HÜDA PAR Genel Başkan Vekili Halef Yılmaz, İran'ın işgal edilmiş Filistin topraklarındaki siyonistlerin üslerine yönelik gerçekleştirdiği operasyon ve yaşanan gelişmeler karşısında Türkiye'de yayın yapan medya kuruluşlarının kullandığı dili değerlendirdi.

Gazzelilerin İran'ın füzeleriyle bir yıl aradan sonra sevindiğine dikkat çeken Yılmaz, İran'ın böyle bir operasyonu ilk defa Nisan ayında gerçekleştirdiğini ancak şimdi ise daha kapsamlı bir operasyonun yapıldığını söyledi.

İşgal rejiminin her zaman olduğu gibi kayıplarını gizlediğine vurgu yapan Yılmaz, 'Gazze'de bile göz önünde olan asker kayıplarını çok rahat bir şekilde gizliyor. Şu anda da kendi pozisyonunu kurtarmak, imajının zedelendiğini ve ciddi bir darbe yediğini göstermemek için bütün kayıplarını gizleyecek. Batı tarafından yenilmez bir güç olduğu imajı oluşturulmuştu. Fakat bu eylem onun o imajını tekrar yerle bir etti. Bu olay bütün Müslümanların sevindiği, Gazzelilerin bir yıl sonra yüzlerinin güldüğü güzel bir gelişme oldu.' dedi.

'Türkiye, israilin İran'a yanıt vermemesi için aktif bir rol almalıdır'

'İran'ın bu yaptığının diğer İslam ülkelerine de örnek olmasını diliyoruz' diyen Yılmaz, Hükümete de çağrıda bulundu:

'Neticede birçok İslam ülkesi şu anda israil ile ciddi bir ilişki içerisindedir. Diplomatik ve ticari ilişkileriyle israil ayakta kalıyor. israil bu son saldırılarında ve yaptıkları tehditlerde de bütün dünya için bir tehdit olduğunu göstermiştir. Özellikle de Türkiye'nin dikkat etmesi lazım. Cumhurbaşkanı da Lübnan'dan sonra sıranın Türkiye'ye geleceğine dair işaretler olduğunu söylüyor, doğru söylüyor. Biz başından beri söylüyoruz. israilin şu anda belirlediği kendisine ait bir sınırı yok. Yani Birleşmiş Milletler'e de bildirdiği kendi sınırları yok. Çünkü israil sürekli bir şekilde inançlarına göre kendilerine vaat edilmiş toprakları komple ele geçirmek için bir hesap içerisindeler. Burada Türkiye'ye önemli bir görev düşüyor. Türkiye, israilin İran'a yanıt vermemesi konusunda da aktif bir rol almalıdır. Çünkü israil bu saldırganlığını devam ettirirse bölgede çok daha büyük bir savaşa ve gerginliklere sebep olacaktır.'

'Türkiye medyasında kullanılan dil, neredeyse ibrani medyasını aratmıyor'

Her yıl 23 milyon ton gıda, 12 milyon ekmek israf ediliyor Her yıl 23 milyon ton gıda, 12 milyon ekmek israf ediliyor

Türkiye medyasının kullandığı dili eleştiren Yılmaz, 'Ne yazık ki Türkiye'de medya hangi saikle olursa olsun ibrani medyasının dilini kullanmaktadır. Çok kötü bir şekilde örnek olarak HAMAS'a, Yemen'deki güçlere ya da Hizbullah'a direkt olarak vekil güçler tabiriyle bir nevi israilin onları vurmasının meşru olduğu düşüncesini ya da algısını oluşturuyor. Hâlbuki Hizbullah, Lübnan'da halk tarafından kabul edilmiş bir güçtür. HAMAS, Filistinlilerin neredeyse tümünün ittifak ettiği bir güçtür. Yemen'deki Ensarullah aynı şekilde Yemen halkının komple destek verdiği halka ait bir güçtür. Yani bunlar hepsi meşru güçlerdir ve israile karşı mücadele ve direniş de meşrudur. Çünkü israil işgalci bir güçtür. Filistin, Lübnan ve Suriye topraklarını işgal etmiş bir işgalci yapıdan bahsediyoruz. Fakat Türkiye medyasında kullanılan dil, neredeyse ibrani medyasını arattırmayacak bir durumdadır. israil silahla bombayla bir savaş yürütmüyor, aynı zamanda medya üzerinden de çok ciddi bir savaş yürütüyor.' ifadelerini kullandı.

'Türkiye medyası bir an önce ibrani medyasının dilini terk etmeli'

Türkiye'deki medya kuruluşlarına seslenen Yılmaz, 'Türkiye'de kaç kalem satın alınmış, hangi gazeteciler direkt siyonistler tarafından satın alınarak onlara çalıştırılıyor, niçin özellikle bazı başlıkları kullanıyorlar? Mesela işgalci siyonistlerin Lübnan'da ya da Gazze'de sivilleri katlederken işte 'orada terörist vardı, onu bombaladık' diye ya da işte 'Nasrallah'ı bombaladık' diye… Orada 500 sivil insan öldü o sivillerden bahseden olmadı. Türkiye medyasında sanki bir kişiyi katletmek için 500 kişiyi öldürmek doğruymuş, uluslararası hukuka uygunmuş gibi bir portre ortaya konuyor. Ama öbür tarafta çok ahlaksızca İran'ın direkt askeri hedeflere attığı füzelerden dolayı 'bunlardan bazıları yolunu şaşırırsa siviller için endişeliyiz' diye haber yapabiliyorlar. Bu, utanmazca, ahlaksızca ikiyüzlüce bir tavırdır. Türkiye medyasının bir an önce kendisine gelmesini, ibrani medyasının ağzını bırakmasını diliyoruz.' diye belirtti.

'Kürecik ve İncirlik üsleri mutlaka kapatılmalı, diplomatik ilişkiler ve ticaret bir an önce sonlandırılmalı!'

Son olarak Kürecik ve İncirlik üsleri ile ilgili de konuşan Yılmaz, bu üslerin kapatılmasını ve siyonist rejim ile tüm ilişkilerin kesilmesi çağrısında bulundu:

'Türkiye acil bir şekilde Kürecik Üssü'nü, Amerika'nın israile destek verdiği hava yollarını bir an önce kapatmalıdır. İncirlik Üssü ile ilgili ciddi iddialar var; Türkiye'nin NATO Sekreterliğini yapmış emekli general söylüyor bunu. 'Kürecik'ten bilgiler direkt olarak israile bir şekilde ulaşıyor. 5 buçuk dakika içerisinde füzeler imha ediliyor' diyor kendisi. Kürecik ve İncirlik üsleri mutlaka kapatılmalı, israil ile diplomatik ilişkiler mutlaka sıfırlanmalı. Ticaretin bir şekilde devam ettiğine dair ciddi iddialar var. Bu ticaretin devam ettirilmesi Filistin halkına ihanettir ve israilin yaptığı suçlara ortak olmaktır. Her kim buradan şahsi çıkar hesabı içerisinde ise bundan bir an önce vazgeçmelidir. Azerbaycan, SOCAR şirketi aracılığıyla Türkiye üzerinden israile yakıt gönderilmektedir. Uluslararası anlaşmalar olabilir, başka şeyler olabilir. Fakat bu uçakların yakıtı Türkiye üzerinden gidiyorsa herkes oturup bir daha düşünmeli. Hem israilin yaptıklarının yanlış olduğunu söyleyeceğiz hem de onlara yakıt yollayacağız. Burada bir çelişki var. Tekrar çağrıda bulunmak istiyoruz, bu petrol sevkiyatı mutlaka durdurulmalıdır.' (İLKHA)