Amed’de kutlu bir gün

Yerel seçimlerin üzerinden yaklaşık olarak bir ay geçmesine rağmen gazetelerin ve televizyon programlarının gündeminde yerel seçimler halen tazeliğini koruyor. Seçimi kim kazandı? Seçimi kim kaybetti? Ve nedenleri. Çarşıda, pazarda, sokakta, kahvehanelerde ve dost meclislerinde politik çözümlemeler… En basitten en karmaşığa kadar her türlü zihni yordamalar ve akıl yürütmeler… Saatlerce süren jest mimik gösterileri adeta memleket kurtaran kahraman edasına bürüyor natıkları.

Memleketin güneyindeki sokaklarda ise ayrı bir heyecan var. Mevsim bahar ve aylardan Nisan. Diyarbakır’da Nisan ayı geldi mi imanlı gönülleri ayrı bir heyecan kaplamaya başlar. Şirin bir koşuşturma; evlerden çarşılara, sokaklardan camilere. Yaşlısıyla genciyle kadınıyla çocuğuyla adı muhabbet/sevgi olan bir koşuşturma. Memleketin farklı il ve beldelerinde biriken bereket bir sel gibi Amed şehrine akmaya başlar Nisan’da. Şehir büyük bir gururla dolar. Sahabe-i Kiram’ı sevinç kaplar. Ve Hz. Muhammed (s.a.v)’e meftun olan gönüller O’nun sahabesinin izlerini sürerler her yıl Amed’de. Dillerde salâvat, gönüllerde aşk. Amed Aşk-ı Muhammed ile ümmete birlik mesajı vermeye hazırlanır.

Peygamberler ve Sahabeler Şehri olan Diyarbakır, ismine ve şanına yakışır şekilde bir kutlu güne şahit tuttu memleketi.

Dünyanın ve insanlığın tsunami gibi üzerine gelen sorunların altında can çekiştiği bir zamanda şehrimizde oluşan bu tablo doğudan batıya, güneyden kuzeye dünyanın her yerinde yaşayanlar için ümit vericidir.

İnsanlık, batıdan tüm dünyaya yayılan bunalıma karşı koyamamakta ve bu bunalımın giderilmesinde aciz kalmaktadır.

Yönünü batıya çevirmiş kıblesini şaşırmış olan herkesin derdinin ilacı Hz. Peygamber’dir. Yüzyıllardır Efendimiz ile savaş halinde olan batının kendi öz evlatları dahi bu hakikati söylemekten kendilerini alı koyamamışlardır.

Sözlerim ve getireceğim örnekler “üsve-i hesene” olan - en güzel örnek- ve bize yegâne rol model olan Efendimizi bırakıp başkalarının ardında sürünenleredir. Elbette inanan gönüller Hz. Peygamber (s.a.v)’e teslim olmuşlardır.

“Rasül size ne verdiyse alın! Size neyi yasakladıysa ondan da kaçının…”(Haşr 7) emrine amadedirler.

İrlandalı sosyalist Bernard Shaw Efendmiz(s.a.v) hakkında şöyle diyor: Ben bu hayret uyandırıcı insanın hayatını okudum. Ben O'nu insanlığın kurtarıcısı olarak görüyorum. O'nu böyle tanımamız lazım. O bugün aramızda olsaydı, dünyanın bütün problemlerini bir kahve içiminde hallederdi.

 

Alman şair ve düşünür Goethe: Biz Avrupa milletleri medeni imkânlarımıza rağmen Hz. Muhammed'in son basamağına varmış olduğu merdivenin ilk basamağındayız. Şüphe yok ki kimse bu yarışta onu geçemeyecektir.

Prens Bismark ise Efendimize duyduğu hayranlığı şu şekilde dile getirmekte: Senin asrında yaşayamadığımdan dolayı çok üzgünüm. Ey Muhammed! Kuran Allah'ın kitabıdır. İnsanlık senin gibi bir yüceyi bir defa görmüş bir daha göremeyecektir. Senin önünde tam bir saygı ve hürmetle eğiliyorum.

Hiç şüphesiz bu örnekleri vermeye devam edebiliriz lakin muhabbetle dolan gönle örnek vermeye ne hacet.

Sorunların çığ gibi büyüdüğü, Müslümanların ve tüm insanlığın zalim müstekbirler eliyle inletildiği bir asra ulaştık. Emeğin çalındığı, adalet terazisinin kırıldığı bir asra yetiştik. Asumanın tüm haşmetiyle üzerimize çökeceği bir zaman dilimi.

Böylesi bir iklimde gözler ve gönüller Amed’de yapılan “Hz. Peygamberi Anma ve Sünnetini Yaşama” etkinliğine çevrildi. Coşkulu kalabalıklar meydana doldukça rahmet bulutları kanatlarıyla bu imanlı taifenin üzerine gölge oluşturmakta.

Çocukların alınlarda tevhid bandajları, yaşlıların elinde zikirmatik ve gözlerden süzülen sevgi damlacıkları…

Ancak bu topluluk bizi ve insanlığı kurtarabilir. İşte bu gözünde iman parıltısı olan ve Hz. Muhammed’i kendine yegâne rehber edinen topluluk sorunlarımızı çözer, diye geçirdim içimden.

Şehirlerimizde, sokaklarımızda, ailelerimizde ve gönüllerimizde ortaya çıkan tüm sorunların çözüm reçetesi Efendimizdir.

Sürekli gördüğümüz ve artık duymaktan hayâ ettiğimiz ahlaksızlığın sonu için çözüm Efendimiz’dir. Çünkü “Sen elbette yüce bir ahlak üzeresin”(Kalem 4) diyerek vasıflandırmış Rabbimiz O’nu.

Dağılan, parçalanan ve zalimlerin demir ökçeleri altında ezilen ümmetin vahdeti ve kurtuluşu için adres ve çözüm Efendimizdir.

 “And olsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki; sizin sıkıntıya uğramanız O’na çok ağır gelir. (Tevbe 128)

Geliniz Efendimizin etrafında yekpare olalım. Körelen ruhumuzu yenileyip yeniden umut ve sevgi dolalım.

Geliniz! Efendimizi evlerimizde, işyerlerimizde, mahallemizde ve dost meclislerinde temel gündem haline getirelim. O’nu konuşalım ve O’nu yaşayalım. O vakit sorunlarımız özelden genele, yerelden ulusala ve dahi evrensele son bulacaktır.

Yalnız Müslümanlar için değil tüm insanlık için gönderilen Efendimiz tüm insanlığın yegâne kurtuluş reçetesidir bu böyle biline. Aksine girilen tali yollar, fikirler ve inançlar insanlığı uçuruma sürükler.

Müteşekkiriz sana Amed.

Müteşekkiriz size Amed’in imanlı kahramanları.

Son olarak Efendimizi anarak sözlerini güzelleştiren şairden bir alıntı;

Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır
Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır
Aşk celladından ne çıkar madem ki yar vardır
Yoktan da vardan da ötede bir Var vardır
Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır
O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır
Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır
Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır
Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır
Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır
Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır
Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır
Senden ümit kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır.

foto
Yazar: Yahya Güngen
YORUM YAPIN(üye olmadan da yorum yapabilirsiniz)
Yorumla
İptal