İçimizdeki putlar

Hz. İbrahim (a.s): “Allah’a yemin ederim ki, siz ayrılıp gittikten sonra putlarınıza bir oyun oynayacağım.” (Enbiya Suresi: 57) “Sonunda İbrahim onları paramparça etti. Yalnız onların en büyüğünü bıraktı: belki ona müracaat ederler diye.” (Enbiya Suresi: 58)

Onları putlara ve taşlara ibadet etmeye yönelten sebep şu oldu:

Geçici bir süre için bile olsa Mekke’den ayrılmak isteyen bir kimse, yanına Mekke’den bir taş almaksızın oradan uzaklaşmazdı. Mekke dışına yolculuğa çıkan kimse hem Mekke’ye ve Kâbe’ye olan saygısını ve derin bağlılığını göstermek, hem de bu bölgeye olan özlemini gidermek için yanında oraya ait bir taş götürürdü. Konakladıkları, her yerde o taşı çıkarıp yere koyarlar ve aynı Kâbe’yi tavaf ettikleri gibi onun etrafında dönüp tavaf ederlerdi. Böylece hem Kâbe’ye ve Mekke’ye olan özlemlerini gideriyorlar, hem de bunun kendilerine uğur getireceğini umuyorlardı. Aynı zamanda Kâbe’ye ve Mekke’ye olan saygıları ve tazimleri devam ediyordu: İbrahim ve İsmail (a.s.)’den öğrendikleri gibi Kabe’yi haccediyorlar ve umre yapıyorlardı.

İnsanlık tarihi boyunca, kesintisiz bir şekilde varlığını sürdürmüş olan putların bir kısmı çok eskilere kadar uzanmakta olup nesilden nesile miras kalmakta, diğer bir kısmı ise konjonktür gereği ortaya çıkarılmaktadır. Bunlardan bazılarına hemen hemen bütün insanlık kulluk ederken, bazılarına ise yalnızca bir grup insan kulluk etmektedir. Putların, parçalanıp darmadağın edildikleri ve tozlarının havaya savrulduğu dönemlerde putperestlik düşüncesinin de yıkılıp yok edildiğini zannedenler büyük bir yanılgı içindedirler. Çünkü putperestlik, bitmedi sadece boyut değiştirdi. Hatta kalbimize ve zihin dünyamıza kadar girdi.

İçindeki putu kıran, kurtulur!                                                                                                            

İçimizdeki putlar; istek ve arzularımızın icat ettiği, kendi ellerimizle besleyip büyüttüğümüz putlar. Ömrün her geçen yılıyla, diğerlerine birini daha eklediğimiz putlar. Öyle ki puthaneye dönüyor gönüllerimiz. Putların sadece taştan ibaret nesneler olmadığı bilinen bir hakikattir. Putçulukta sadece cahiliyeye ve ya ondan önceki zamanlara has bir şey değildir. Kişiyi Allah’tan koparan ve kişiye Allah’tan daha sevimli ve öncelikli gelen her şey; ya puttur ya da put olmaya adaydır.

Eğer bir insan Rezzak olarak patronu görüyorsa, Şafii olarak doktoru veya ilacı biliyorsa, bunlar onun için bir put oluvermiştir. Ya da karısı, çocuğu veya kendisini çok sevdiğini düşündüğü kimse ona daha Vedud ise o kalp artık bir puthaneye dönüşmüştür demektir. 

İşte! günümüzün çağdaş ve modern putları.

Bunlar kimi zaman, kula Allâhʼın emrini îfâdan daha önemli gelen nefsânî arzulardır.

 Kimi zaman, Allah için terk edilemeyen fânî menfaatlerdir.

Dünya ile âhiret karşı karşıya geldiğinde, dünyayı tercih etmektir.

Kimi zaman, kulu Rabbinden uzaklaştıran bir makam-mevkîdir.

 Kimi zaman, Cenâb-ı Hakkʼı unutturan şan-şöhret ve servettir.

 Kimi zamansa, karşı cinse duyulan aşırı bir şehvettir.

Kimi zaman kutsallaştırılan devlet, tapınılan güç, kayıtsız şartsız itaat edilen bir otorite, yüceltilen ırk, bayrak ve daha niceleri…

Cenab’ı hak bu kadar putlara karşı baş etmenin elbette bir yolunu göstermiştir. O da şudur ki zamanının İbrahimi olacaksın, onun izinden gideceksin ve onun baltasını kuşanacaksın ki küfre darbeyi indirebilesin.

 “Ve kul câe’l-hakku ve zeheka’l-bâtılu, inne’l-bâtılekânezehûkâ / Ve de ki: Hak geldi, batıl yok oldu. Şüphesiz batıl yok olmaya mahkûmdur…

foto
Yazar: Hüdayi Pakdil
YORUM YAPIN(üye olmadan da yorum yapabilirsiniz)
Yorumla
İptal