yorum yapabilirsiniz)
Yorumla
İptal