TBMM'de basın toplantısı düzenleyen HÜDA PAR Sözcüsü ve Batman Milletvekili Serkan Ramanlı, aile kurumunun korunmasına dair açıklamalarda bulundu.
Açıklamalarına “Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin çıkışından sonra Türkiye'de herkes belli bir noktaya evirilmiş ve bu gündemin nereye dönüşeceği hususunda kafa yormaya çalışıyor. Biz de dün ifade ettiğimiz üzere bu ülkenin toplumsal barışına her türlü adımı destekliyoruz. Neticede bu milletin barışa huzura kalkınmaya ihtiyacı var. Bunun önündeki bütün engellerin bir biçimde kaldırılması gerekiyor ama meselemiz sadece bir güvenlik meselesi değil. Türkiye'nin farklı farklı sorunları var. Eğitimden sağlığa, ekonomiden aileye kadar çok ciddi sorunlarla boğuşan bir ülkedeyiz. Biz bugün itibaren Türkiye'yi sarıp sarmalayan Kürt sorunu ve bu çözümüyle ilgili konuşmayacağız. Bugün daha çok aile mefhumu üzerinde konuşmayı tercih ediyoruz.” sözleriyle başlayan Ramanlı, konuşmasına aile kurumuna yönelik tehditlere dikkat çekerek devam etti.
“Aile arabuluculuğunda esas olan aile bütünlüğünün devamının sağlanmasıdır”
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş ve yakın çalışma ekibiyle bir görüşme gerçekleştirdiklerini belirten Ramanlı, aile kurumu ve arabuluculuk müessesi ile ilgili şunları kaydetti:
“Amacımız ailenin yeniden ayağa kaldırılması, aileyi sarsan, yıkılmasına sebeb olan sebepler üzerinden bir çalışma yapıp aile kurumunu güçlendirmek. Yakın zamanda çok feci olaylarla karşılaşıyoruz. İntihar vakaları, cinnet geçirmeler, ailenin yok edilmesi kadınların ve çocukların istismar edilmesi, şiddete maruz kalması, ailenin parçalanması sonucunda aile artık bu toplumda yer edinememesi sorunu; ekonomik, sosyal, psikolojik pek çok sıkıntıyı beraberinde getiriyor. Bizim bu konuyla ilgili de çalışma yapmamız gerekiyor. Çünkü memleketin bütün meselesi, bizim meselemizdir.
Bugün HÜDA PAR heyeti ile birlikte Sayın Bakanımızla çok verimli bir görüşme gerçekleştirdik. Biliyorsunuz ülkemizde arabuluculuk mefhumu çok ciddi manada genişleme eğiliminde olan bir müessese. Handikaplarıyla beraber arabuluculuk hususunun, toplumsal barışı inşa etme açısından önemli bir müessese olduğunun altını çizmek gerekiyor. Aile uzlaşmazlıklarında da arabuluculuk müessesesinin tercih edilebilmesi bunun altyapısının oluşturulması elbette mühimdir. Ama buradaki amaç boşanmaların hızlı bir şekilde gerçekleştirilmesi, esas gaye mahkemelerin iş yükünün hafifletip ailelerin çabucak dağılmasını sağlamak olmamalı. Aile arabuluculuğunda esas olan aile bütünlüğünün devamının sağlanmasıdır.”
“Ailenin her vesileyle korunması, maddi ve manevi açıdan desteklenmesi gerekiyor”
Aile kurumunun korunması hususunda Bakanlıkla yaptıkları görüşmenin içeriğini anlatan Ramanlı, “Mesele ailede sadece eşler arasında değil yani kadın ve erkek ilişkisi üzerinden aileyi okumamak gerekiyor. Ailenin en önemli unsurlarından biri de çocuklardır. Onların psikolojik, fiziksel gelişimini de aile bütünlüğü içerisinde mümkün olabileceğini hepimiz biliyoruz. Ailesiz toplumların yetiştirdiği nesillerin, aile bütünlüğü içerisinde gelişimini tamamlayamamış bireylerin günün sonunda bu topluma bir cinnet, bir vahşet olarak, bir zarar verici unsur olarak kuvvetle muhtemeldir. Bu sebeple ailenin her vesileyle korunması, maddi ve manevi açıdan desteklenmesi gerekiyor. Bu konuda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'na çok büyük görevler düşüyor. Kendileri de bu konuda çok ciddi emek sarf edeceklerini, bu konunun gündemlerinde olduğunu ve ailenin güçlendirilmesi hususundaki politikalarına daha fazla zaman ayıracaklarını ifade ettiler.” dedi.
“Ailenin bir huzur, refah ve mutluluğunun devamını sağlamak da devletin yükümlülüğüdür”
Birçok bakanlığın üstleneceği rollerle ailenin kurumunun korunması ile ilgili çaba sarfetmesi gerektiğini vurgulayan Ramanlı, “Önümüzdeki süreçte sadece Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı değil, Adalet Bakanlığı'nın da belki Diyanet İşleri Başkanlığı'nın da belki Milli Eğitim Bakanlığı'nın da üstleneceği rollerle; aile bütünlüğünün korunması, sevgi ve sadakat yükümlülüğü ile beraber hem ferahlık hem de darlıkta bir arada yaşayabilme iradesini göstermesi açısından aile bütünlüğünün korunması konusunda çok fazla çaba sarf edilmesi gerekiyor. Geçmişten bugüne maalesef aileyi koruma adı altında karşıt cinslerin birbiriyle rakip gibi görülüp gösterilmesi, birbirine düşman kesilmesini netice veren uygulamalarla karşı karşıya kaldık. Burada esas korunması gereken müessese aile kurumunun kendisidir. Tabii ki ailenin mutluluk, huzur ve refah getirmesi beklenir. Eğer bu özelliklerini yitirmişse, o birlikteliğin aile olarak devamı mümkün değildir. Ama bunu olağan bütün imkânlarla destekleyebilmek ailenin bir huzur, refah ve mutluluk kaynağı olarak devamını sağlamak da devletin yükümlülüğüdür.” diye belirtti.
“HÜDA PAR olarak aile kurumunun güçlendirilmesi ile düzenlemelerde emek sarf etmeye hazırız”
Aile kurumunun güçlendirilmesi ile ilgili yapılacak bütün çabaları desteklediklerini söyleyen Ramanlı, “HÜDA PAR olarak önümüzdeki süreçte yapılması muhtemel düzenlemelerde üzerimize düşen rolü oynamaya ve bu konuda milletimize olan sorumluluğumuz gereğince, emek sarf etmeye hazır olduğumuzu ifade etmiştik. Bugün de bu bunu yine teyit ettik. Önümüzdeki süreçte de aile kurumunun güçlendirilmesi, kadın ve erkeğin birbirinin tamamlayıcısı ve çocukların da ailenin birer meyvesi olması hasebiyle birbirine karşı sevgi, saygı ve sadakat yükümlülüğü ile devamı konusunda bütün çabaları destekleyeceğimizi, bizim kendimizin de bu çabaların içerisinde olacağımızın bilinmesini istiyorum.” şeklinde konuştu.
“Ailenin korunması her şartta bizim birinci önceliğimiz olmak zorundadır”
“Aile, toplumun çekirdeğidir.” diyerek sözlerine devam eden Ramanlı, son olarak, “Evet, bugün Batı'dan kaynaklı ideolojilerle ailesiz toplumlar, evlilik dışı ilişkiler, bireyselcilik, hazcılık çok fazla ön plana çıkarılıyor. Bunun farkındayız. Bu sadece ülkemizin maruz kaldığı bir akım değil. Bütün dünyada maalesef bu akımın neticelerini görebiliyoruz ama şunu unutmayalım böylesi zararlı akımların, aileyi bertaraf etmeye yönelik, ailenin yıkılmasına, ailesiz toplum oluşmasına netice verecek akımların toplumlara huzur, barış ve refah getirmediğini hepimizin görmesi gerekiyor. Bizi biz yapan medeniyet değerlerimize sımsıkı sarılmamız gerekiyor. Bu medeniyet değerlerinin taşıyıcısı da hiç şüphesiz ki ailedir. Ailenin korunması her şartta bizim birinci önceliğimiz olmak zorundadır. Bu hükümetler açısından da bir anayasal zorunluluktur.” ifadelerine yer verdi. (İLKHA)