Etkinlik, Filistin’e yönelik dayanışma ve yardımlaşma duygularını pekiştirmek için organize edildi. Öğrenciler ve hocalar, Siverek Medresesi'nde kurulan stantta harçlıklarını Filistin’e bağışlayarak maddi destek sağladılar.
Yürüyüş sonunda yapılan basın açıklamasında, Filistin halkının yaşadığı zorluklara dikkat çekilerek, birliğin önemi vurgulandı.
Medrese öğrencileri, "Filistin’in özgürlüğü için her zaman yanlarında olacağız." diyerek, desteklerini sürdürme kararlılıklarını dile getirdiler.
“Yerinden etme politikaları açıkça soykırım ve insanlığa karşı suçlarının bir göstergesidir”
Yapılan basın açıklamasında, “israilin 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana, başta Gazze Şeridi olmak üzere Filistin'de masum sivillere yönelik gerçekleştirmiş olduğu saldırılar, eşi benzeri görülmemiş bir insani felakete yol açmıştır. Uluslararası insan hakları norm ve ilkeler ihlal edilerek bölgede; hastanelere, sivil yerleşim yerlerine. İbadethanelere, uluslararası yardım kuruluşlarının bulunduğu bölgelere yönelik havadan ve karadan saldırılar neticesinde çoğu kadın ve çocuk olmak üzere binlerce masum sivil hayatını kaybetmiştir. israil yönetiminin tüm tepkilere rağmen Filistin halkına yönelik sistematik bir şekilde devam eden ağır ve insanlık dışı saldırıları, sivillere yönelik toplu cezalandırma, geniş çapta yıkım ve yerinden etme politikaları açıkça soykırım ve insanlığa karşı suçlarının bir göstergesidir." denildi.
Açıklamanın devamında, "israil, uluslararası hukuka ve taraf olduğu uluslararası sözleşmelere aykırı biçimde Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nin 25 Mart 2024 tarihinde aldığı derhal ateşkes kararını uygulamayarak bölgedeki insani krizi derinleştirmekte ve geri dönüşü mümkün olmayacak bir tahribata sebep olmaktadır. BM Sözleşmesi'nin 25. maddesine göre Güvenlik Konseyi kararları BM'ye taraf devletler için bağlayıcı olmasına rağmen israilin ateşkes kararına uymaması uluslararası hukuktan doğan yükümlülüklerine açıkça aykırılık teşkil etmektedir.” ifadelerine yer verildi.
“Binlerce Filistinliyi göç etmeye zorlayarak bölgedeki insani dramı daha da artırmaktadır”
Tüm ateşkes çağrılarına rağmen savaş suçu işlemeye devam eden siyonist rejimin Refah bölgesindeki saldırılarına da devam etmekte olduğu bildirilen açıklamada, “Son yaşanan gelişmelere göre israil, yoğun şekilde hava saldırıları düzenlediği Refah bölgesine aynı zamanda kara saldırısına da başlamıştır. İsrail, Gazze-Mısır arasındaki insani yardımların ulaştırılmasında ana geçiş noktası olan Refah Sınır Kapısı'nın Gazze tarafını ele geçirerek, Filistinli sivil halka başta gıda olmak üzere temel ihtiyaçların ve acil insani yardımların ulaştırılmasının engellenmesini hedeflemektedir. israil yıllarca abluka altında adeta açık hava hapishanesine dönüştürdüğü Filistin'de, temel insan hak ve özgürlükleri ile uluslararası hukukun ilkelerini hiçe sayarak insani yardımları engellemek suretiyle açlığı ve yokluğu en büyük silah olarak kullanmakta ve bölgede yaşayan binlerce Filistinliyi göç etmeye zorlayarak, bölgedeki insani dramı daha da artırmaktadır. Temel hak ve özgürlüklerle yakından ilişkili olan barış hakkı, en temel insan haklarından biridir. Özellikle insan haklarının en ağır şekilde ihlal edildiği, hakların tanınmadığı, eşitsizliklerin en fazla yaşandığı savaş dönemlerinde barış hakkının savunulmasının kritik önemi haizdir. Bunlara rağmen israil, BM Güvenlik Konseyi'nin derhal ateşkes çağrısına, Uluslararası Adalet Divanı'nın bölgeye insani yardımın ulaştırılmasını içeren tedbir kararlarına ve devletlerin ateşkes girişimlerine riayet etmeyerek Gazze'deki insan hakkı ihlallerine devam etmektedir. Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Roma Tüzüğü'nün 8. maddesine göre çatışmalarda aktif olarak yer almayan kişilere ve silahlarını bırakmış silahlı kuvvetler mensuplarına yönelik her türlü öldürme, zalimane muamele ve işkence savaş suçu olarak düzenlenmiştir. israil, tüm bu kararlara, düzenlemelere ve tepkilere rağmen Filistin'in geneline yaymaya devam ettiği ve Filistin halkını yok etmeyi amaçlayan saldırılarıyla tüm dünyanın gözleri önünde soykırım ve savaş suçu işlemektedir.” ifadelerine yer verildi.
“Sağlık ve gıda yardımları bölgeye ulaştırılmalıdır”
Açıklamanın devamında ise şu ifadelere yer verildi:
“Uluslararası barış ve güvenliği korumak, barışın bozulmasına yol açabilecek nitelikteki uluslararası uyuşmazlık veya durumların düzeltilmesini sağlamakla görevli BM ve tüm uluslararası kuruluşlara bölgede barışın tesisi için büyük bir görev ve sorumluluk düşmektedir. Özellikle BM Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) devam eden çatışmalarla ilgili aksiyon alması, bölgede barış ve güvenliğin tesis edilmesi açısından önem arz etmektedir. Bölgede yaşayan siviller için acilen güvenli bir bölgeye geçiş sağlanmalı; insani yardım koridoru vasıtasıyla hayati öneme sahip sağlık ve gıda yardımları bölgeye ulaştırılmalıdır. israilin Filistin'e yönelik işgal niteliğindeki bu saldırıları daha fazla insanlık dramına yol açmadan bir an önce sona erdirilmelidir. israil tarafından Filistin'deki sivil halka yönelik sistematik ve yaygın bir şekilde gerçekleştirilen ve soykırım, insanlığa karşı suç ve savaş suçu teşkil eden bu saldırıları bir kez daha telin ediyor, Gazze'de acil biçimde ateşkesin gerekliliğini vurguluyor ve uluslararası toplumun tüm aktörlerini bölgede yaşanmaya devam eden katliam karşısında daha etkili bir rol üstlenmeye davet ediyoruz.”