Zimane Dayike=Ana dil

İnsanoğlu doğar, büyür ve ölür. Bu üç döngü arasındaki merhaleleri tamamladıktan sonra dünya hayatı biter. Akabinde sonsuz olan ahiret hayatı başlar. Her iki hayat ile ilgili ortak noktalardan biri konuşmaktır. Yani nasıl ki bizler dünya hayatında konuşuyorsak, aynı şekilde ahirette de bir konuşma olacaktır. Muhteviyatını bilmemiz imkansız. Lakin tahminlerde bulunabiliriz. Bu tahminleri yazının ileri ki safhalarında değineceğiz.

Birleşmiş milletler bir araştırma verisi yayınlamıştı. Belki bir çoğumuz farkına bile varamadık. Dillerle ilgili yaptığı araştırma hem dikkat çekici hem üzüntü vericiydi. Araştırma verilerine göre, dünyada kullanılan dil sayısı net olmamakla birlikte 7000 ila 8000 arasındadır ve bu dillerin yarısı korunmadığı takdirde, önümüzdeki 100 yılda yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Avustralya’da 108, Hindistan’da 198 ve ABD’de 190 dil yok olma tehlikesi yaşamaktadır. En çok yok olmaya yüz tutan diller bu üç ülkede mevcut. Bunun yanı sıra Türkiye’de de 15 dilin yok olacağı ön görülüyor. Bunlar: Abhazca, Adige, Kabar-Çerkes, Zazaca, Abazaca, Hemşince, Lazca, Pontus Yunancası, Çingene dilleri, Süryaniceye benzeyen Suret, Batı Ermenicesi, Gagavuzca, Ladino, Turoyo, Hertevin. Bir çoğunu duymamışızdır. Ama ne önemi var sonuçta bir lisan bir insan demek ise yok olan her dil yok olan bir insan demektir. Bütün diller, dini ve insani olarak apaçık bir hak iken, müslim-gayri müslim fark etmeksizin dillerin yok olmasına karşın önlemler almayan devletler bilmelidir ki, sıranın kendi dillerine geldiği vakit iş işten geçmiş olacaktır. Devletler sadece kendi resmi ve ırki dillerini değil, tüm dilleri yaşatmaya gayret ettiği müddetçe dilleri ebediyen payidar kalacaktır.

Unutulmamalıdır ki, dillerin yok olması için çaba sarf edenler veyahut yok olması karşısında sadece izleyenler tarihin çöplüğünde yerini alırken, rahmet ile değil, lanet ile anılanlardan olmaya mahkumdurlar. Hiçbir dil kutsal değildir. Ancak yeryüzünde sadece bir kişinin konuştuğu dil ile milyarlarca kişinin konuştuğu dil, aynı ölçüde değerlidir, eşittir ve yaşama hakkına sahiptir. Şimdiye kadar insani olarak yazdığım yazının şimdi İslami kısmına değinmeden geçmek olmaz olamaz. Çünkü yeryüzünde hiçbir güç, ideoloji, rejim, sistem adına her ne derseniz deyin, İslam’ın hakları koruma alanında verdiği özgürlükleri verememiş, aksine haklarını ellerinden almıştır. Yine dil örneğinde baktığımızda her dil Allah’ın ayetlerinden olup, istisnasız tüm dillerinde yegane koruyucusu ve teminatçısı İslam’ın kendisidir.

Şimdi gelelim yazımın başında belirttiğim ahiret hayatındaki konuşmak ile ilgili tahminlere. Ayet ve hadislerle sabittir ki Allah (azze we celle) ahirette bizim ile muhatap olacaktır. Lakin bu muhataplık hangi dil ile olacağı hususu bizlere bildirilmemiştir. Ancak üç ihtimal ile bu konu kesinlik kazanacak kanaatindeyim.

1. ihtimal: Allah bizim ile konuşacağı dil, şimdiye kadar hiç konuşulmamış ve duyulmamış bir dil olacaktır.

2. ihtimal: yeryüzünde konuşulmuş bir dil arasından seçilecek bir dil olacaktır.

3. ihtimal: her ırkın, milletin, kavmin dili ne ise o dil ile konuşacaktır.

Şimdi ihtimaller değerlendirdiğinde, ahirette hangi dil ile konuşacağımız kesin değil iken, dilimizi üstün görüp, diğer dillerin yok olmasına katkı sunmak veya ilgisiz kalmak, Allah ve resulüne apaçık bir savaş değil midir? Yok etmek istediğimiz dil, Allah’ın(azze we celle) ahirette seçtiği dil ise, halimiz ne olur? Allah ve resulüne savaş açıpta kazanan tek bir insan yoktur, bulamazsınız.

Bu sebepledir ki, ırkçılık, kavmiyetçilik ve milliyetçilik oturtmadan her bir fert, toplum ve millet kendi diline sahip çıkmalıdır. Dilinin yaşatılması için gayret sarf etmelidir. Buna  güç getiremeyenlere yardım elini uzatmalıdır. Bunlar İslami ve insani hak ve söylemlerdir. Herkesin bu söyleme saygı göstermesinin yanında, faydalı katkıda bulunması elzemdir.


***

Bu yazıyı bitirdiğim günün sonraki akşamında yaşanan ırkçılık olayından dolayı bir parantez daha açmak istedim. Başakşehir ile Psg arasında oynana şampiyonlar ligi maçında, Başakşehir teknik ekibinden Pier Webo’ya yönelik ırkçı söylemler yapılmış ve akabinde her iki takım sahayı terk etmişlerdir. Öncülük eden başta Başakşehir’li futbolcular olmak üzere tüm futbolcu ve yöneticileri tebrik ederim. Şimdi bu konu karşısında ne denilebilir ki. O kadar çok tepkiler var ki buna rağmen hala ırkçılık bir virüs gibi müslim-gayri müslim herkesin arasında yayılmaktadır. Bunun iki nedeni vardır. Birinci nedeni, İslam’dan olabildiğimizce uzak kalıyoruz ve koşar adımlarla daha da uzaklaşmaya devam ediyoruz. İkinci nedeni ise söylemlerimizde kesinlikle ama kesinlikle samimi değiliz. Bu yüzdendir ki bırakın ırkçık bitmiyor, aksine durmadan hızlıca yayılıyor.

Bu konuya binaen bizim bir tefekküre ihtiyacımız vardır. Çünkü küfür ehlini anlamak pek tabiidir. Lakin her türlü ırkçılığı ayakları altına alan bir peygamberin ümmeti olarak bize ne oluyor. Ne oluyor da hem şefaatini istediğimiz peygamberi sevdiğimizi söylüyor, hem de ayakları altında aldığı ırkçılığı baş tacı yapıyoruz. Uyanık olmalı, kucaklayıcı olmalıyız. Eğer olamaz isek sonunda dağılır, parçalanır ve yok oluruz. Allah bu kötü sondan bizleri muhafaza eylesin.

foto
Yazar: Musab Çetinkaya
YORUM YAPIN(üye olmadan da yorum yapabilirsiniz)
Yorumla
İptal