KIZMAYIN AMA ÖZGÜR BEY DOĞRUYU SÖYLEDİ!

KIZMAYIN AMA ÖZGÜR BEY DOĞRUYU SÖYLEDİ!

Loading...

HÜDA PAR 15-16 Şubat tarihlerinde Diyarbakır’da “Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı” adıyla bir program düzenledi. Çalıştay sonunda 15 maddelik bir sonuç bildirgesi yayımlandı. Bildirge Kürtlerin meşru hak ve taleplerinin şiddet yöntemlerine başvurmadan siyasi zeminde tartışılmasını öngörüyor.

Sonrasında Türkiye medyasında tabir yerindeyse kıyametler koparıldı. Kimileri sonuç bildirgesini değerli bulduklarını ifade ederek destek verdi, kimisi adab erkana riayet ederek eleştirdi. Kimileri de seviyesizce hakaretler savurdu.

Bana sorarsanız, herkes kendi heybesindekini ortaya döktü aslında. Edebi olan edebini, edebi olmayan da edepsizliğini ifşa etti.

Elbetteki 85 milyon insanın aynı şeyleri düşünmesi veya ikna olması muhaldir. Fakat şiddete çağrı ve genel ahlaka aykırı olmadığı sürece herkes herhangi bir konudaki düşüncesini istediği gibi ifade edebilir.

HÜDA PAR da bu bağlamda bir bildirge yayımladı, taleplerini açık yüreklilikle ortaya koydu. Dileyen destekler dileyen eleştirir, dileyen de suskun kalır. Kimse kimseyi fikir beyan etmeye de zorlayamaz.

Fakat birisi vardı ki garip bir şeyler söyledi. CHP genel başkanı Özgür Bey, “HÜDA PAR’ın meseleyi tartıştığı zeminde tartışırsak CHP’yi inkar etmiş oluruz” dedi.

Aslında bir anlamda doğruyu söyledi. CHP Kürt meselesinin müsebbibi, HÜDA PAR ise meselenin çözüm arayıcısı. İkisi aynı zeminde meseleyi tartışabilirler mi? Bana göre de hayır. Bu şuna benzer: Hırsızın çaldığı eşyaları geri almak için çare arayan ev sahibinin çözüm masasına hırsızı da davet etmesi gibi…

Şöyle Kürtçe ve Kürdistan kavramlarının CHP tekçi yönetimindeki durumuna bi bakacak olursak;

Osmanlı dönemi ve öncesinde hem Kürt hem de Kürdistan tabirleri kullanılır, resmi mazbutlarda bu mevcuttur. Hatta 1. Meclis döneminde de Kürtçe ve Kürdistan tabiri sık kullanılırdı. Bu bölgeden Ankara’ya giden vekillere “Kürdistan mebusları” deniliyordu.

Ancak ne zaman ki tekçi zihniyet Halk Fırkası ülke yönetiminin başına geçti, o zaman olanlar oldu. Halk Fırkası da kim diye soracak olursanız, 1935 yılındaki 4. Olağan Kurultayında isim değişikliğine giderek Cumhuriyet Halk Partisi adını alan bugünkü bildiğimiz CHP.

3 Mart 1925’te, mecliste kabul edilen Takrir-i Sükûn Kânunu ve 24 Eylül 1925 yılındaki Şark Islahat Planı Kararnamesi ile tüm Kürtçe yer isimleri Türkçeye çevrildi ve Kürtçe konuşulması tamamen yasaklandı.

Yine bu kanun sonrası süreçte, Kürtçe yazan birçok aydın, gazeteci, yazar ve alim ya sürgüne gönderildi ya da hapsedildi.

Yine Kürt alfabesinde bulunan ve yaygın olarak kullanılan “X, W, Q, Î, Û, Ê” harfleri, 1928’den beri yasak. Bu harfleri kullanan birçok kişi, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 222’nci maddesinden yargılandı veya hapis cezası aldı. Ve süreç günümüze kadar geldi.

Ve tüm bunlar CHP döneminde yapıldı. Şimdi Özgür Bey’in neden “HÜDA PAR’ın meseleyi tartıştığı zeminde tartışırsak CHP’yi inkar etmiş oluruz” dediğini anladınız mı?

Sorunu çözmek için adım atsa kendisini inkar etmiş olur. Çünkü sorunu o çıkardı. Yazımın baş taraflarında Özgür için ‘garip bir şeyler söyledi’, dedim ya, düzeltiyorum şimdi, evet doğruyu söyledi.

Tabi son 20 yılda bazı iyileştirmeler yapılsa da Kürt kamuoyu henüz rahatlatılmadı.

Ama asıl garip olan şu ki, CHP’nin Kürt meselesinin saf müsebbibi olmasına rağmen Kürtleri CHP’ye kanalize edenlerin kendilerine Kürt hakları savunucuları demesidir…

Bir daha ki yazımızda görüşmek üzere…