Siber savaşçılar

Bu yazıyı yazmadan önce başka bir konuya değinmek istemiştim. Lakin izlediğim bir haber beni bu konuda yazmaya teşvik etti. Haberde İngiltere Savunma Bakanı Sir Nick Carter robot askerlerle ilgili açıklama yapıyordu. Carter, aynen şunları söylüyordu: Birleşik Krallık, beş yıllık savunma planının merkezine robot savaşına yapılan yatırımları koymuştur. 2030 yıllarında 120.000 kişilik ordumuzda 30.000 robot asker olabilir. Üçüncü dünya savaşının çıkma ihtimali bizi buna sevk etti.

Robot askerler şu an konuşulan bir konu değil. Elbette bunun öncesi var. Başka ülkelerde bu alanda çalışma yapmaktadır. Ama hiçbir ülke bu kadar yakın bir zamanda robot askerlerin orduya katılacağından söz etmemişti. Gelelim bu açıklamaya, bakmayın onun savunma planı dediğine. İngilizler hiçbir zaman savunma yapmadılar. Her daim kendi sömürgelerini elinde tutabilme adına, durmadan saldırı halinde kalmıştır. Gerek ordusuyla, gerekse de ajanlarıyla, özellikle İslam coğrafyasında her türlü tahribat için her türlü saldırıyı meşru görmüştür. Üstelik üçüncü dünya savaşından bahsetmesi de, “Acaba İngilizlerin böylesi bir savaş planı mı mevcuttur?” diye sormadan edemiyor insan. Sözlerinin devamı da var. Asıl mesele açıklamanın son kısmında gizlidir.

Ne diyor Bay Sir: robotlar olası bir savaşta insan kaybının önlenmesinde mantıklı olsa da, uzun vadede geri dönülmesi zor durumlara sebep olabilir. Ne demek şimdi bu? Asıl soru bu endişe ne? Endişeye yol açacak durum ne olabilir? Önümüzdeki on yılda ordusuna 30.000 robot asker katmayı düşünen ve bu alanda teknolojisi ilerlemiş bir ülkenin, uzun vadede bunu tehlikeli görmesinin tek bir nedeni olabilir, oda siber alanda uzmanlaşmış kişilerdir. Yani bir diğer anlamda hackerlar. Tek bir hackerın oturduğu yerde robot askerlerin sistemini ele geçirme ihtimali küfür ehlinde büyük endişe meydana getirmektedir. Düşünsenize bir İslam ülkesine katliama, yıkıma ve vahşete gönderilmeye hazır olan robot askerlerin sistemi ele geçiriliyor ve robotlar buckingham sarayına doğru hareket edip, kraliçenin karşısına dikiliyor. Bence böylesi bir durumun hayali dahi güzeldir.

Peki şimdi kendimize esaslı bir soru soralım. Bizler ingilizlerin bu endişesine nasıl bir katkı sunabiliriz? Elbette ki en büyük hazinemiz olan evlatlarımızı ve gençlerimizi siber alanda yetiştirerek bunu başarabiliriz. Bir söz vardır “Her şeyi devletten beklememek lazım” diye. Ailemizde, akraba, dost çevremizde, bu konuda yeteneği olan ilgisi olan evlatlarımızı  bu tür konulardaki men edici uyarılar yerine, bu alanda kendini daha da geliştirecek ortam ve imkanı sağlamamız gerekir. Gücümüz nispetinde maddi açıdan her türlü fedakarlık elzemdir. Netice itibari ile önümüzdeki yıllarda savaşların neredeyse tamamı siber alanda olacaktır. Ve bu alanda kendini yetiştiren her bir İslam ve vatan evladı küfre ağır darbeler vuracaktır inşallah.

Bunlar belki biraz uçuk söylemler gibi gelebilir ama biraz düşününce bu konuda tap taze bir örnek mevcut. Bu örnek: Ermenistan’ı tek başına Allah’ın inayeti ve izni ile yenen adam Selçuk Bayraktar. Yaptığı yazılımlarla üretilen SİHA’lar Ermenistan ordusunu mağlup etti. (hamdolsun bir küfür ordusunun rezil olması son derece sevindiricidir.) Ermenistan’ın diz çökmesi elbette bir ekip işi ile oldu ama unutmayalım ki öncülük eden beyin tek bir adamdır. Onunla başladı, büyüdü, büyüdü ve küfrün beynine bir balyoz gibi indi. Bizim de azimle ve sabırla bu konuda öncülük etmemiz ve evlatlarımızı teşvik etmemiz gerekir hem de hiç zaman kaybetmeden. Çünkü küfür milleti boş durmuyor. Elbette ki Selçuk Bayraktar’ın başında olduğu bazı projeler ile siber alanda yetiştirilen gençler vardır muhakkak ama biz de illa devlet imkanları olması lazım demeden, dinimiz ve İslam coğrafyası için gençlerimizin önünü açmamız elzemdir.

Elbette hacker yetiştireceğiz. Elbette yazılım ve program anlamda dünya çapınca yetenekli gençlerimizi yetiştireceğiz ama bunu yaparken onları bir robot asker olarak değil, İslam’ın ve vatanın bir evladı olarak yetiştireceğiz. Bir çok anne baba haklı olarak; internetin ve teknolojinin güzel ahlak üzerindeki olumsuz tahribatlardan endişe etmektedir. Elbette ki bu konuda üzerinde titizlikle duracağız. Duracağız ki evlatlarımız birer robot asker olmasın. Aksi taktirde küfrün robot askerler için duyduğu endişeyi biz de evlatlarımız için duyarız Allah muhafaza. Endişe duymamak adına bizim, verilen bu dünyevi ilmin yanında İslami ilim, terbiye ve güzel ahlakı vermemiz elzemdir. Çünkü nasıl ki bir hacker, robot askerlerin sitemine girip onları ele geçirir ise aynı şekilde İslam’dan yoksun yetişecek hackerımızın aklına bir iblis girer ve onu bir silah gibi bize yönlendirir.

Her zaman ve her şartta, ne eğitim olursa olsun, basit bir oyunda dahi, İslami hususları öğrenerek ve öğreterek hareket etmez isek ya yok oluruz, ya da küfür ehline benzeriz. Bu minvalde yapacağımız planlarımızda ruhun gıdası olan İslam’ı bol bol vücuda vererek ilerleyeceğiz. Gençlerimizi; imanlı, namazlı, Kur’anlı, merhametli, şefkatli, sadık, itaatkar, küfre buğzeden birer fert olarak yetiştirdikten sonra beraberinde bir siber savaşçı, asker, polis, doktor, mühendis, iş adamı, işportacı, hamal, yazar, öğrenci, öğretmen, anne, baba olsun. Böyle yaptığımız takdirde zafer müminlerin gayret ve ihlaslarıyla İslam’ın olacaktır.

foto
Yazar: Musab Çetinkaya
YORUM YAPIN(üye olmadan da yorum yapabilirsiniz)
Yorumla
İptal