Gıda zehirlenmesi, çeşitli organizmalar veya toksinler ile kontamine olmuş (bulaşmış) gıdaların yenilmesi ve sindirim sistemine girmesinden kaynaklanan hastalığa verilen isimdir. Aralarında bakterilerin, virüslerin ve parazitlerin bulunduğu bulaşıcı organizmalar ve bu organizmalardan kaynaklanan toksinler, gıda zehirlenmesinin en yaygın nedenleri arasında yer alıyor.

Hava sıcaklığının mevsim normallerinin üstüne çıkmasıyla açıkta uzun süre kalan besinlerde bakteri gelişmesi, bunu tüketenlerde ise besin zehirlenmesi riskinin arttığı bildirildi.

Konuyla ilgili İLKHA muhabirine konuşan Gıda Mühendisi Serkan Durmuş, hayatımızın vazgeçilmez protein kaynakları, özellikle yazın doğru saklanmadığında çabucak bozulup, zehirlenmeye sebep olduğunu söyledi.

"Sıcak havalarda ürünleri muhafaza edemediğimizde olumsuz risklerle karşı karşıya kalmaktayız"

Havaların her geçen gün ısındığını söyleyen Durmuş, "Bu iklim değişikliklerinin, birtakım gerekçe ve sebepleri söz konusudur. Nemle beraber sıcaklık yükselince, mikrobik anlamda gıdaların muhafazası ve tüketimine yönelik bir takım zorluklar yaşıyoruz. Öncelikli olarak yapmamız gereken şey, üretim koşullarının doğru şekilde düzenlemesi ve hijyenik koşullarda üretim yapmak, ürünlerin hammaddelerinin özellikle kullanım şekillerine, muhafazalarına çok dikkat etmemizdir. Dolayısıyla tüketiciye bu ürünleri sunarken de aynı düzenle de hareket etmek durumundayız. Şayet bu hava sıcaklıklarında ürünleri muhafaza edemediğimizde, maalesef olumsuz risklerle karşı karşıya kalmaktayız. Tarım Bakanlığına, bu dönemde biraz daha fazla iş düşüyor. Üretim noktalarının denetlenmesi, kontrollerin biraz daha sıkılaştırılması gerekir. Çünkü hava sıcaklıkları, aslına bakarsanız bakterilerin ve mikroorganizmaların daha fazla üremesine ve zehirlenmelere sebebiyet verebilir." dedi.

"Tüketiciler alışveriş sırasında çok dikkat etmiyorlar"

Bilinçli bir gıda tüketicisi olmak gerektiğini söyleyen Durmuş, "Ürünleri satın alırken, bunları özellikle marketlerden veya alışveriş yaptığınız noktadan satın alırken, ürünlerin muhafaza koşullarına göre satın alma sıralaması yapmak lazım. Örneğin bir markete gittiğinizde, tavuk veya et gruplarını satın alırken, market arabasına önce onları değil, her ortamda muhafaza edilebilecek ürünleri koymamız lazım. Tüketiciler, alışveriş sırasında çok dikkat etmiyorlar. Dolayısıyla bu sıcak koşullarda bu ürünleri aldıktan sonra da arabasında veya eve gidene kadar da muhafaza etmeye dikkat etmek gerekir. " dedi.

"Bilinçli bir tüketici olmalıyız"

Durmuş, "Alınan ürünlerin dolaba koyma veya muhafaza koşulları her ne kadar sanki sorun yokmuş gibi görünse de, satın alma sürecinden eve gidip ürünü depolama sürecine kadar geçen zaman dilimi bile belki çok kısa gibi gelebilir. İnsanlar bu sıcak koşullarda ürünlerin maalesef olumsuzluğuna sebebiyet veriyor. Tüketiciler bu konuda bilinçli olmalı. Herhangi bir olumsuzluk veya bir problemin farkına vardığında, alo 174 gıda hattını arayabilirler. Çünkü nihayetinde sadece kendi evimizde yapmış olduğumuz ve satın almasını yapmış olduğumuz ürünler değil. Aynı zamanda dışarıda da tüketmiş olduğumuz gıdalarda bu konuda aynı hassasiyeti ve aynı bilinci göstermek durumundayız." ifadesini kullandı.

"Tavuk, balık, kırmızı et ve yumurta gibi protein bileşenli ürünler, riskli ürün gruplarıdır"

Gıda Mühendisi Durmuş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Tavuk, balık, kırmızı et ve yumurta gibi özellikle protein bileşenli ürünler bu konuda mikrobiyolojik bozulmaya daha eğilimli ve daha çabuk bozabileceği için bunlar çok riskli ürün gruplarıdır. Diğer taraftan ambalajlı gıdaların ambalajının, herhangi bir zedelenmeye uğramaması gerekiyor. Son kullanma tarihine veya üretim yerine dikkat etmek gerekiyor. Özellikle tavuk balık, kırmızı et, süt ve yumurta gibi ürünleri muhafaza ederken, dikkatli olmalıyız. Çünkü ürünün genel yapısı itibariyle, bakteriler ve mikroorganizmalar çok hızlı ürüyorlar ve çok çabuk bir bozulmaya ve dolayısıyla zehirlenmeye sebebiyet verebiliyor." diye konuştu. (İLKHA)