Ömür sermayemiz

Asra andolsun ki insan ziyandadır. (Asr 1-2) 

İslam büyüklerinden biri bu surenin anlamını pazarda buz satan birinin güneşin yükselmeye başlayıp öğlesıcaklığına doğru hareket ettiğinde, feryat ederek sermayesi eriyen bu adama yardım edin demesi ile anladım demiştir.

Ömür sermayemiz eriyip gitmektedir. Günler günleri, haftalar haftaları, aylar ayları, yıllar yılları kovalamakta ve sermayemiz her doğan güneş ile birlikte erimektedir.

Sermayemiz tükenip giderken kâr etmeye çalışmalı, iyi ve faydalı işler ile uğraşmalıyız. Üstadın dediği gibi;  Ömür sermayesi pek azdır; lüzumlu işler pek çoktur. Biz bu lüzumlu işlere odaklanmalı ve iyi bir tüccar gibi kâr etmeye, zamanımızı en iyi şekilde yönetip ondan en yüksek faydayı elde etmeye çalışmalıyız. Yoksa Allah korusun zarara uğrayanlardan oluruz. 

Bu kıymetli sermayeyi nerede, nasıl, kiminle ve kimin için harcadığımızdan sorulacağız. Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyuruyor ;  "Hiçbir kul, kıyamet gününde, ömrünü nerede tükettiğinden, ilmiyle ne gibi işler yaptığından, malını nereden kazanıp nerede harcadığından, vücudunu nerede yıprattığından sorulmadıkça bulunduğu yerden kıpırdayamaz."¹

İlk sorulacağımız suallerden biridir zamanın nerde, nasıl harcandığı öyle ise daha şimdiden bir muhasebe içine girmeli günlerimizi nasıl ve ne şekilde geçirdiğimizin üzerinde durulmalıyız. 

Bir Müslüman için zamanı öldürmek, boş vakit geçirmek gibi bir kavram yoktur, olmamalıdır. Çünkü insan boşa yaratılmamış ki, boş vakti olsun. İnsan hayatta iken nasıl olurda kendini (!)  zamanını öldürmeyi düşünür. 

‘’Boş kaldın mı hemen başka bir işe koyul’’³  ayeti Ruhul Beyan tefsirinde İsmail Hakkı Bursevi tarafından şöyle tefsir ediliyor:  Bir insanın hiçbir iş yapmadan boşu boşuna oturması ya da dinini veya dünyasını ilgilendirmeyen işlerle meşgul olması düşünce sakatlığına, akıl zayıflığına, gafletin insanı esir almasına işarettir diyor. 

Yine Allah-u Teâla Kitabı Keriminde Müminin özelliklerinden bahsederken o özelliklerden biri de  ‘’Onlar ki boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler.’’²buyuruyor. Biz bu düstur ile hayata bakmalı ve bu düstur ile hareket etmeliyiz.

Bu dünya misafirhane ve bizde misafiriz. Hz. Nuh (a.s)950 yıl yaşayan bir peygamber, bize çok uzun gelen hayatını, iki kapılı bir evin, bir kapısından girip diğer kapısından çıktım diyerek anlatıyor. Bizim yaşayacağımız (!) garanti olmayan 60 veya 70 yıllık bir hayat ve bu hayata yaklaşımımız. 

Bu kıymetli sermayeyi kıymetli şeylere vermek lazımdır. Rabbim bizi sermeyesi ile bol ve karlı kazançlar elde edebilenlerden eylesin. 

Yaşlı adamın biri nehre bakıyormuş. Onu gören bir genç ona yaklaşmış ve sormuş, bey amca neye bakıyorsun böyle demiş.

-Yaşlı Adam geçip giden ömrüme bakıyorum ömrüme diye cevap vermiş. Genç şaşırmış bey amca bu geçen sudur su deyince yaşlı adam hemen tamamlayıvermiş. Evet, genç adam benim ömrümde su gibi geçip gitti demiş.

Ömrümüz su gibi akıp gidiyorkeşke su gibi berrak ve temiz olarak akıp gitse….

Yazımızı Hz. İsa (a.s) şu sözü ile bitirelim. Dünya üç gündür;

Dün: Geçmiştir, elinde ondan bir şey yok.

Bugün: İçinde bulunduğun andır, bunu ganimet bil değerlendir.

Yarın: Gelecektir, fakat yetişip yetişemeyeceğini bilmiyorsun.

Rabbim, ömrümüzü bereketli ve kendisinin razı olacağı ameller ile geçirmemizi nasip etsin.

Amin.

 

1-Tirmizi, Kıyamet1

2-Mü’minun Suresi3

3- İnşirah, 7

foto
Yazar: Yakup Kaya
YORUM YAPIN(üye olmadan da yorum yapabilirsiniz)
Yorumla
İptal