Diyarbakır şehir merkezine yaklaşık 48 kilometre uzaklıkta
bulunan Sur ilçesine bağlı kırsal Pirhüseyin (Pîr Huseyn) Mahallesi ve
arazileri bir bayanın adına tapuluyken yaklaşık 3 sene önce Arzu isimli bayanın
vefat etmesi üzerine varisler annelerinden kalan mirası satılığa çıkardı.
1963 yılında mahalleye yerleşen aileler; yıllar önce bir
kısım toprağı satın almış, geriye kalan tarlaları kiralama usulüyle yaklaşık 61
yıl boyunca ekip biçmiş. Varislerin mahalleyi ve tarım arazilerini satılığa
çıkardığını duyan Pirhüseyin sakinleri, söz konusu mahalle ve arazileri satın
almak için girişimlerde bulundu. İddialara göre bu süreçte kendilerini aracı
olarak tanıtan bazı kimseler pazarlığı kızıştırarak tapu sahibi varisleri
vazgeçirdi.
Mahalle sakinlerinin iddialarına göre, varislerle iletişime
geçen sözde aracılar, bu kez arazi tapularını kendi kayıtlarına geçirerek
mahalle ve bağlı arazileri satın aldıkları fiyatın yaklaşık 30 katı bir rakamla
mahalle sakinlerine satışa sundu. Ellerinde tapuları olan sözde arazi sahipleri
satış için mahalle sakinleriyle anlaşamayınca çiftçilerin ektiği yaklaşık bin
dönümlük araziyi asker gözetiminde ilaçlarla zehirledi.
Yaklaşık 61 yıldır burada ikamet edip tarım ve hayvancılık
faaliyeti yürüten Pirhüseyin sakinleri, kendilerini aracı olarak tanıtanların
arazi mafyalığı yaptığını, belirtilen fiyatla söz konusu arazilerin satın
alımının imkânsız olduğunu belirtirken onlarca yıldır ikamet ettikleri
yerlerden ayrılmak istemediklerini dile getirdi.
Yaşanan süreci detaylarıyla aktaran mahalle sakinlerinden
Muhammed İmamoğlu, yapılanların haksızlık olduğunu belirterek yetkililerin
soruna çözüm bulmasını istedi.
"Kendilerini aracı olarak tanıtan tabiri caizse
arazi mafyaları satış sürecine dahil oldu"
İmamoğlu, "Bizler 1963 yılında buraya geldik. Baba
dedelerimiz ilk buraya yerleştiğinde burası bir hanımefendiye aitti ve o
dönemde kendilerinden yaklaşık bin dönüm arazi satın aldık. Geri kalan
arazileri de icare usulüyle ekip biçtik. Bu yaklaşık 60 sene devam etti. Bundan
3 yıl öncesine kadar da herhangi bir sorunumuz yoktu." dedi.
Burada ikamet eden yaklaşık 20-25 hanenin tarım ve
hayvancılıkla geçimini sağladığını sözlerine ekleyen İmamoğlu, "Bundan 3
sene öncesine kadar arazi sahibi hanımefendiye ödemelerimizi düzenli
yapıyorduk. Hanımefendinin vefatından sonra varisi olan 3 kızı arazileri satmak
istedi. Bu toprakların 60 senelik hamisi olarak satışa ilk olarak biz talip
olduk, iletişime geçtik. Nitekim anlaşmaya da vardık fakat bu süreçte
kendilerini aracı olarak tanıtan tabiri caizse arazi mafyaları sürece dahil
oldu. Bu sözde aracı insanlar tapuları kendi kayıtlarına geçirdiler."
ifadelerini kullandı.
"Bin dönüme yakın tarlamızı haksız bir şekilde
asker kontrolünde zehirlediler, yok ettiler"
Şu anda yapılmak istenenin bu toprakları satmak ve buradaki
aileleri çıkarmak olduğunu dile getiren İmamoğlu, konuşmasını şu ifadeler ile
sürdürdü:
"Bu zulümdür, haksızlıktır. Bunlar toprakları satın
alınca kendileriyle iletişime geçtiğimizde bize söyledikleri ifade 'Evet,
aracınızdık. Bizler tapuları kendi üzerimize aldık.' oldu. Araziyi bu
adamlardan satın almak istediğimizde bize aldıkları fiyatın 20-30 katı bir
fiyatla satmaya çalıştılar. Bu fiyata araziyi satın almaya bu halkın gücü
yetmez."
İmamoğlu, "Bizler defalarca komisyonlar kurduk,
aracılar gönderdik. Yapıcı olmayan bir fiyatla bize geldiklerinden halen de
sorun çözülmüş değil. Bizler iki ara bir derede kalmışız. Çünkü bunlar bir
yandan bizleri buralardan çıkarmaya çalıyor öteki taraftan bizler yıllarca ekip
biçtiğimiz tarlaları satın almak istiyoruz. Bunun yanında binlerce lira masraf
ederek ektiğimiz bin dönüme yakın tarlamızı haksız bir şekilde asker
kontrolünde zehirlediler, yok ettiler. Bu bir haksızlıktır, zulümdür." şeklinde
konuştu.
Yetkilere seslenen İmamoğlu, "Hem devlet
büyüklerimizden hem kanaat önderlerimizden buna bir an önce el atılmasını
istiyoruz. Çünkü çevremizden bunun emsallerini görüyoruz. Bu tür hadiselerini
sonucunu hepimiz az-çok tahmin edebiliyoruz ve tatsızlık çıkması taraftarı
değiliz. Öyle bir duruma gelmemesi için elimizden gelen çabayı gösteriyoruz. Bu
soruna çare bulunmasını istiyoruz." diye belirtti.
"İkinci Bismil vakası olmasını istemiyoruz"
Mahalle sakinlerinden Lokman Parçacı, yakın zamanda Bismil
ilçesinde yaşanan arazi anlaşmazlığı sorununu hatırlatarak ikinci bir vakanın
yaşanmasını istemediklerine vurgu yaptı.
Parçacı, "Dedelerimiz 61 sene önce buraya yerleşmiş.
Burası Arzu Hanımın elindeydi, satmak istedi. Bizler satın almak için araya
aracı koyduk. Bu aracıların arazi mafyası olduğunu bilmiyorduk. Aracı, tapuyu
kendi adına aldı. Buradaki arazilerin tümüne devlet eliyle ot ilacı attılar.
2-3 gün sonra bu 600 dönüm arazinin tümü kuruyup gidecek. Bu sorunumuzun
çözülmesini istiyoruz. İkinci Bismil vakası olmasını istemiyoruz." dedi.
"Devletimizden bir çözüm istiyoruz"
Tarım ve hayvancılığa yönelik devlet, teşvik hibelerinde
bulunurken kendi imkanlarıyla ektikleri tarlaların ilaçlanarak heba edilmesine
tepki gösteren Rıdvan Parçacı, "Devlet, yıllardır çiftçilere 'yeter ki
üretim olsun, buğday-arpa ekilsin diye' yardım amaçlı hibe desteklerinde
bulunuyor. Çevremizde birçok kişi bu desteklerden istifade ederken bizler
herhangi bir başvuru yapmadık ve kendi imkanlarımızla yaklaşık bin dönümlük
araziye her sene olduğu gibi bu yıl da buğday ektik. Bazıları gidip bu toprakları
satın aldıklarını söylüyor ve bugün gelip tarlamıza zehirli ilaç atmışlar. Bu
saatten sonra burada bir şey yeşermez." ifadelerine yer verdi.
Parçacı, "Yaşanan sorunu ilgili yerlere ilettik. Şu ana
kadar elhamdülillah kimsenin burnu kanamadı. Tek temennimiz yeni bir Bismil
davası olmamasıdır. Devletimizden bir çözüm istiyoruz. Bin dönüm arazi az bir
alan değil, yüzlerce insan buradan geçimini sağlıyor. Bundan sonra bu insanlar
ne yapabilir?" şeklinde konuştu.
Mahalle sakinleri yaşanan süreçten mağdur edildiklerini
belirterek yetkililerin söz konusu sorunun çözümüne yönelik çalışma
başlatmasını istiyor. (İLKHA)