Filistin İslami Direniş Hareketi (HAMAS), şehid lider İsmail Heniyye'nin yerine, hareketin Siyasi Büro Başkanlığına Komutan Yahya Sinvar'ın seçildiğini duyurdu. Hindistan'ın desteğiyle yıllardır yönetimde olan ve halkın ciddi rahatsızlık duyduğu Şeyh Hasina Vecid, artan protestoların ardından ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Bangladeş'in halk hareketi zaferle sonuçlandı. Yaşanan bu gelişmeleri İLKHA muhabirine değerlendiren HÜDA PAR Dış İlişkiler Başkanı Hüseyin İmir, Filistin İslami Direniş Hareketi (HAMAS) Siyasi Büro Başkanı Komutan Yahya Sinvar'ın başkanlığını tebrik edip Gazze'de 10 aydır devam eden soykırımın durdurulması için İslam ülkelerini birlik olmaya çağırdı. Ardından Bangladeş'te yaşanan gelişmeleri değerlendirdi.
"HAMAS SİYASİ BÜRO BAŞKANI SEÇİLEN SAYIN YAHYA SİNVAR'I TEBRİK EDİYORUZ"
HAMAS Siyasi Büro Başkanı Komutan Yahya Sinvar'ın başkanlığını tebrik eden İmir, "Filistin İslami Direniş Hareketi mücadele hayatı sürecinde birçok şehit verdi. Daha önce HAMAS lideri Şeyh Ahmet Yasin şehid olduğunda onun yardımcısı Abdülaziz el-Rantisi onun yerine geçti. Rantisi şehid olduğunda onun yardımcısı yerine geçti, ama İsmail Heniyye şehid olduğunda maalesef ondan yaklaşık 6-7 ay önce yani ocak ayında yardımcısı Salih el-Aruri de şehid edildiği için İsmail Heniyye'nin şehadetinden sonra onun yerine geçemedi. Mevcut durumda Halid Meşal ve Yahya Sinvar vardı. Bu ikisi arasında bir liderin seçilmesi gerekiyordu. HAMAS'ın istişare kurulunun aldığı karar neticesinde Yahya Sinvar, Filistin İslami Direniş Hareketinin Siyasi Büro Başkanlığına seçildi. Öncelikle bundan ötürü Sayın Yahya Sinvar'ı tebrik ediyoruz. Filistin İslami Direniş Hareketinin ortaya koyduğu mücadeleyi daha iyi noktalara getireceğini, Filistin topraklarının özgürlüğünü Mescid-i Aksa'nın özgürlüğe kavuşması için başarılar diliyoruz. Yahya Sinvar bu anlamda hem sahada ortaya koyduğu çalışmalar hem siyasi hem askeri anlamındaki deneyimleri inanıyoruz ki HAMAS'a ciddi anlamda bir güç katacaktır. Gazze halkında, Yahya Sinvar'ın seçilmesinden çok ciddi anlamda bir memnuniyet durumu söz konusudur. İnşallah önümüzdeki süreçte, Gazze'de bekleyen bu sorunlar, sıkıntıların üstesinden gelebileceğine inanıyoruz." dedi.
"İSLAM DÜNYASININ HEM İŞGAL REJİMİNE KARŞI HEM GAZZE'DEKİ YAŞANAN SOYKIRIMA KARŞI ÇÖZÜM ÜRETMESİ GEREKİR"
Gazze'de 10 aydan fazladır dünyanın gözü önünde yaşanan soykırıma değinen İmir, "Gazze'de 10 ayı aşkındır katliamlar, soykırım suçları devam etmektedir. siyonist işgal rejimi hiçbir kural tanımadan bu soykırıma devam etmektedir. Bugüne kadar yapılan çağrılar karşılık bulmadı. Ne ABD ne batılı ülkeler ne Birleşmiş Milletler… 10 ayı aşkındır Gazze'de yaşanan soykırıma karşı 3 maymunu oynamaya devam etmektedirler. İslam ümmeti de İslam dünyasında onlara çağrı yapmaktan ziyade Gazze'de yaşanan bu soykırıma, İslam ümmeti içerisinde yaşanan bu soruna çözüm bulması gerekir. Yani uluslararası kurumlara çağrıda bulunmaktan ziyade artık bu bölge açısından büyük bir tehdide dönüşen hem işgal rejimine karşı hem Gazze'de yaşanan soykırıma karşı çözüm üretmesi gerekir. Bu çözümün çıkış noktası da İslam dünyasında var olan Türkiye, İran, Pakistan ve Mısır gibi ülkeler başta olmak üzere bölge ülkeleriyle çok ciddi anlamda bir iş birliğine gitme; siyasi, askeri, ekonomik anlamda bir işbirliğiyle var olan sorunların çözümüne yönelik adımlar atılmalıdır." diye konuştu.
"HER YIL BANGLADEŞ'TE MEZUN OLAN YAKLAŞIK 400 BİN ÖĞRENCİ KAMU ALIMLARI İÇİN BAŞVURUDA BULUNURKEN, HAKSIZ BİR YARIŞLA KARŞI KARŞIYA GELİYORLARDI"
Bangladeş'te yaşanan olaylar öncesiyle ilgili de bilgi veren İmir, "Bangladeş'te malumunuz olduğu üzere 4 Haziran'da Yargıtay kamu alımlarında kontenjan uygulamasını geri getiren bir karar almıştı. Bu karar neticesinde Bangladeş'te bulunan üniversite öğrenci toplulukları bu haksız uygulamanın kalkmasına yönelik eylemlere başladılar. Bu uygulama neyi kapsıyordu? Kamu alımlarında işe alımlarda yüzde 56 kontenjan uygulaması tekrar getirildi. Bangladeş'in bağımsızlığında yer alan kişilerin çocuklarına ayrılmıştı. Yani yüzde 56 bir kontenjan uygulaması vardı. Bunun yüzde 30'u bunlara ayrılmıştı. Diğeri de farklı şekilde birilerine tahsis edilmişti. Tabii burada çok ciddi anlamda istismara açık bir alan oluşmuştu. Sahte belgeler hazırlanarak mevcut iktidarın kendi üyelerini kamu kurumlarına alımında ciddi kolaylıklar sağlıyordu. Her yıl Bangladeş'te mezun olan yaklaşık 400 bin öğrenci kamu alımlarına başvuruda bulunurken, haksız bir yarışla karşı karşıya geliyorlardı. Öğrenciler buna itiraz etmek üzere eylemlere başladılar." dedi.
"1 TEMMUZ İTİBARİYLE EYLEMLER ARTINCA HASİNA HÜKÜMETİ ŞİDDET EYLEMLERİNE BAŞLADI"
Öğrencilerin eylemleri ilk etapta küçük çaplı eylemler olarak başladığını belirten İmir, "1 Temmuz'da öğrenci topluluklarının eylemlerine üniversitedeki hocalar da tamamen sahaya inip öğrenci topluluklarına destek vermeye başladılar. Yine 1 Temmuz itibariyle eylemler artınca Hasina Hükümeti şiddet eylemlerine başladı. Kendi Gençlik Kolları yapılanmalarını sokaklara döktü ve bu Gençlik Kolları yapılanması eylemcilerin üzerine saldırarak yaklaşık 300-400 öğrencinin katledilmesine sebep oldu. Tabii bu resmi rakamlar, yerel kaynakların aktardığına göre bine yakın gencin bu eylemlerde katledildiği yönünde bilgiler paylaşılmaktadır. Bu katliamlar neticesinde öğrenci topluluklarına destekler arttı. Özellikle Bangladeş'te bulunan tekstil sektöründe çalışan emekçi insanlar, işçiler eylemlere destek vermeye başladılar. Bu da doğal olarak Bangladeş'te eylemlerin çok geniş kitleye ulaşmasına vesile oldu." ifadelerine yer verdi.
"BANGLADEŞ'TEKİ EYLEMLER GENİŞ KİTLELERE ULAŞINCA ŞEYH HASİNA ÜLKEYİ TERK ETMEYE MECBUR KALDI"
Bangladeş'teki gelişmelerle ilgili İmir, devamında şunları aktardı: "Tabii bu öğrenci katliamından sonra Hasina Hükümeti, Yargıtay'ın aldığı karardan ötürü geri adım attı. Geri adıma rağmen öğrenciler katledilen arkadaşlarından ötürü eylemlerine devam ettiler ve Şeyh Hasina'nın istifasını istediler. Şeyh Hasina, buna karşılık Cemaati İslamiye siyasi partisini kapattı. Onların bütün faaliyetlerin terör faaliyeti olarak adlandırıp onlara yönelik operasyonlara başladı. Bu öğrenci topluluklarının yaptığı eylemlerin arkasında Cemaati İslamiye'nin olduğunu iddia ederek geniş kapsamlı yapılan eylemleri bir siyasi partiye mal etmeye çalıştı. Tabii Cemaati İslamiye gençlik yapılanması öğrencileri de tamamen Bangladeşli bir üniversite öğrencisi olarak eylemlere katıldıklarını ilan ettiler ve bütün faaliyetlerini, eylemlerini bu doğrultuda yaptılar. Diğer siyasi partilerin gençlik yapılanmaları da aynı şekilde hareket ettiği yani hiç kimse sahada eylem yaparken bir siyasi parti adına değil tamamen bir üniversite öğrencisi olarak uygulanan bu haksızlığa karşı eylem yaparak tepkilerini ortaya koydular. Bu da doğal olarak Bangladeş'te eylemlere verilen desteği çok geniş kesimlere yaydı. Bu da doğru bir strateji olarak görülebilir, tabi son bir hafta içerisinde eylemlerin dozajı arttı. Yapılan çağrıyla memurların artık işe gitmemesi, vatandaşların devlete vergi vermemesi Bangladeşli olup ülke dışında çalışan çok ciddi bir kesim var, onlara da seslendiler onların da bu sürede kendi ailelerine bankalar üzerinden para göndermemelerini talep ettiler ve bu eyleme onların da katılması Bangladeş'teki bankaların sistemini bozdu. Ekonomik olarak onları çok ciddi anlamda zor durumda bıraktı. Memurların işe gitmemesi, vergilerin verilmemesine yönelik çağrılar ve halkı ciddi anlamda bu eylemlere sahip çıkması Şeyh Hasina'nın ülkeyi terk etmesine mecbur bıraktı."
"ŞEYH HASİNA İKTİDARDA VE ÇOK CİDDİ ANLAMDA HALKINA ZULMETMİŞ, İNSANLARI KATLETMİŞ, İNSANLARI CEZAEVLERİNE TIKAMIŞ"
Şeyh Hasina'nın Hindistan'a kaçtığını hatırlatan İmir, "Kendi bakanları da aynı şekilde kaçtı. Onların kaçmasıyla beraber ülkede ciddi anlamda ülkenin ekonomik kaynaklarını tahrip ederek. Çok ciddi anlamda yüklü paralar götürerek kaçtıkları iddia edilmektedir. Bu da Bangladeş'in önümüzdeki süreçte ekonomik olarak ciddi anlamda sıkıntılar beklediğini söyleyebiliriz. Gelinen nokta itibariyle askeriye yönetime el koyamayacağını, geçici bir hükümetin oluşturulacağı açıklaması yaptı. Siyasi parti liderleri, cumhurbaşkanlığı başkanlığında bir araya geldiler ve dün yapılan açıklamayla Prof. Dr. Muhammed Yunus geçici Başbakan olarak ilan edildi. Yaklaşık 3 ay ile 6 ay arasında bir geçici hükümet oluşturulacak. Bangladeş'te 3 ay sonra veya en geç 6 ay içerisinde bir seçim olacak. Bu seçimlerin neticesinde kalıcı bir Başbakan ve hükümet oluşturulacak. Tabii genel anlamda değerlendirmek gerekirse bugüne kadar yürütülen sürecin sağlıklı bir şekilde yürütüldüğünü, eylemlerin kontrollü yürütüldüğünü ve Hasina'nın kaçmasından sonra provokasyona gelebilecek eylemlerin engellenmesi için siyasi parti liderlerinin makul açıklamalarda bulunduğunu görüyoruz. 16 yıldır Şeyh Hasina iktidarda ve çok ciddi anlamda halkına zulüm etmiş, insanları katletmiş, insanları cezaevlerine tıkamış. Aldığımız bilgiye göre son 1-2 ay içerisinde bu eylemlerden ötürü tutuklananlar serbest bırakıldılar. Özellikle siyasi muhaliflere yaşam hakkı tanımayan Hasina Hükümeti, siyasi muhaliflerin hepsini ya cezaevlerine koyuyordu ya onlar orayı terk etmek zorunda kalıyordu. Bu anlamda da bir rahatlama gelmiş ama hala cezaevlerinde bulunan siyasi muhalifler bulunmaktadır. Bunların da önümüzdeki süreçte serbest bırakılması beklenmektedir." şeklinde belirtti.