İnfak Ahlakı ve Nifaktan Korunma


İnfak zenginden fakire giden yoldur. Zengini fakire bağlayan bağ, dünya ve ahiret kapısı olan bir tüneldir. Arapçada metroya nefek denir. Metro yeraltından gittiği için böyle söylenmiştir.

İnfak ve nifak aynı kökten gelmektedir. Nifak tarla farelerinin tarlanın altından gezindikleri yerin bilinmemesi, tarlanın o ucundan diğer uçuna hareket etmesi ve bulunduğu yerin tam bilinmemesinden dolayı böyle denmiştir. Bundan dolayı iki yüzü, iki ciheti olduğu ifade edilir. Münafığında iki yüzü, iki yönü vardır. Müslümanların yanında başka kâfirlerin yanında başkadır.

İnfakında iki yönü var biri dünya diğeri ise ahiret… Bu dünyada verdiklerimizi öteki dünyada bulacağız inşallah…

İnfakı olanın inşallah nifakı olmaz.

Kur’an’da Münafık’un süresinde münafıkların özellikleri anlatılırken surenin sonuna doğru münafıkların mal ile olan imtihanını da anlatır.

İnfak ile ilgili Efendimiz ile özel görüşme talep edenler için Mücadele 12. Ayette;

‘’Ey iman edenler! Peygamberle özel görüşme yapmak istediğiniz zaman, bu görüşmenizden önce bir sadaka verin. Sizin için en iyi ve en nezih davranış budur. Şayet bulamazsanız, bilin ki Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir.’’

Peygamberimiz ile özel görüşme yapmadan evvel infak vermeleri istenmiştir. Daha önce efendimiz münafıklar tarafından çok rahatsız edilirdi. Bu ayetten sonra münafıklar infak vermedikleri için özel görüşme taleplerinde ciddi azalma meydana gelmiştir.

İnfak aynı zamanda maldan ayrılıktır. Malın hem elden hem de gönülden çıkarılmasıdır. Malın Allah’a ait olduğunu tasdiktir.

Yine Cenabı Hak Kur’an-ı Kerim’in Âl-i İmrân Suresi 92. Ayette, ‘’ Allah yolunda sevdiğiniz şeylerden harcamadıkça iyiliğe asla eremezsiniz. Ne harcarsanız Allah onu hakkıyla bilir.’’

Sevdiğimiz ne varsa, neyi en çok seviyorsak, neden ayrılmak bize ağır geliyorsa onu vermeli verebilmeliyiz. Keyiflerden, rahattan, maldan, makamdan infak edebilmeliyiz.

Yoksa giyinmiş olduğumuz kullanım ömrünün sonuna yaklaşan eşyaları fakire vermek, onu elden çıkarmak gerçek infak değildir.

İnfak ederken Habil gibi imtihanı kazandıracak, malın en iyisinden ve  gönül hoşluğu ile vermeliyiz.   

Hz. Ebubekir, Hz. Ömer gibi Tebük gazvesi için malının tamamını, geriye Allah ve O’nun Resulünü bırakmak veya malın yarısını getirebilmek, yine mal bulamayan Ulbe bin Zeyd gibi kendi onurunu ve şerefini Allah yolunda infak edebilmek.

Allah yolunda korkmadan infak edebilmek tıpkı Hz. Ali gibi,

Hz. Ali kölesi Kamber ile hurmalığa gidiyor. Akşam olunca da toplamış oldukları hurmayı torbaya koyarak eve doğru yol alıyorlar. Yolda bir ihtiyaç sahibi Kamber’e yaklaşıyor ve bana Allah rızası için bir şeyler ver diyor. Bu arada Hz. Ali, Kamber’e soruyor Kamber ne istiyor bu adam diye;

Kamber Hurma istiyor ya Ali,

Hz. Ali, öyleyse hurma ver,

Kamber, hurma çuvalın içinde

Hz. Ali, çuvalla ver,

Kamber, çuval devenin üstünde,

Hz. Ali deveyle ver, 

Kamber diyor ki devenin yuları benim elimde idi. Yuları benim elimde demekten korktum. Yoksa beni de verecekti.

İşte infak böyle olur. Korkmadan, çekinmeden,  bitip tükeneceğini düşünmeden verebilmek…

İnfak denilince hemen para aklımıza geliyor ama her nimetin infakı olur, olmalıdır. Size verilmiş olan şeylerden infak edin.

Kimin elinde ne varsa onunla ateşten korunsun ve Allah yoluna infak etsin.

Efendimiz ; “Yarım hurma ile de olsa, Cehennem’den korunmaya bakın!” (Buhârî, Edeb 34)

Rabbim her birimizin ruhi ve bedeni arınmayı gerçekleştirebilen Allah yolunda korkmadan infak edebilenlerden eylesin. Amin.

foto
Yazar: Yakup Kaya
YORUM YAPIN(üye olmadan da yorum yapabilirsiniz)
Yorumla
İptal