37,0351
34,2687
3.030,48
Duygularımızı paylaşmazsak, içimizde biriktirirsek ya da
vaktinden evvel tüketirsek beynimize zarar vermiş̧ oluruz.
Beynimizde birtakım kimyasallar vardır ve bu kimyasallar
duygularımızı oluşturur. Mutluluğumuzun, üzüntümüzün, öfkemizin ya da
korkumuzun tüm yönetimi beyindedir. Ancak; duygularımızın dengesi bozulmaya başladığında,
beynimizdeki kimyasalların salınım dengesi de bozulmaya başlar. Bu da bizim
düşüncelerimizi ve davranışlarımızı etkilemeye başlar. Yani tüm hayatımızı
etkiler.
Beynimizdeki bozulma ilk olarak, ruhu etkiler. Ruhu
etkilenen kişi kendi ile çatışmalar yasar ve başkaları ile sağlıklı ilişki
kurmakta da zorlanır. Ruhtaki bozulmaların yansımaları, kişiden kişiye çok çeşitlilik
gösterir. Bu çeşitliliklerden birkaçı; kiminde aşırı kaygı, kiminde yoğun özgüven
eksikliği, kiminde depresif düşünceler, kiminde ise kimselere güvenememe
gibidir.
Uzman Klinik Psikolog Müjde Yahşi,'' Ruhundaki bozulmaları
fark edemeyen kişinin zamanla vücudunun diğer organlarında da bozulmalar başlar
ve kişi hastalıklara yatkın hale gelir. Kalp ve damar hastalıkları, romatizmal
hastalıklar, mide ve bağırsak hastalıkları, migren, deri hastalıkları ve kanser
en sık görülen ruhsal kaynaklı hastalıklardır. Hatta özellikle beyin ile direkt
bağlantılı organın bağırsaklarımız olduğu ile ilgili önemli çalışmalar bile
vardır. Yani; ruhumuza kaldırabileceğimizden fazla yük yüklemeyelim. Şunu
bilelim; yüklerin ağırlığı arttıkça insan hızlanıyor, ruh bu hıza yetişemiyor
beden hastalanıyor. O halde iyileşmek için şimdi biraz yavaşla… Hisset, fark et,
ruhunu sev, kendine haksızlık etme ve kendini hastalıklardan koru...''dedi.
(İLKHA)
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "çerez politikasını" inceleyebilirsiniz.