Câmi ve Biz

Bizim medeniyetimiz cami üzerine kurulan bir medeniyettir. Caminin etrafında, camiyi merkeze alan ve yapılaşmadan oturumuna kadar cami etrafında halkalandığımız bir medeniyet. Yeni yerlerin fethinden sonra ilk yapılan imarlardandır cami. Çünkü fethedilen yerlerdeki gönüllere ulaşmanın yolunu cami belirler onun için Müslümanlar gittikleri her yere önce cami inşa etmiş ve medeniyeti cami üzerine bina etmiştir.

 

Medeniyetimizin oluşmaya başladığı, Efendimizin (s.a.v) hicretiyle başlayıp devletleşme yolunda atılan adımların ilki yine Cami-Mescit ile gerçekleşmiştir. Hicret esnasında Ranuna vadisinde Cuma namazı kılınmış ve Küba Mescidi inşa edilmiştir. Daha yolda iken ve Medine’ye varmadan kurulan bir mescit. Kur’an’da takva üzere inşa edilmiş ilk mescit olarak adlandırılır. ¹

 

Daha öce şehirler ve yerleşim yerleri cami ve mescitlerin etrafında şekillenirken odak nokta cami mescit olurken kapitalizm ve globalleşen dünya ile maalesef AVM ve alışveriş merkezlerini odağa aldık bu da yaşadığımız eksen kaymasını net bir şekilde ortaya koymaktadır.

 

Allah-ü Teâlâ zamandan ve mekândan münezzehtir. Ancak Kâbe’nin hürmetinin nişanesi olarak Beytullah denir. (Allah’ın Evi) Camiler ve mescitlerde Beytullah’ın yeryüzündeki şubeleridir. Onun için gerekli ihtiramı ve hürmeti göstermemiz lazım. Gerekli ihtiram ve hürmet deyince hemen taş, çini ve boya akla geliyor değil mi? Camilerin imarı ve ihyası onları Cuma gününde, bayram günündeki cemaate kavuşturmakla olur. Yoksa bizim caminin minaresi sizinkinden daha uzun, sizin camiden daha büyük yarışına girilmiş olur ki buda fayda vermez.

 

Evlerimizden biride cami, mescitler olmalıdır. Evde, işte değilsek camide olmalıyız. Camileri kendimize mesken edinmeliyiz. Yiğit düştüğü yerden kalkar bizler camiden uzaklaştıkça düştük, değer kaybettik tekrar yeniden ayağa kalmak için camilere dönmeliyiz.

 

Mü’min camide iken suda olan balık gibidir. Hadiste; El Mü’minu fil mescidi kes semeki fil mai. El Münafıku fil mescidi ket tayri fil kafesi. Camide olan Mümin suda olan balık gibidir. Camide olan münafık kafeste olan kuş gibidir. Bir balık nasıl su dışında yaşayamaz ise müminde cami dışında yaşayamaz. Münafık için cami sıkıntı eziyet yeridir. Girdiğinde hemen çıkmak ister. (Hafazanallah)

 

Camiler sadece ibadet merkezleri değil, İslam’ın en önemli şiarı,  ilim meclisleri (Suffa), ordu karargâhı, talim terbiye mektepleridir aynı zamanda.

 

Camileri imar, inşa ve ihya edelim. Camiler fabrika gibi olmalı mamul bir uçtan girecek diğer taraftan bambaşka bir malzeme çıkacak. Camide öyle olmalı buradan girecek öteki taraftan bambaşka kişilikli, dini diyaneti, takvası tam olan bir birey olarak çıkmalıdır.

 

Camilerden ölüler kadar dirilerde faydalanmalıdır. Sadece cenaze ritüelinin gerçekleştiği yer olarak kalmamalıdır. Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman Hz. Ali gibilerin yetiştiği yerler olmalı ve bunun için çaba sarf edilmelidir. Mescidi nebevinin damı yoktu ama ne sahabeler yetiştiriyordu o mescit.

 

Cami aynı zamanda harp meydanıdır. Şimdi buda nerden çıktı diyecekleriniz vardır. Mihrap nedir? İmamın namaz kıldığı ve kıldırdığı yer. Orası harp meydanıdır. İyilik ile kötülüğün mücadele meydanı. İyiliğin galebe çaldığı ve iyiliklerin membaı olan bir yerdir. Bir yerde cami yoksa kötülük bu harbi kazanmış demektir.  İyilikleri hâkim kötülükleri men mekânıdır cami.  

 

Cami deyip geçmeyin namazın faziletinin en âli olduğu mekândır. Yirmi yedi kez tek başına kıldığın namazdan daha değerli kılınan yeri adı.

 

İslam’ın şiarıdır. Yabancı bir memlekete vardığınızda duyacağınız ezan, göreceğiniz cami oranın belde-i islam olduğu Müslümanların var olduğunu bize hatırlatır.

 

Birkaç hadis ile konumuzu sonlandıralım.  “Bir kimsenin mescitle alâkasını görürseniz, onun mümin olduğuna şehadet edin.” ²

Ebu Hureyre’den rivayet edilen bir hadiste; Başka bir gölgenin bulunmadığı Kıyamet gününde Allah Teâla, yedi insanı, arşının gölgesinde barındıracaktır: Bunlardan biride ‘’Kalbi mescitlere bağlı Müslüman,’’

 

Yine âma adamın biri gelip efendimize ben âma biriyim;  Namaza gelmesem dedi.

 

Efendimiz ; ‘’Sen namaz için ezan okunduğunu işitiyor musun?’’

Evet dedi Âma.

“O halde davete icâbet et, cemaate gel” ¹¹ diyor efendimiz (s.a.v) bizler âma değil isek ve ezanı da duyuyorsak camiye gitmeli bu çağrıya icabet etmeliyiz.

 

Birde son dönemlerde Camiye gitmemeye kılıf arayanlar peyda oldu. Neymiş İmam iyi değilmiş, yok şöyle imiş yok böyle imiş. Kötüden örnek olmaz vesselam siz ilk İmama onun ardından gelen imamlara bakın ve onların yolunu takip edin derim. Yoksa gidecek cami bulamazsınız şeytan her gün sizi başka bir oyun ile camiden uzaklaştırmaya çalışır.

 

Rabbim bizi ve ehlimizi camiye sımsıkı bağlı olanlardan etsin.

Amin.

 

¹ (Tevbe-108)

² Tirmizi, İman, 8

³Buhari, Ezan 36,

¹¹Müslim, Mesâcid 255

foto
Yazar: Yakup Kaya
YORUM YAPIN(üye olmadan da yorum yapabilirsiniz)
Yorumla
İptal