37,0206
34,2133
3.004,86
İslam medeniyetinin eğitim ve öğretimde büyük bilim adamları
yetiştirdiğini hatırlatan Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi İslami İlimler
Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Salih Geçit, İslam çerçevesinde
gerçekleştirilen eğitimin insan yetiştirmeye odaklandığını söyledi.
İslam eğitiminde farklı ekollerin zaman zaman etkili
olduğunun altını çizen Prof. Dr. Geçit, ekollerin Hz. Peygamber'den alınan
eğitim modelini günümüze taşıdıklarını belirtti.
İslam medeniyeti eğitim modeli büyük alimler yetiştirmiştir
İlk inen ayetin okumak olduğunu kaydeden Prof. Dr. Mehmet
Salih Geçit, "İslam dinine göre eğitim çok önemlidir." hususuna
dikkat çekerek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hatta denilebilir ki İslamiyet eğitim medeniyetidir.
Çünkü İslam'ın ilk vahiy olarak Hz. Peygamber efendimize Hira Mağarasında gelen
ilk ayet "Yaratan Rabbin'in adıyla oku" şeklindedir. Okuma, okutma,
tedris, tahsil faaliyetleri İslam medeniyetinin özüdür. Hz. Peygamber efendimizde
Medine'de kendi medeniyetinin temellerini atarken de caminin yanında Suffa
medresesini kurmuştu. Orada 400'e yakın sahabeye her gün ve haftanın belirli
vakitlerinde eğitim-öğretim faaliyetlerini sürdürüyordu. Dolayısıyla eğitim Hz.
Peygamber'in vahiy aldığı ilk günden ta günümüze kadar bizim medeniyetimizin
özü olmuştur. Müslümanlarda bu dönemde çok sayıda alimler yetiştirmişlerdir.
Hem İslami ilimler, Hadis, Tefsir ve diğer dini ilimler hem de edebi ilimler
Arapça Edebiyatı, Fars Edebiyatı, Türk Edebiyatı, Kürd Edebiyatı ve diğer
edebiyatlar konusunda büyük alimler yetişmiştir."
"… ilim İslami açıdan çok önemlidir"
Geçit, "Aynı şekilde diğer müspet ilimler denilen uzay
bilimleri, tıp ve sağlık bilimleri botanik bilimleri, robotik bilimler ve diğer
birçok bilimler konusunda İslam dünyasında 14 asır boyunca çok sayıda alim
yetiştirilmiştir. Filozoflar, İbn-i Arabi, Kindi, Ali Kuşçu gibi uzay, astro
bilimleri yani saydığımız taktirde liste böyle çok uzayacaktır. Buda şunu çok
güzel bir şekilde gösteriyor, ilim İslami açıdan çok önemlidir. Bu eğitim
sadece bilimsel, akademik anlamda değil insanın insanileşmesi ve insanın
ruhunun Müslümanlaşması, bedeninin Müslümanlaşması, ahlaki ve manevi değerlere
uygun bir şekilde eğitim verilmesi, yani insanın Allah'ın kendilerine verdiği
bu hitap değerine uygun bir şekilde kendine yakışır, layık bir değere
gelebilmesi için maddi ve manevi açıdan eğitimi dini noktada çok büyük bir
öneme sahiptir." ifadelerini kullandı.
Hz. Peygamber'den alınan eğitim bayrağının medreseler
aracılığıyla günümüze ulaştırıldığını hatırlatan Geçit, "Büyük ilmi
merkezler ortaya çıkmıştır. Mesela, önce Medine'den başlamak üzere daha Fütuhat
olaylarından sonra İslami merkezlerin her birisinde işte Hicaz ekolü, Bağdat ve
Irak Ekolü işte Horasan Ekolü, Orta Asya, Mâverâünnehir, Semerkand, Buhara
medreseleri. Endülüs, Mısır medreseleri işte Anadolu medreseleri, Doğu ve
Güneydoğu medreseleri. Tabi Selçuklu dönemindeki Nizamiye medreseleri yani çok
sayıda bilgi ve eğitim ile ilgili ekoller, medreseler ortaya çıkmıştır.
Bunların hepsi peyder pey Hz. Peygamber'den aldıkları eğitim bayrağını günümüze
kadar taşımışlardır." şeklinde konuştu.
"Bu gerilemenin bütün suçunu Müslümanlara yüklemek doğru
değil"
Günümüzde batı teknolojisinin geldiği ve bilimsel
gelişmişliğin İslam alimlerinin 14 asır boyunca attığı temeller üzerine
kurulduğunu savunan Geçit, "Bununla birlikte İslam dünyası son birkaç
asırdır gerileme gerçeği ile yüz yüze kalmıştır. Bu gerilemenin bütün suçunu
Müslümanlara yüklemek doğru değil. Müslümanlar güçlendikçe aynı zamanda bu gücü
ortadan kaldırmak isteyen İslam düşmanları da çok güçlü bir şekilde harekete
geçmişlerdir. Haçlı seferleri, Moğol istilası, Tatar istilası ve çağımızda da
kurtuluş savaşlarının sürdürüldüğü Cezayir'de, Anadolu'da işte İslam
ülkelerinin her tarafında Kuzey Afrika'da, Endonezya'da, Malezya'da ve diğer
İslam ülkelerinde büyük bir emperyalizm, sömürgecilik hareketi başlatılmıştır.
Ve bütün bunlarda İslam dünyasının gerilemesine, kalkınmasının durmasına sebep
olmuştur." diye konuştu.
İslami eğitime karşı verilen büyük uğraşlara rağmen Müslüman
ülkelerin son dönemlerde eğitim, bilim, savunma sanayi gibi alanlarda gelişim
sağladığının altını çizen Geçit sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tabi toplum gerilediği zaman eğitim faaliyetlerinde de
gerileme olmuş, Müslümanlar son birkaç asırdır kendi dinine uygun, Kur'an ve
Sünnet çerçevesinde İslami ilimlerin eğitilmesine layık bir şekilde bir
eğitim-öğretim modeli geliştirememişlerdir. Daha çok batılılaşma, Avrupalılaşma
onların emri altında, modellerini geliştirme şeklinde bir anlayış gelişmiştir.
Çağımıza da baktığımızda laik, sekülarist eğitim anlayışı dini bir eğitim
anlayışına iyi bir yüzle bakmadığından dolayı burada bir takım çatışmalar söz
konusu. Müslüman bir birey kendi evladını örneğin dindar bir fizikçi, kimya
uzmanı, doktor veya eczacı yapmak istediğinde belli bazı dönemlerde başörtü
gerekçe gösterilerek, sakal gerekçe gösterilerek veya dini kıyafetler gerekçe
gösterilerek engelleme çalışması ile insanların ve Müslümanların özellikle
eğitim hakları ellerinden alınmış, gasp edilmiştir. Bütün bu ve benzeri
durumlar eğitim açısından Müslümanların geri kalmasına vesile olmuştur. Ama son
yıllarda bütün dünyada olduğu gibi İslam dünyasında da eğitimde bir takım
atılımlar başlıyor. Bugün Türkiye, İran ve birçok İslam ülkelerinde artık biz
her şeyimizi Avrupa'dan almak zorunda değiliz. İlaçlarımızı, silahlarımızı,
savunma sanayisini onlardan almak zorunda değiliz. İHA, SİHA'larımızı kendimiz
üretim aşamasına geldik.' Bu ilerleyen yıllarda İslam dünyasının bağımsız,
özgür hale geleceğini, Müslümanların birbirileri ile beraber çalışacaklarını,
kültürel alışverişinde bulunacaklarını görebiliyoruz." (İLKHA)
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "çerez politikasını" inceleyebilirsiniz.