Ortalama günlük ince parçacık konsantrasyonu metreküp başına 15 mikrogram olan New York'ta bu sayı Kanada'daki orman yangınlarının yol açtığı kirlilik sırasında 460 mikrograma kadar ulaşırken, bilim insanları havai fişek gösterileri sonrasında yaptıkları araştırmada tehlikeli metallere ve organik bileşiklere ait ufak parçacıkların miktarını metreküp başına 3 bin mikrogram olarak tespit etti.
Diğer büyük şehirlerdeki ABD Çevre Koruma Ajansı (EPA) izleme noktalarından gelen verileri de değerlendiren ekip New York dışında Boston, Philadelphia ve Washington DC'deki kirletici düzeylerinde de artış yaşandığını, 3 ile 12 saat arasında yükselen kirletici düzeylerinin sonrasında baz seviyesine döndüğünü saptadı.
Bölgeden aldıkları su örneklerinde havai fişeklere canlı renk vermek için kullanılan kurşun, nikel ve antimon gibi metallerin seviyelerinde iki kat artış yaşandığını belirleyen araştırma ekibi, daha önce fare ve insan dokusu kullanarak yapılan deneyleri hatırlatarak akciğerlerin bu tür emisyonlara maruz bırakılmasının hücrelere zarar verebilen ve hatta onları öldürebilen oksidasyona neden olabileceği uyarısında bulundu.
"Bu kimyasallar toprakta ve suda yıllarca kalabiliyor"
Havai fişeklerin neden olduğu kirliliğe ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Dindar, sevinç ve kutlama için yapılan bu gösterilerin havai fişek yapımında kullanılan çok sayıda kimyasal ve ağır metalin patlaması ve atmosfere zehirli gazların yayılmasıyla sonuçlandığını söyledi.
Ağır metal kirliliğinin insanlar, diğer canlılar hatta toprakta görünmeyen küçük mikroorganizmalar için bile risk oluşturduğunu belirten Dindar, "Havai fişeklerin içinde baryum, stronsiyum, potasyum nitrat ve kükürt gibi kimyasallar bulunur ve bu maddeler toksik olabilir üstelik çevrede birikerek zararlı etkiler yaratabilir. Bu kimyasallar toprakta ve suda yıllarca kalabiliyor örneğin, ağır metaller biyolojik olarak bozunmaz ve ekosistemde birikir. Su veya rüzgar aracılığıyla kimyasallar geniş alanlara yayılabilir ve mesela yağmur suyu kimyasalları nehirlere taşıyabilir, rüzgar ise partikülleri atmosferde uzun mesafelere taşıyabilir. Bu yayılma, daha geniş alanlarda toprak ve su kirliliğine yol açabilir, tarım arazileri ve su kaynakları kirlenebilir, bu da gıda zincirine olumsuz etkiler yaratabilir." dedi.
Havai fişeklerin patlatılması sonrası yere düşen kalıntıların içindeki kimyasalların bozulmadan uzun süre suda ve toprakta kaldığını, tarım faaliyetlerinin yapıldığı alanların yakınında bu işlemin süreklilik arz edecek şekilde gerçekleştirilmesi sonucu toprakta biriken ağır metallerin verimlilik kaybına yol açtığını ifade eden Dindar, toprağın yağışlarla birlikte yıkanmasıyla da ağır metallerin yer altı sularına karıştığını, başka sulara taşındığını ya da direkt bir su kaynağı üzerindeyse orayı kirlettiğini kaydetti.
Havai fişek gösterileri esnasında duman ve is bulutu ortaya çıktığını, tuhaf bir gaz kokusunun etrafa yayıldığını anlatan Dindar, şöyle devam etti:
"Bu aslında bizim hava kirliliği açısından dengeyi bozan bir faaliyet olduğunu anlamamız için bile yeterli. Havai fişekler bir taraftan havayı kirletiyor bir taraftan da sebep olduğu gürültü ve gözükmesi açısından da gece yapıldığı için maalesef aşırı derecede ışık kirliliğine neden oluyor yani bir anda büyük bir gürültü ve ışık kaynağı ortaya çıkıyor. Hayvanlar açısından özellikle kuşları strese sokuyor, maalesef ölümlerine sebep olabiliyor ya da korkan, panikleyen hayvanlar farkında olmadan bir yerlere çarpıyorlar, o şekilde kaçarken de can kaybı söz konusu olabiliyor. Çok uzun süre havai fişek gösterimi devam ederse orada bulunan belki göç yolunda olan hayvanlar bile olumsuz etkilenebiliyor. Aslında ilk önce kuşların ve uçan canlıların ölümle sonuçlanmasına varacak boyutta ekosisteme büyük bir zararı var."
Havai fişekler orman yangınlarına neden olabiliyor
Havai fişeklerin patlatılmasıyla küçük kıvılcımlar halinde aşağıya düşen parçaların ormanlık alanlarda yangınlara sebep olabileceği uyarısında bulunan Dindar, havai fişeklerin düzgün patlatılamadığı, istenilen yüksekliğe çıkamadığı durumlarda da ağaçların, evlerin ve elektrik tellerinin tutuşarak yangınlara neden olabileceğine dikkati çekti.
Havai fişek gösterilerinin görsel olarak insanların hoşuna giden bir eğlence aracı olmasına rağmen çevresel açıdan hoş sonuçlar doğurmayan bir faaliyet olduğunun altını çizen Dindar, "Siz havai fişek patlatılan bir yerin çok yakın bir tarafında duruyorsanız sürekli o patlamadan sonraki tozu dumanı soluduğunuzda solunum yollarınızda da sıkıntılar olmaya başlayabiliyor. Mesela nefes alıp vermekte güçlük çekebiliyorsunuz, boğazınız yanabiliyor, öksürük, tahriş gibi durumlar olabiliyor. Havai fişeklerin neden olduğu kirlilik de astım, bronşit gibi solunum yolu hastalıklarını tetikleyebilir. Ayrıca gürültü kirliliği strese, işitme kaybına ve uykusuzluğa neden olabilir. Bir taraftan da havai fişek çok yüksek sıcaklıkta patlıyor. Çok yakınında durduğunuz zaman yanıklara sebep olabiliyor mesela üstünüz başınız yanabilir, saçınız tutuşabilir." diye konuştu.
Havai fişek kullanımının önüne geçmek için çevre ve insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri hakkında bilinçlendirme çalışmaları yapılabileceğine, havai fişek kullanımının kısıtlanması noktasında da sıkı düzenlemeler ve yasaklamaların hayata geçirilebileceğine değinen Dindar, lazer, ışık ve dron gösterileri ile hem herhangi bir kimyasal ortaya çıkarmadan hem de insan sağlığını tehdit etmeden görsel eğlenceler yapılabileceğini vurguladı.