Kahramanlarımız

          Bir önceki yazımda medyanın algı operasyonuyla bize dayatılan sahte kahramanlardan söz etmiştim. Bu dayatılan sahte kahramanları benimseye benimseye asıl kahramanlarımızı ya unuttuk ya da önemsememeye başladık. Öylesine sayısız kahramanlarımız var ki sadece onların isimlerini yazmaya kalkışsak ne bu köşe yazısı ne de ciltler dolusu kitaplar yetmez. Sadece yakın tarihimize, yani Osmanlı devletinin yıkılmasından sonraki tarihimize baktığımızda bile nice sayısız ve isimsiz kahramanlarımızı göreceğiz. Her birinin hayatına, mücadelesine baktığımızda tüm Müslümanlar için birer örneklik teşkil edecek meziyetlerine şahitlik ederiz. Fedakarlık, azim, sabır, iman, ihlas, vefa, çile, samimiyet…

          Çeçenistan dağlarının bağrında ayı avına çıkan güzellik savaşçıları; Kafkas Kartalı Şeyh Şamil, Şamil Basayev, Cehar Dudayev, Emir Hattab, Aslan Mashadov, Zelimhan Yandarbiyev ve Rus zulmüne izzetlice direnen ve Allah’a verdikleri sözü yerine getirerek şehadet şerbetini içen nice yiğit çeçen evlatları.

          İngilizlerin maddi manevi çöküntüye uğrattığı Mısır’da bir ay gibi doğan ve nice kahramanlar yetiştiren Hasan El-Benna, Seyyid Kutub, Yusuf Hevvaş, Abdülfettah İsmail, Muhammed Mursi…..

          Sayılarının çokluğundan hangisini yazacağını şaşırabiliriz. İran’da İslam inkılabını gerçekleştiren İmam Humeyni ve Ali Şeriati gibi daha nice güzide talebeleri.

          Amerika’nın bağrından çıkmış Bilal-i Habeşi gibi İslam siyah incisi olma şerefine nail olmuş Malcolm-X. Bangladeş’te izzetsiz bir yaşam sürmekten ise ipe gitmeyi yeğleyen Abdulkadir Molla, Motiur Rahman Nizami ve onların ebedi liderleri Ebul Ala Mevdudi…..

          Hele bir Filistinli yiğitler var ki her biri ayrı ayrı bağrımızda hançer gibi saplanmış durumunda. Tabiri caizse taşı kaldırsan altından bir kahraman çıkarcasına bağrında nice kahramanlar barındırmaktadır. Felçli bir adam olmasına rağmen israili tir tir titreten Şeyh Ahmed Yasin, Yahya Ayyaş, Abdulaziz Rantisi, İsmail Heniyye, Halid Meşal ve Abdullah Galip Bergusi….. Bergusi ismini hafızalarımıza öyle bir kazımalıyız ki, onun şahsında ümmet için düşünülen esareti asla unutmayalım. Kendisi şu anda hala israil cezaevinde esaret altındadır. Dünya ve insanlık tarihinde bir numune teşkil edecek (sözde) bir yargı kararı ile israil mahkemeleri tarafından tam 67 kez müebbet hapis cezasına çarptırılmış ve israile az gelmiş olmalı ki ilaveten tam 5 bin 200 sene evet yanlış okumadınız tam beş bin iki yüz sene hapis cezası verildi. Kendisi Şehit Yahya Ayyaş’tan devraldığı mühendislik sancağını 1,5-2 yıl gibi kısa bir sürede çok ileriye taşıyınca siyonist israil tarafından bir numaralı hedefe konularak kendisinden korkulmuş ve bir ihanet sonucu yakalanıp esir düşmüş ve sonuç olarak tek kişilik hücrede cezasını çekmek üzere zindana atılır.

        Dedim ya dostlar hangi birini sayabilirim ki? Kahramanlarımızı hatırlamak, yâd etmek onların hayatlarına vakıf olmak ve rehber kabul etmek bizleri karanlık yollardan aydınlığa çıkaracak meşale olacaktır.

          Yine bir kahraman daha var ki onu anlatmaya kelimeler kifayetsiz kalmaktadır. Peygamberden sonra imamların imamı, şehitlerin serdarı, peygamber varislerinin gözdesi olan Şehit Rehber İmam Hüseyin. İslam’a vakfedilmiş bir hayat, gece gündüz demeden Allah için çalışan bir beden ve sadece Allah aşkı ile çarpan, yanan bir yürek. Dokunduğu her yeri adeta bir gül bahçesine çeviren elleriyle gümüşü sımsıkı tutar ve koca bir medeniyet inşa eder. Söz dönüp dolaşıp vatanımıza gelirse eğer, ancak Mehmet Akif’in dizesi ile açıklanabilir.

“Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda”

foto
Yazar: Musab Çetinkaya
YORUM YAPIN(üye olmadan da yorum yapabilirsiniz)
Yorumla
İptal