İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın Meclis'teki yemin törenine katılan Hamas Siyasi Büro Başkanı Heniyye'nin, 31 Temmuz'da ülkede resmi misafir olarak bulunduğu konutunda suikasta uğraması "bölgeyi ateşe atacak" bir savaşın fitilini ateşleyebileceği endişelerine yol açtı.
Filistin, Lübnan, Suriye ve son olarak Yemen'e saldırılar düzenleyen işgal kuvvetleri, Heniyye suikastıyla bu kez saldırılarını doğrudan İran'a taşımış durumda. Bu hamle, işgal güçlerinin İran'a meydan okuma girişimi olarak değerlendirilebilir. İşgal rejimi, İran topraklarında gerçekleştirdiği saldırıyla Tahran'ın kırmızı çizgilerini tanımadığını ortaya koymuş oldu ve ABD'nin verdiği açık desteğe güvenerek tamamen bölgeyi tehdit eder duruma geldi. Bu söylemler, Tel Aviv'deki yetkililer tarafından açıkça dile getiriliyor.
İran'ın doğrudan ancak kontrollü bir saldırıya hazırlandığı anlaşılıyor
Bundan sonra zaten işgal güçlerinin saldırganlığından kaynaklı gerilimler yaşanan bölgeyi daha zor günler bekliyor. Bu eylemin önemli sonuçları olacağı aşikar. Öncelikle Gazze'de ateşkes imkanı ortadan kalktı. Bununla birlikte Hizbullah ile işgal çetesi arasındaki çatışmaların da artarak devam etmesi hatta kontrolden çıkarak "topyekün savaşa" dönüşebileceği endişeleri arttı.
İranlı yetkililerin açıklamalarına bakıldığında Tahran'ın İşgal çetesine doğrudan ancak kontrollü bir saldırıya hazırlandığı anlaşılıyor. İran, güçlü bir tepki vermezse İşgal güçleri karşı caydırıcılığını tamamen yitireceğini hissediyor.
Benzer durum işgal çetesinin nisan başında İran'ın Şam'daki konsolosluğuna saldırı sonrası da yaşandı. İran kamikaze insansız hava aracı ve balistik ve seyir füzeleriyle doğrudan işgal güçlerini hedef aldı ancak bu daha çok sembolik saldırıydı. İşgal rejimin'de önemli bir hasara yol açmadı. İran, bu saldırıyı, İşgal rejimi Suriye'de Devrim Muhafızları Ordusuna karşı saldırılarıyla aşınan caydırıcılığını yeniden tesis etmek için yaptı.
Bu kez ise durum daha ciddi çünkü İşgal kuvvetleri, İran'ın özel yabancı misafiri Heniyye'yi hedef alarak Tahran yönetiminin imajına ağır zarar verdi. İsmail Heniyye'nin Tahran'da suikasta uğraması İran'ın İşgal rejimine karşı caydırıcılığını tesis etme konusunda pek başarılı olamadığını gösteriyor.
İran, bu suikasta yanıt olarak işgal askerlerine doğrudan askeri saldırılar düzenlemeyi tercih edebilir. Bu saldırılar, Hizbullah başta olmak üzere İran'a bağlı bölgedeki grupların eş zamanlı hareket etmesiyle gerçekleşebilir. işgal rejimin'deki hedefler vurulabilir ve bunun sonucunda bölgede büyük bir çatışma tetiklenebilir.
ABD'nin İran'ın vereceği yanıta karşı tutumu çatışmanın sınırını belirleyebilir
İran'ın balistik füze kapasitesi, İşgal rejiminin stratejik noktalarını vurabilecek potansiyeli elinde bulundursa da ABD'nin bölgedeki güçlerinin bu füzelerin en azından bir kısmını savunma sistemleriyle önleyecek kapasitesi mevcut. ABD, İşgal rejimine yönelik bir saldırıya karşı Tahran'a doğrudan askeri bir yanıt verebilir ancak ABD'nin Irak, Bahreyn, Katar ve Suudi Arabistan'daki üsleri ve askeri varlığı ile bunların İran füzelerinin menzilinde olduğu göz önüne alındığında, böyle bir saldırının büyük bir bölgesel savaşa yol açabileceği de ortada.
O yüzden işgal rejiminin en büyük müttefiki ve kayıtsız şartsız destekçisi olarak görülen ABD'nin, bu durumda İran'a karşı saldırıya geçip geçmeyeceği veya yalnızca savunmada kalıp işgal çetesine saldırıları savuşturmaya mı çalışacağına dair tutumu çatışmanın sınırını belirleyebilir.