Özlenen gençlik

“Biz sana onların başından geçenleri gerçek olarak anlatıyoruz. Hakikaten onlar, Rablerine inanmış gençlerdi. Biz de onların hidayetini arttırdık. Onların kalplerini metîn kıldık. O yiğitler (o yerin hükümdarı karşısında) ayağa kalkarak dediler ki: Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir. Biz, O'ndan başkasına ilah demeyiz. Yoksa saçma sapan konuşmuş oluruz.” (Kehf 13-14)

Şu bir hakikattir ki: Her nesil, kendi özelliklerini de beraberinde getiriyor. Büyüdüğü çağın, yetiştiği ortamın rengini, kokusunu alıyor. Otuz sene önce dünya üstünde olmayan binlerce şey, bugün var. Mesela sosyal medya kimin aklına gelirdi? İnanılmaz oyunlar, imkânlar, ilgi ve meşguliyetler…

Günümüzde gençlerin durumu iyi görünmüyor. Halleri de hal değil. Eyvah bu nesilde elimizden kaydı gitti. Hız ve haz nesli, zamane gençler ne olacak. Gibi sözler artık neredeyse her muhabbetin giriş cümlelerini teşkil ediyor. Yer yer haklılık payı yok değil. Lakin ümitsizlik dinimizde caiz değil.

Bunca olumsuzluklara rağmen rağmen Firavun’un sarayında genç Musalar yetiştiren Rabbimiz ümitlerimizi yeşertiyor.

Firavunlara kıyam edecek, Nemrudları devirecek gençler bekleniyor…

O genç ki; internetin karma karışık ağlarında kaybolmaz. Modadır diye şunun bunun gibi giyinmez. Revaçtadır diye şuna buna yeltenmez.

Yasalardan önce Allah’ın hudutlarını gözetir.

O beklenen arzulanan gençtir. Onun davası büyüktür oda davasıyla büyüktür.

Çünkü ona büyük davanın küçük neferi olmak yakışmaz

Kendisine izzet ve şeref verenin ne olduğunu bilir.

O, zillet tozunu üzerinden atmış ve gözünü Firdevslere çevirmiştir.

Onun ağzı süt değil Kur’an kokar.

Onun aklı havada kalbi kızlarda olmaz.

Asır hangi asır olursa olsun. Kendi zamanına esir olmaz. Gece ile gündüz arasına sıkışmaz. O imanıyla yaşadığı zamana ve kâinata meydan okur. İşte beklenen bu genç sensin kalk ve inzar et.

O genç ki; işi vaktinden çoktur, ameli salih emeli büyüktür.

Dili Kur’anlı kalbi imanlıdır.

Gözü basiretli eli ayağı nasırlıdır.

Arzusu şehadet, yolu cihad, gayesi Allah’tır.

Haramlar onu kuşatmışken o kendi zamanının Yusufu’dur.

Günah tufanı etrafını sarmışken ona kapılmaz onun kökü sağlamdır. Ve o kendi zamanının Nuh’udur.

Ateşlerde dahi olsa ümidini kaybetmez. İbrahim misali Rabbine iltica eder.

Denizler kadar engelleri de olsa onu bu kutlu davasından vazgeçiremez.

Çünkü o denizleri yaran Musa’ dır.

Ey zamanın Musab’ı, Bilal’i, ve Ammarları siz gelin diye Üstad şu sözleri nida etti.

"Ne yapayım, acele ettim, kışta geldim; sizler cennet-âsâ bir baharda geleceksiniz."

Sen gel diye İskilipli Atıflar, Saidler, Hüseyinler gitti.

Sen gel diye peygamber ordularını geçlere bırakıp gitti.

Ey zamanın Usamesi !

Sancağı devral. Emaneti koru. Ve sakın Hüseyin’in umutlarına ihanet etme. Ayağına diken batacaksa bırak batsın. Güle ulaşmanın yoludur bu. Dünyayı bırak cenneti satın almaya bak.

Güzel sonun muttakilerin olduğunu bil. Ve ona göre sebat et.  

foto
Yazar: Hüdayi Pakdil
YORUM YAPIN(üye olmadan da yorum yapabilirsiniz)
Yorumla
İptal